İnsanlık tarihinin altında yatan en önemli mesele, insanların birbirleriyle, doğru ve sağlıklı iletişim kuramamalarıdır.
Yani iletişimsizlik… Bizim dışımızdaki canlılar birbirleriyle,
Renklerle,
Çıkartıları kimi seslerle,
Çevrelerine o anda yaydığı kokularla,
Vücutlarından salgılayıp yaydıkları dalgalarla anlaşıyorlar…
Ama insanların anlaşmalarında adını andığımız şeyler yetmiyor ki…
Geriye bir tek şey kalıyor: Dil! Yani konuşma.
İnsan soyunun, kişilik kazanması, duygu, düşünce ve düş yetilerini geliştirip boy verebilmesi sadece konuşma yolu ile gerçekleşebilmektedir. Düşünerek bulduğumuz gerçekleri, eğer söze dönüştüremezsek, bütün bunlar ölü bir sessizlikte kala kalıyorlar. Bir başka deyişle, dışlaşıp insanlara erişemiyor.
Tabii ki bunun doğal sonucu olarak da , akıl değimiz yetenek, boy verip büyüyemiyor ve yeni yepyeni şeyler üretemiyor.
Demek ki, konuşma dediğimiz nimet,
Düşünce gücünü geliştiren,
İnsanların verimlerini çoğaltan,
Olmazsa olmaz bir güçtür.
Yunusun dilinden dillendirecek olursak,
“Sözünü bilen kişinin,
Yüzünü ak ede bir söz,
Sözünü pişirip diyenin,
işini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı,
Söz ola kestire başı,
Söz ola ağulu aşı,
Balla yağ ede bir söz.
Kişi bile söz demini,
Demeye sözün kemini,
Bu cihan cehennemini,
Sekiz uçma ede bir söz.”
Uçma, öz Türkçe bir sözcük olup cennet anlamına gelmektedir.
Yunus Emre gerçekten çok büyük adamdır.
Sadece şair değil, aynı zamanda bilge biri.
O, çağının kutsallarını, sosyal dokusunu, tarihsel seyrini,
Her türlü çıkmazlarını, en karmaşık sorunlarını, edebiyatını, sanatını çok iyi biliyor ve dile getirip dillendirebiliyor.
Bir başka söyleyişle Yunus,
Çağının ve toplumunun tam tanığıydı.
Zaten, sanatçı, aydın, çağının tanığı olmak zorundadır.
Yaşadığı çağı doğru ve sağlıklı okuyamayan bir sanatçı,
Gününe ve yarınlara dair söyleyeceği öyle pek önemli bir şeyi de yok demektir.
Bugün bizim toplumumuzun en büyük açmazı,
Çağını ve toplumunun değerlerini,
Yeteri ve gereği gibi okuyamayışıdır.
Bir insan,
Ret edeceği her hangi bir şeyi de,
Kabul edeceği şeyi de yeteri kadar bilip ona göre davranmalıdır.
Ekmel Ali Okur / e.aliokur@hotmail.com
Hayata soruları olmayanların,
Yaşanmağa değer bir hayatları da olamaz.
Ekmel Ali Okur