BİYOENERJİ, EĞİTİMDE NASIL KULLANILABİLİR?

0
1070

Biyoenerji, hücrelerdeki elektriğin titreşim ritmini artırmak, bunu dengelemek ve bünyeye uygun hale getirmek suretiyle tüm vücut direncinin yükselmesini sağlamaktadır. Biyoenerji yöntemiyle enerji alanı düzenlenerek, negatif enerjiden arınan kişilerin bilincinin açıldığı, beynini daha aktif kullanabildiği tespit edilmiştir. Beyin dalgalarının düzelmesiyle kişi daha aktif, daha neşeli hale gelmiştir. Hatta zihin keskinleştiğinden, gizli potansiyeller bile ortaya çıkabilmektedir. Nesneleri hareket ettirmek, beyin dalgaları yoluyla gerçekleşmektedir. Bilinçaltı yoluyla öğrenme, olumsuz kodların silinmesine yardımcı olan birçok yöntemde uygulanmaktadır.


Tüm kâinatın bir enerji alanı vardır. İnsanların, etraflarını çeviren koruma çemberlerini (aura) dış ortamlara karşı nasıl daha sağlam hale getirebileceklerini öğrenmeleri gerektiğine inananlardanım. Kişi sadece kendi enerji potansiyelini kullanarak, hastalıklara karşı direncini arttırabilir. Rus bilim adamlarının yapmış oldukları bir araştırmaya göre insanların hastalanmadan altı ay öncesinden, hastalığın belirtilerini taşımaya başladıklarını kanıtlanmıştır. Vücudumuzun çeşitli şekillerde hastalanacağını bize bildirdiği ama bizim bunu anlamamaktaki büyük ısrarımız sonucu kötü sonuçlarla karşılaştığımız ortadadır.

Öğrenmeyi Etkileyen Olumsuz Etmenler, Biyoenerji Yöntemiyle Nasıl Değiştirilebilir?

Nöroloji ve Psikoloji biliminin bulguları, bireyin kendini zihinsel yenileme için kullandığı evrenin, beynin açığa çıkardığı enerji türü ile ilişkili olduğuna ve bunun 7-12 Hz frekans aralığına denk geldiğini (alfa evresi) ortaya koymuştur. Bilimsel olarak da beynimizde enerji frekansı olduğu tespit edilmiştir.

Biyoenerji, eğitimde öğrenmeye destek olarak kullanılabilir. Öncelikle öğrenmeye ilişkin sorunlar ortadan kaldırıldığında, başarı daha yüksek olacaktır. Bu sorunların neler olduğu ve biyoenerjinin bu sorunlara yaklaşımını açıklayalım:

1.Odaklanma Sorunu: Eğer sürekli olarak ilginiz başka yerlere kayıyor ve kendinizi başka âlemlerde buluyorsanız veya ders dinlerken hayallere dalıyor, sürekli unuttuğunuz bir şeyler oluyorsa bunlar dikkat dağınıklığının sonucudur. Öğrenme, dikkat süreciyle başlar. Öğrenmede ilk adım dikkat etmektir. Günlük yaşantımızda her an duyu organlarımız çeşitli görüntü, ses, hareket, koku, ısı v.b. uyarıcı bombardımanına tutulmaktadır. Eğer bu uyarıcıların tümünü algılamış olsaydık, yaşamak mümkün olmazdı. Bu nedenle beynimiz, bizim için önemli olan belli uyarıcıları işlemeye başlar, öğrenmeyi gerçekleştiririz. Dikkat yeteneğimiz, gerek bilinçli içsel süreçler, gerekse çevresel uyarıcılar tarafından kontrol edilebilir. Öğrencilerin dersi, konuyu başarabileceğine ilişkin inancı, dikkatini büyük ölçüde etkilemektedir. Öğrenci başarabildiği derse, konuya karşı daha çok ilgi duyup dikkatini verir. Bu durumdan, öğrenciye kendi gücü ölçüsünde sorumluluklar vererek başardığını göstermek, derse dikkatini çekmede önemli bir rol oynar.

“Biyoenerjiyle odaklanma sorununa nasıl yardımcı olunur?” dersek: Enerji sisteminde yer alan ikinci çakra, üçüncü göz olarak da bilinen enerji giriş yerimiz olan alın üzerindedir. Lacivert renkte olup, iki kaşın ortasında bulunur. Burada hipofiz salgı bezi vardır. Bu bezin işlevi, büyümeyi ve metabolizmayı kapsayan hormonları salgılamaktır. Bu çakra hem fiziksel, hem de spritüel anlamda görme ile doğrudan bağlantılıdır. Odaklanmada meydana gelen zayıflık, bu çakranın işlevinin tam olarak yerine getiremediğinin göstergesidir. Alın çakrasında yapılacak enerji uygulaması, odaklanmada yaşanan enerji dengesizliğini ortadan kaldıracaktır

