Müslüman, Müslümanı öldürüyor.

0
779

En Korkunç Hapishane
Mahmut Toptaş

*

Irak’ta, Mısır’da, Bangladeş’te, Ürdün’de… Müslüman, Müslümanı öldürüyor.
Hepsinin kendine göre gerekçesi de hazır.
Kur’an-ı Kerim’de kötülüklerin kaynağı olarak birinci derecede Şeytan gösterilirken ikinci derecede kıyamete kadar gelecek kafirleri temsilen Firavun örnek olarak verilir.
Sermayeyi temsil eden Karun, eğitimi temsil eden Haman, siyaseti temsil eden Firavun’dan meydana gelen şeytan üçgeninin Mustazaflara Mısır’ı nasıl hapishaneye dönüştürdüğünü anlatır.
Özgür bir insana kölelik ağır ve zor gelir ama köle bir anne ile köle babadan doğan ve köle olarak büyüyen biri için bu durum hiçte ağır gelmezmiş.
Musa aleyhisselama kurtarıcı olarak bakan ve ona iman edenler, özgürlüklerini kazanmak için çıktıkları Mısır’dan uzak kalınca köleliği özlemişler.
Firavun mantığına göre hareket eden çağdaş kâfirlerin sistemi içinde doğup büyüyenler, Haliç’in kirli sularına alışan, Marmara’ya açılmayı ölüm sayan balıklar gibiler.
Dünya hapishanesinde koğuşların adına devletler deyivermişler.
Herkes kendini özgür sanıyor. Babası ve annesi de böyle bir hapishanede doğduğundan çocuk da kendini özgür sayıyor.
Koğuşlar arası ziyaretlere müdür vize verdiğinden serbest dolaşım sanıyorlar.
Gardiyan seçme özgürlüğü de verdikleri için de pek keyifli oluyorlar.
Güleç yüzlü gardiyan da, çatık kaşlı gardiyan da hapishane müdürünün adamıdır.
İkisinin de görevi mahkûmları orada tutmaktır.
Koğuşlarda kümelenmelere bazen izin verilir.
Dervişler koğuşu, berduşlar koğuşu.
Ilımlılar koğuşu, radikaller koğuşu…
Herkes kendi sahasında dilediği gibi davranabilir ama bir tek şart var; o da Evrensel Hapishane Kurallarına uymak.

Koğuşlarda yaşayanlar, üç nesildir burada doğup burada büyüdüklerinden, gül devrini görmediklerinden bulundukları küllük onlar için dünyada bulunmaz bir nimettir.

Bazen güleç yüzlü gardiyan seçilir ve o da hapishane müdürüyle yakın olmaya başlayınca o da katılaşmaya başlar ve koğuşlardan birine baskı yaparak kendisini tatmine başlayınca, koğuşlardakiler de baskı görmeyen diğer koşuştakilere saldırarak gardiyan baskısının acısını hafifletmeye başlarlar.
Ülkelerden birine verilen imkân öbürüne uygulanan ambargo, mahkûmları idareye düşman yapacağı yerde birbirlerine düşman yapıyor.
Gardiyan kendini yormamak için birini diğerine dövdürüyor.
Onlar da dövdürene değil dövene düşman oluyor.
Dövüleni revire taşıdıklarında dövdüreni revirde görünce teşekkür bile ediyor.
Karun’un İsrail oğullarından olması onlara fayda vermiyor.
Bel’am’ın, Tevrat’ı ezbere okuması da İsrail oğullarına fayda vermiyor.
Her ikisi de Firavun kurallarına göre hareket diyorlar.
Musa aleyhisselamın tek hedefi var o da, Firavun ve saltanatının sallanıp yıkılması.
Başarılı da oluyor.
Beni döven, bana söven hiç bir Müslüman’a, ağzımı açıp tek kelime söylememeye, elimi kaldırmamaya kararlıyım.
İğneyle de olsa, dilimde Kelime-i tevhidi mırıldanarak, Dünyadan Cennete tünel kazmaya devam edeceğim.
Elimi Müslümana bağlatsalar, dilimi Müslümana kestirseler yine de Müslümana kızmayacağım.
Kâfirlere hidayet, bütün Müslümanlara basiret ve rahmet lütfetmesi için Rabbime duaya devam edeceğim.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız