Adaletiyle tanınan bir yönetici vardı.
İki yanı birden astar olan eski bir kaftanı vardı.
Bir gün adamın biri ona dedi ki:-Padişahım! Çin kumaşından bir kaftan diktirsen olmaz mı?
Merhametli padişah gülümsedi ve şöyle konuştu:
-Elbise insanın vücudunu örtmek, rahat ettirmek içindir. Bu kaftan o işi görüyor. Bundan fazlasını aramak süslenmek demektir.
Ben halktan vergiyi, kendimi ve tahtımı süslemek için almıyorum.
Eğer kadınlar gibi ipekli ve süslü elbiseler edinirsem, kadınlaşırsam, erkeklik gösterip düşmanımı nasıl defedebilirim?
Gerçek şu ki, içimden değişik arzular ve hırslar geçmektedir.
Unutmayalım ki hazine benim için değildir. Askerler içindir. Yoksa eğlence ve süs için hiç değildir. Padişahından memnun olmayan asker memleketin sınırlarını korumaz.
Düşman ve hırsız, köyün eşeğini alıp götürürse, padişah hangi hakla öşür vergisini alabilir?
Düşman köyün eşeğini, parasını haraç olarak alırsa, o padişahın tacı,tahtı nasıl yükselir?
Düşkünlere zorbalık etmek, iyilik anlayışına aykırıdır. Karıncanın elinden taneyi kapan kuş alçaktır.
Hak ağaç gibidir.
Beslersen, iyi bakarsan meyve alabilirsin.
Sakın zalimlik edip de ağacı kökünden çıkarmayasın! Çünkü zararı gerektirir. Kendi zararına iş gören kimse ahmaktır.
Yönettiği insanları incitmeyen kişiler gençlikten ve tarihten faydalanabilirler.
Zulüm gören halkın inleyerek ettiği bedduadan kork.
Bir yeri, memleketi, ili, yumuşaklıkla tutup almak mümkünse, kimsenin burnunu kanatmamaya çalış.
Yiğitlik hakkı için, yeryüzünün baştan başa saltanatı, yere damlayan bir damla kana değmez!
Adam padişahın uzun ömürlü saltanatının ve başarısının sırrını anlamıştı.
Alçak gönüllü, hoşgörülü, adaletli, merhametli, gösterişten uzak yaşayan, herkese eşit davranan, her şeyi halkının iyiliği için yapan bir padişahın saltanatı uzun ömürlü olurdu.
Bostan ve Gülistan’dan
www.gencgelisim.com