Pek çoğumuz biten bir ilişkinin ardından defalarca kendisine aynı soruyu sorar ‘Neden?’. Bu bakımdan hiç de yalnız olmadığınıza sizi temin edebilirim. Danışmanlık hizmeti verdiğim süre boyunca ‘ben onsuz yaşayamam o da bensiz’den tutun ‘bana sevgilimi geri verin’ diyenine bile rastladım ve insanların kendilerini kurtarmaktan çok, aşk ilişkilerini kurtarmaya çalışmalarını hayretle izledim.
Öncelikle her birimiz bu hayatta tek başımıza kalsak bile yaşamımızı sürdürebilecek güçte yaratıldık. Her ayrılık acı verir bunu elbette anlayabilirim, fakat siz onsuz o da sizsiz kalırsa ikinizin de yaşayamamasını anlayamam. Çünkü açık konuşmak gerekirse dehşetleştirmediğiniz bir ayrılıktan sonra, 21 gün içinde onun yokluğuna alışabilir, alışkanlıklarınızı yenileriyle değiştirebilir hatta 21 günün sonunda eski sevgilinize güle güle partisi bile düzenleyebilirsiniz! Evet, yanlış duymadınız 21 gün. Bu ufak bir matematiksel hesapla tam 3 haftaya tekabül eder. Şimdi gelelim asıl soruya; ‘Bir ilişki neden biter?’
1-Kişisel özelliklerinizin birbiriyle uyuşmaması
Bazı özellikler vardır sonradan kazanılır, bazıları ise doğuştan gelir; onlar bizim mizacımızdır, değiştirilemez; hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez. Birbirinizi önceden tanıyor olsanız bile aşk ilişkilerinizi nasıl yaşadığınızı ikiniz de bilmiyordunuz. Bir ilişki içerisinde birbirinizi zamanla tanıdınız ve o değiştirilemez olan huylarınızı beğenmediniz. Bu durumda genelde 2. madde uygulanır
2-Kendi benliğinizden ödün vermek
‘İlişki fedakarlık ister’ dediğinizi duyar gibiyim, fakat ilişkiyi kurtarayım derken kendinizi hiçe sayarak ilişkinin sonunu getirmeye ant içtiğinizi söyleyebilirim. Çünkü ilişki iki kişiliktir, oysa siz kendinizi yok sayarak ve kendi değerlerinizi ezerek tek kişilik bir ilişki yarattınız; partneriniz ve yine partneriniz. Peki siz bu ilişkinin neresindeydiniz? Onun için kendinizden vazgeçtiniz… Belki kendiniz gibi davranmadınız ama şunu unuttunuz ‘Her zaman aynı taklidi yapamazsınız ve her gün aynı maskeyi takamazsınız’. Eğer bu madde bir hayli ilginizi çektiyse şunu söylemeliyim ki ‘Birini sevmeden önce kendinizi sevmeyi öğrenmelisiniz!’
3-Sadakatsizlik
Bir söz vardır ‘Ne yardan vazgeçiyor, ne serden’ diye. İşte bu maddeyi en güzel bu söz açıklıyor. Aldatılabilecek birisiyle neden birlikte olunur? Madem partnerimizi, onu aldatabilecek kadar değersiz buluyoruz o zaman yolları ayıralım? Ama aldatan kişi görünüşe göre her beden ve ruhta farklı ihtiyaçlarını karşılıyor ki ne ondan vazgeçiyor ne de diğerinden. İşte o zaman biz de aldatan kişiyi; aradığı tüm özellikleri bünyesinde bulunduran bir partner bulması dileklerimizle uğurluyoruz, yolu açık olsun diyoruz. En önemlisi de aldatan bireyin özgüven eksikliği olan, farklı partnerler bularak egosunu tatmin etmeye çalışan kişiler olduğunu unutmuyoruz.
4-Özgüven eksikliği
Kendinize, yapabileceklerinize, içinizdeki güce inanmadığınızda şu repliklere şahit oluruz: ‘Sen beni beğenmiyorsun, çok kilo aldım, sakallarım berbat, makyaj yapmazsam beni beğenmez, beni terk edecek, o kız/erkek neden senin fotoğrafını beğendi?’. Bu liste uzar gider. Siz kendiniz hakkında ne düşünürseniz ve kendinizi nasıl görürseniz zamanla çevrenizdekiler de sizin hakkınızda aynını düşüneceklerdir. Her daim ağzından bu tür sözler çıkan bir kişinin partneri bir zaman sonra sevgilisine motivasyon vermekten sıkılacak ve onun gerçekten kusurlu olduğunu düşünmeye başlayacaktır.
5-Falcılık yapmak
Siz de daha soruyu karşındakine sormadan cevabı kendi kendine verenlerden misiniz? Kim bilir belki de sizden çok iyi bir falcı olabilirdiJ. İlişkimiz boyunca bir şeyin aslını öğrenmek istiyorsak cevabı partnerimizin vermesi sizce de daha sağlıklı olmaz mı? Kendi kafamızdan kurarak ve sormaktan korktuğumuz soruyu, duymaktan korktuğumuz cevabı geciktirerek sadece ilişkinin ömrünü azaltmakla kalmayız kendi benliğimizi de yorarız ve ‘biz’ yorulursak ilişkimiz de yorulur.
6-Geri dönüşü olmayan sözler söylemek
Bazen öfkemize hâkim olamayız ve söylenmemesi gereken o ağır kelimeler ağzımızdan dökülüverir. Burada özür dilenerek affedilebilecek kelimelerden bahsetmiyorum, karşınızdakini yok sayan, aşağılayan, değersizleştiren ve geriye dönülemeyecek ağırlıkta sözlerden bahsediyorum. Bir ilişki sadece sevgi üzerine kurulmaz, saygının bittiği yerde sevgi bir yere kadar hüküm sürer.
7-Kişisel alana fazlasıyla müdahale etmek
Sürekli kısıtlayıcı tavırlar sergileyen kişiler partnerlerinde ‘Yok sayılıyorum’ hissi uyandırır. Aileniz ya da arkadaşlarınız size ‘Nu kıyafeti giymeyeceksin’,’Makyaj yapmayacaksın’ ya da ‘Artık bu arkadaşında görüşmeyeceksin’ dese herhalde onlara pek kulak asmazdınız. Peki, neden partneriniz bunları bir kere söylediğinde emir olarak algılayıp itaat moduna giriyorsunuz? Cevap aslında basit ‘Kaybetmekten korkuyorsunuz!’
8-Kaybetme korkusu
Herhangi birini kaybetmekten korktuğumuzda bu bizimle birlikte mezara kadar gidecek bir sır olarak kalmaz. Yani tavırlarımız, hareketlerimiz ve sözlerimiz ile bunu karşımızdaki kişiye bir şekilde belli ederiz. Partnerimize kaybetme korkumuzu gösterdiğimizde ise gizli bir mesaj olarak; ona vazgeçilmez olduğunu, onsuz yapamayacağımızı ve onu bırakamayacağımızı söylemiş oluruz. Kendisini vazgeçilmez olarak gören partner kendince; sizi istediği kadar üzebilme hakkına sahiptir. Kaybetmekten korkmayın! Unutmayalım bazı kayıplar ‘keşke’ iken bazılarıysa ‘iyi ki’dir.
Bu yazdıklarımın her biri ister sizin tarafınızdan, ister partneriniz tarafından gerçekleştirilsin ilişkiyi bitiren en önemli maddelerdir. Yazımı Lao Tzu’nun kıymetli sözleriyle bitirmek isterim:
‘Tanrı size istediğiniz insanları değil, ihtiyacınız olan insanları verir. Öyle ki bu insanlar size yardım edecek, sizi incitecek, acı verecek,sizi terk edecek, sizi sevecek ve olmanız gereken insan olabilmenizi sağlayacaktır.’
Her ilişki bir deneyimdir. Biz insanız hangi yaşta olursak olalım hatalar yaparız. Önemli olan aynı hataya defalarca düşmemektir.
Sağlıcakla kalın..
*
Psk. Burcu Yıldırım
www.gencgelisim.com