Bediüzzaman Bâbıâli’de yâd edilecek

0
780

Bediüzzaman Bâbıâli’de yâd edilecek

Aşkın Geçgel (Sanatalemi.net)

İslâm âlimi ve mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursi, vefatının 56’ncı yıldönümü münasebetiyle Cağaloğlu’nda düzenlenen bir toplantı ile yâd edilecek. Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği (ESKADER) tarafından hazırlanan  “Bâbıâli Sohbetleri”nin 284’ncüsü, kaleme aldığı Risale-i Nur Külliyatı ile Türkiye’de ve dünyada nesilleri etkileyen üstad Bediüzzaman Said Nursi hakkında olacak. ESKADER Yönetim Kurulu üyesi, eğitimci yazar Muhsin Duran’ın yöneteceği toplantıda konuşmacılar merhum müellifin çeşitli cepheleri üzerinde duracaklar. Safa Mürsel, “Hukuk Mücadelesi”ni, Mehmed Paksu “Tefekkür Hayatı”nı, Hasan Yalçın “Hapishane Hayatı”nı anlatacaklar. Dr. Vehbi Karakaş ise “Peygamberimizden Bediüzzaman’a Yansımalar” başlıklı bir konuşma yapacak. Toplantı, Timaş Kitapkahve’de 24 Mart Perşembe günü saat 18.00’de başlayacak.

RİSALE-İ NURLAR DÜNYAYA YAYILDI

Bediüzzaman Said Nursî, 1878’de Bitlis vilayetine bağlı Hizan ilçesi Nurs köyünde dünyaya geldi. Çocukluğunda çevresindeki medreselerde eğitim gördü. Kendisinde görülen harikulade zekâ ve hafıza sebebiyle, önceleri ‘Molla Said-i Meşhur’ diye tanındı. Daha sonra ‘Zamanın Harikası’ anlamında ‘Bediüzzaman’ unvanıyla şöhret buldu. Talebelik yıllarında temel İslâmî ilimlerle ilgili doksan kitabı ezberledi. Her gece bunlardan birini tekrar ediyordu. Bu tekrarlar O’nu, Kur’an âyetlerini derinlemesine anlamasına birer basamak oldu ve her bir Kur’an âyetinin bütün kâinatı ihata ettiğini gördü. 1900’lü yılların başında, doğuda Medresetü-z Zehra adında, din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu bir İslâm üniversitesi kurmak fikriyle, yönetim ve hilafet merkezi olan İstanbul’a geldi ve hayatı boyunca bu fikrini gerçekleştirmek için gayret gösterdi. Bugün doğrudan istediği şekilde bir üniversite kuramamış olmakla birlikte, dünyanın her tarafına uzanan ilim evleri açılması ile Bediüzzaman’ın hayalini kurduğu ilim yuvaları farklı bir şekilde vücut buldu. Birinci Dünya Savaşı yıllarında Doğu cephesinde gönüllü alay komutanı olarak hizmet etti. Savaş esnasında yaralanıp iki buçuk yıl Rusya’da esir kaldı. 1917’deki Bolşevik İhtilali esnasındaki kargaşadan yararlanıp esaretten kurtuldu. Dönüşte, Genelkurmay’ın kontenjanından Osmanlı’nın en üst düzey dinî danışma merkezi olan ‘Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye’de görev yaptı. İngilizlerin İstanbul’u işgali yıllarında onların aleyhinde Hutuvat-ı Sitte adıyla bir risale neşretti. Anadolu’da başlatılan İstiklâl mücadelesine destek verdi. 1925 yılında Van’da eğitim faaliyetlerinde bulunurken, o sırada meydana gelen Şeyh Said hareketi sebebiyle, bu harekete karşı çıktığı halde, tedbir olarak once Burdur’a, ardından Isparta ve Barla’ya gönderildi. Burada sekiz yıl kaldı. Risale-i Nur isimli Kur’an tefsirinin çoğu bölümlerini burada yazdı. Eserleri ve fikirleri sebebiyle 1935 senesinde Eskişehir Mahkemesi’ne sevk edildi. Sürgüne gönderildiği Kastamonu’da eserlerini yazmaya devam etti. 1943’te Denizli Mahkemesi’ne, 1948’de Afyon Mahkemesi’ne sevk edildi. Mahkemeler beraatla neticelendi. 1950’de çok partili hayata geçildiğinde dinî hak ve hürriyetler genişledi. Bediüzzaman, bu dönemde eserlerini matbaalarda bastırdı. Bediüzzaman Said Nursi, 23 Mart 1960 tarihinde Şanlıurfa’da Hakk’ın rahmetine kavuştu. Telif ettiği eserler arasında arasında SözlerMektubatLem’âlar ve Şualar da bulunuyor. Risale-i Nur Külliyatı bugüne kadar pek çok yayınevi tarafından neşredilmiş ve milyonlarca insana ulaşmıştır. Ayrıca dünyanın pek çok diline tercüme edilmiştir. Her yıl Bediüzzaman ve Risale-i Nurlar hakkında millî ve milletlerarası konferanslar, paneller ve sempozyumlar düzenlenmektedir. Mehmet  Tanrısever’in sinemamıza kazandırdığı ‘Hür Adam’ filminde, Bediüzzaman’ın hayatı ve fikirleri başarılı bir şekilde anlatılmıştır.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız