Raşid Nekkaz… Cezayir asıllı işadamı.. Türk kamuoyu onu Fransa’da kabul edilen soykırım yasasına muhalifliği ve bu konudaki sert çıkışları ile tanıyor. Rayid Nekkaz geçtiğimiz günlerde Türkiye’de idi. Nekkaz, Türkiye bulunduğu sınırlı süre içinde pek çok televizyon programına katıldı ve sivil toplum kuruluşlarını ziyaret etti.
Genç Gelişim okurları için kendisiyle bir söyleşi yapma fırsatı bulduğumuz Nekkaz, kısaca hayat hikayesini, iyiliğe ve gençliğe bakışını anlattı.
Türkiye’ye hoş geldiniz. Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Adım Raşid Nekkaz. 40 yaşındayım. Evliyim. Eşim Amerikalı. Cezayir asıllıyım. Çeşitli alanlarda yatırımları olan bir iş adamıyım ve yaşantımı ideallerim doğrultusunda şekillendiriyorum.
Ailenizden bahseder misiniz biraz?
Okuma yazma bilmeyen bir anne babanın çocuğu olarak Paris’te doğdum, büyük bir ailenin içinde. 10 kardeşiz. Ekonomik koşullarımız çok iyi değildi. Annem ve babam okuma yazma bilmiyorlar. En büyük avantajım abim ve ablam okumuşlardı. Ben de onların izinden giderek, onların sayesinde Fransa’nın iyi üniversitelerinden birinde; Sorbon’da tarih ve felsefe okudum. Okumayı önemsedim, İyi bir öğrenciydim.
Çok hızlı para kazanabilmek için girişimlerde bulundum. 20 yaşındayken, Hindistanlı bir arkadaşımla birlikte yeni teknolojileri takip edip ticaretini yaptık. O dönemde internetin yaygınlaşması ve hatta patlamasıyla birlikte para kazanma şansı yakaladık.
2000’li yıllara geldiğimizde, oradan kazandığımızı çok iyi değerlendirerek emlağa yatırdım. Son 10 yıldır da Fransa’da emlakta bir patlama oldu. Ve o günden beri beni ilgilendiren bir dava olduğu zaman taraf oluyorum. Özellikle kendi özgürlüğümü öne çıkarıyorum düşüncelerimin sonuna kadar arkasında duruyorum. Finansal imkânlarımı bu amaçla kullanıyorum.
Yakın geçmişte “İnsanlık İçin Nasıl Bir Gelecek” isimli bir kitap hazırlamak istemiştik. Clinton, Blair gibi yöneticilerle bağlantı kurduk, kendilerinden olumlu cevaplar aldık ama projeyi hayata geçiremedik. Ama ben kişisel olarak bu konudaki düşüncelerimi hala koruyorum.
Yaşadığınız sivil toplum kuruluşları ile bağlantınız var mı?
Evet var. İrtibat halindeyiz. Ben Felsefe okudum. Felsefe okumak hayata başka bir açıdan bakmanızı sağlıyor. O yüzden sivil toplum düşüncelerini çok önemsiyorum ve geleceğimizi onların şekillendireceğine inanıyorum.
İyilik yapmak nasıl bir duygu? Yardım ettiğiniz zaman, yaptığınız yardım ruhunuzda nasıl bir karşılık buluyor?
Para şeytani bir şey, ellediğiniz zaman değişiyorsunuz. Son 20 yılda öğrendiğim bir şey var; o da kişisel olarak yardım ettiğim kişilerden hiçbir şey beklememek. Böylece kendimi de korumuş oluyorum. Felsefe okumuş olmam buna yardımcı oluyor. Hayata farklı bir bakışım oluyor.
Gençler için idealist ve yardımsever olmak konularında tavsiyeleriniz var mı?
Gençlerin en güzel yönleri genç olmaları. Kendilerini yeniden yapılandırmalarını, perspektif değiştirip olaylara geriden bakmalarını tavsiye ediyorum. Acı insanların insanlıklarını oluşturur. Gençler yeterince acı çekmiyorlar, gerçek anlamda empatiyi gerçekleştiremiyorlar.. Gençlerde yaptığım çalışmalarda keşfettiğim bir şey bu. Çok şey yapabilecekken potansiyellerini yeterince kullanmıyorlar. Genelde talep eden konumundalar. Oysa harekete geçip çok şey başarabilirler. Gençler “ülke bizim için ne yapabilir”i değil ”biz ülkemiz için neler yapabiliriz”i düşünmeli.
İletişim imkânları bu kadar genişken ve dünyada bu kadar mesele varken, bu kadar gencin aktif olarak çözüm üretmeye çabalamamasını anlayamıyorum.
Acı ama gerçek bu; açlığı, yokluğu ya da diğer insanların yaşadıklarını kendisi hissetmeyen empati yapamaz.
Söyleşi için Genç Gelişim okurları adına teşekkür ediyorum.
Söyleşi: Selma Topkara
selmatopkara@hotmail.com