Hatıraların Yükünden Kurtulun
Semra Hanım, kitabın sayfalarında adeta akıp gidiyordu. Her öyküdeki kahraman kendisi oluyor ve olayları aynen yaşadığını hissediyordu. En önemlisi de tecrübe hanesine yazılan küçük notlardı. Tecrübe edilmiş şeyleri tekrar tecrübe etmek kadar büyük bir zaman kaybı olmadığını düşünerek adeta okuduğu kitaptan hayat dersleri alıyordu. Vakit öğleden sonraya yaklaşırken kitabın yarısından fazlası bitmişti. Semra Hanım evinin ormana bakan balkonunda, kitabını çayını yudumlayarak okumaya devam ederken üşüdüğünü hissetti. Hava gittikçe kararıyor ve masmavi gökyüzü kendini kara bulutlara teslim ediyordu. Gökyüzüne bakarak, “Bu havalar ne kadar da bana benziyor.” dedi. Ardından yazar ile yaptığı sohbette yazara, “Ben çok duygusuz biriyim” dediğinde yazarın ona verdiği karşılık aklına geldi. “Her insanın kendi içinde kendine göre yaşadığı duygu selleri vardır. Sizin gibi birinin duygusuz olması imkânsız. Gözlerinizdeki yaşam enerjisi beni dahi etkilemişken eminim öğrencileriniz sizden ne kadar etkileniyordur. Hem onlara hem çevrenize pozitif enerji saçıyorsunuz. Sanırım sorun şu: Sadece duygularınızı zamanında ve açık bir şekilde belli etmiyorsunuz. Bunu da zamanla aşacağınıza inanıyorum.” Yazar adeta onun içini okumuş, ayrıca kendisine inandığını da belirterek onu davranışa geçme konusunda cesaretlendirmişti. Önemli olan da eyleme geçebilmekti. Bir de geçmişe takılma konusunda yazarın seminerde söyledikleri hâlâ aklından çıkmamıştı: “Acısıyla tatlısıyla yaşanmış olanlar, yaşam kitabınızın geçmiş sayfalarında kalsın. Onları silmek mümkün değildir ama hatırlamamak yine sizin elinizdedir. Yaşamak istedikleriniz için yeni bir sayfa açın ve devam edin. Bu kitap sizin ve dilediğiniz gibi yazın…”
Bir seminer ve bu seminerle gelen bir kitap… Semra Hanım artık yaşama daha farklı bir şekilde bakmaya başladı. Yaşam kitabının geçmiş sayfalarına takılıp kalmamayı öğrendi. Geçmişin en güzel yanı artık geçmiş olmasıdır, prensibini benimsedi. Duygularını açığa vurmadaki sorunu ise çok rahat bir şekilde aştı. Çelik bakışlı kız rolünü üstünden attı ve daha sıcakkanlı biri olarak anılmaya başladı. Kısacası, bu değişim hayatına pozitif bir şekilde yansımıştı. Artık hayata şu şekilde bakarak yaşamaya devam ediyordu: “Yaşamak istemediğimiz ‘yaşanmışlıklarımız’ olmuştur hayatımızda. Kötü hatıra denmiştir onların adına. Bırakın sadece hatıra olarak kalsın onlar geride. Neşeyle, ümitle, sevgiyle ve umutla bakmak gerekir geleceğe…”
Hakan Birol
www.gencgelisim.com