2.Olumsuz Düşünme: Olumlu düşünmek, beyin dalgalarının sağlıklı işlemesini sağlamaktadır. Olumlu düşünmek beyni güçlendirir. Beynimiz elektriksel, kimyasal, fiziksel ve zihinsel tüm bilinçsiz emirlerimize yanıt verir. Araştırmalar, beynin başka bir tür emre de yanıt verdiğini göstermektedir. Bu emir DÜŞÜNCE’dir. Bu sebeple düşüncelerimizi kontrol altında tutmamız gerekmektedir. Zihinsel aktivitenin bozulmasındaki en büyük etkenlerden birisi de geçmişle yaşama alışkanlığıdır. Kişi kırk yıl önceki olayları sanki bugün olmuş gibi devamlı beyninde tekrar ederek yaşar. Geçmişte yaşamak, enerjimizin büyük bir bölümünü alıp götürür. İhtiyacımız olan enerji, yaşanıp bitmiş olaylara doğru akar ve o olayları canlı tutar; bu durum, beynin dalgalarının bozulmaya başlaması ve vücut sisteminin çöküşüne zemin hazırlanması demektir. Enerjimizi daima yüksek seviyelerde tutarak, geçmiş yerine bugüne odaklanarak yaşamak yaşam kalitemizi arttıracaktır.

Biyoenerji olumsuz düşüncelerin oluşmasını nasıl önler?

Birinci çakramız olan taç çakramız, bizim doğadan aldığımız ve tüm vücut sistemimizin içine yayılan en önemli enerji giriş yerimizdir. Başın üst kısmında bulunmaktadır. Burada epifiz salgı bezi vardır. Bu bez, Melatonin salgılar. İşlevi tıbbî açıdan tam olarak kanıtlanmamış olsa da büyüme ile ilgili olduğu sanılmaktadır. Taç çakrası, mor renkte olup bıngıldağın olduğu yerdedir. Buradaki enerji dengesizliği, olumsuz ve karmaşık düşüncelerimiz yüzünden bozulur. Beynin elektrik dalgalarının bozulması epilepsi, MS gibi hastalıklarının oluşmasına sebep olur. Biyoenerji, taç çakrasındaki bozulmuş olan beyin dalgalarının frekansını düzene sokarak nöronlar arasındaki elektriğin işlerliğini arttırmaktadır. Böylece düşünce bozukluğumuzda daha hastalık oluşmadan iyileşmeler meydana gelmektedir.

3.Psikolojik Sorunlar: Genellikle psikolojik dengesizlik vücutta fiziksel karmaşayı yaratıyor. Bu durum, bünyenin enerji dengesini bozuyor. Her sorun ve rahatsızlığın mutlak bir başlangıcı bulunmaktadır. Enerji yükleme veya dengelemenin iyi yapılması ve en üst faydanın sağlanabilmesi için bu sorun ve rahatsızlığın teşhisi çok önemlidir. Psikolojideki bozukluk kişinin öğrenmesinden tutun, tüm hayatını etkileyen bir sistem bozukluğudur.

4.Bilinçaltını Yanlış Kodlamak: Kişiliğinizi, davranış şekillerinizi, bir diğer deyişle “bugünkü sizi” oluşturan, çocukluğunuzdan bugüne bilinçaltı tarafınızdan edinilen olumlu, olumsuz söylemler kalıplarının tümüdür bilinçaltı kodlarınız… Negatif bilinçaltı kodları, ilişkilerinizde, kariyerinizde, bugünkü yaşamınızda size engel olan, yaşam kalitenizi, kendi kimliğinize olan bakış açınızı olumsuz yönde etkileyen, farkında dahi olmadan bilinçaltınızın edindiği olumsuz zihinsel şablonlardır. Özgüven sorunu, fobiler, kariyer ve ilişki blokajları gibi bireysel sorunlar üreten, yaşamınızın farklı süreçlerinde farkında dahi olmadan bilinçaltınıza ektiğiniz kodlardır. Söz konusu olan negatif kodları dönüştüremeyen bireyler, kendilerini belirli konularda tekrar eden problemlerin içinde bulmaya mahkûm etmektedir. Zira dönüşümü sağlanmayan bir zihin haritasının, farklı sonuçlar üretmesi pek olası değildir. Yaşamınızda bir şeylerin size engel olduğunuzu düşünürsünüz; fakat neden her seferinde benzer bir problemin içine girdiğinizin farkındalığında olmayabilirsiniz veya bunu reddediyor olabilirsiniz. Negatif bilinçaltı kodlarınızın tespiti ile birlikte yaşamınızda ve kendinizde gerçekleşen gelişmeleri gözlemlemeniz kaçınılmazdır. Biyoenerji yöntemiyle, enerji dalgası düzeltilen kişi olumsuz düşünemez olur. Kafasındaki karışıklıklar açılıp daha net ve olumsuzluktan uzak bir düşünce yapısına sahip olur.

Sorularınız için : İnfo@biyoterapi.com

Sorularınıza mutlaka cevap verilecektir.

 

 

AYŞE ÇOLAK – Biyoenerjist

www.biyoterapi.com

info@biyoterapi.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız