Cemil Meriç “Bir neslin vasiyetnamesi” olarak nitelendirdiği dergilere “hür tefekkürün kalesi” demiş ve eklemiştir; “Belki serseri ama taze ve sıcak bir tefekkür.” Kapanan bir dergiyi kaybedilen bir savaş olarak yorumlayan Meriç, bu kaybın hülâsasına iki kelime bırakır; hezimet yahut intihar…
Bilhassa edepli edebiyat gayesiyle yola çıkan ve lügatçemdeki ismi “çile yürüyüşü” olan dergiler bilmem ki ne zamandan bu yana benim de kalbimde içli, yakıcı, tertemiz bir sevda. Postacının bir müjde, bir muştu gibi kapıma getirip usulca bırakıverdiği dergiyi en uygun zamanda, bir fincan kahve eşliğinde okuyacak olma düşüncesi bile hayatın bana sunduğu büyük mutluluklardan… Benim ezelî, sıcacık dostum; tarifsiz talihim.
Derginin sahifelerini temaşa eylerken ve kalbe iz bırakan her bir sahifenin her kelimesindeki görünür görünmez manayı ziyarette bulunurken, sadece bir fikrin ve zikrin hürriyetini değil, şu anda yaşayan ve göremeyeceğim yarınlara bilmem ki hangi yönüyle kalacak olan değerlerin, taze görüşlerini tanıyor olmanın farkındalık ve ayrıcalığını yudumlarım. Şehirli-kasabalı, küçüklü-büyüklü her dergi bende bir gâye ve gayretin varlık mücadelesidir.
Uzun zaman önce başladı yürüyüşüne Kayseri merkezli Berceste. 143. Sayıya ulaşmış olmanın gururuyla birkaç hafta önce, teslim etti mücadelesini ehil ellere. 144. sayıdan itibaren genel yayın yönetmenliğini Bülent Gündoğan ve yazı işleri müdürlüğünü Sergül Vural’ın üstlendiği dergi, yayın kurulunda Hüseyin Kaya, Mustafa Uçurum, Murat Soyak, Nihan Işıker, Mehmet Baş, Salim Nizam, Hatice Eğilmez Kaya ve Nuray Alper’den oluşan bir kadroyu ağırlıyor.
Derginin ilk sayfası, Anadolu’da dergiciliğin yel değirmenlerine savaş açmak olduğunu ifade eden ve “herkes biliyor, biz öğreniyoruz” mesajıyla dikkat çeken bir başlangıçla selamlıyor okurunu. Müstakil ve müstakim bir dergi olma şuuruna yer veren Bülent Gündoğan’ın mukaddimesi, öz bir bildiri niteliğinde.
Şiirin yaşayan üstadı Bahaettin Karakoç “Hatlar Yine Karıştı” isimli bir eser yazmış Berceste için. Dergide şiirleriyle var olan diğer simalar Arzu Eşbah, Mehmet Baş, Talip Işık, Sergül Vural ve Bülent Gündoğan.
Hikâyede ise Hasan Ejderha, Zekeriyya Kantaş, Hatice Eğilmez Kaya, Salim Nizam ve Mehmet Muharrem Akça çalışmalarıyla kuşatıyor kalbimizi.
Prof. Dr. Osmonakun İbraimov’un Cengiz Aymatov ile alakalı yazısını Dr. Halit Aşlar çevirmiş dilimize. Murat Soyak, “ Ahmet Haşim’in Bir Mektubu Üzerine Düşünceler” başlığıyla sunmuş araştırma-inceleme dosyasını. Eşref Sarıkaya Ali Çolak’ın, merak ettiğimiz yazarların bilinmeyen yönlerini anlatan bir kitabına yer vermiş.
Hüseyin Kaya, “Mânâ Evininin Söz Sultanı” isimli denemesiyle Yunus’un yaşantımızdaki yerine latif ve özlü bir temasta bulunmuş. Saliha Malhun’un “Varlığın Evi İhlas Kokuyordu” yazısı dikkat çeken ürünlerden.
Mustafa Uçurum “Gövdem Dolu Çiçek” isimli denemesiyle bir şair, bir yazar, dahası betonlaşan şehirlerde sıkışıp kalan insan için çiçeklerin ruh dünyasındaki yankılarını kaleme almış doludizgin. Ali Aksu ve Hüseyin Say bu sayının diğer deneme yazarlarından…
Berceste’de yeni dönemin, Türk Edebiyatı’na hayır getirmesini temenni ediyor, derginin edebî yürüyüşünün ebedî olması için latif bir dua bırakıyoruz göğe…
Selam ile