Peyami Safa’yı anlamayan Türkçe bilmez!

0
754

Peyami Safa’yı anlamayan Türkçe bilmez!

Gazeteci yazar Recep Arslan, Bâbıâli Sohbetleri’nde Medeniyet Türkçesi konulu sohbetinde “Peyami Safa’yı, Tanpınar’ı anlamayan Türkçe bilmiyor demektir.” dedi.

Serdar Üstündağ (Bizimsemaver.com)

Fotoğraflar: Halil Küçük

Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneği’nin (ESKADER) her hafta Timaş Kitapkahve’de düzenlediği Bâbıâli Sohbetleri’nde bu hafta “Medeniyet Türkçesi” konuşuldu. Dil hakkındaki yazıları ile tanınan, Türkçeye yeni bakışlar getiren, gazeteci yazar Recep Arslan, Doğu-Batı medeniyetlerinden örnekler vererek, kendi medeniyetimizin üstünlüğünü ve Türkçemizi anlattı. Yaklaşık bir buçuk saat süren programı, ESKADER Yönetim Kurulu Üyesi Fatma Ersem Yargıcı yönetti.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren edebiyatçı yazar Mehmet Nuri Yardım; Türkçe üzerine yapılan tartışmaların bir asrı aşan bir süredir devam ettiğini fakat günümüzde artık bu konuda bir hayli mesafe kat edildiğini vurguladı. Dil ve medeniyet konusunda Recep Arslan’ın, Akıl Fikir Yayınlarından çıkan Medeniyet Türkçesi isimli eserinin çok önemli olduğunu belirten Yardım, daha sonra sözü programı yöneten Fatma Ersem Yargıcı’ya bıraktı. Dil konusunun bir ülkenin en önemli sorunlarından biri olduğunu ifade eden Yargıcı: “Eğer dilimiz ortak ise aynı şeyleri konuşabiliyor ve aynı şeyleri yaşayabiliyoruz.” dedi. Dilin önemi konusuna dikkatleri çeken Yargıcı, daha sonra mikrofonu Recep Arslan’a bıraktı.

Katılımcıları selâmlayarak ve teşekkür ederek konuşmasına başlayan Arslan, ilk önce misafirlerden gelen sorulara cevap verdi. Zaman zaman nükteli dokunuşlarla dinleyenlerde dikkat uyandıran Arslan eski hâtıralarından da örnekler sundu. “Mehmet Nuri Yardım’a, ‘sen hep seksen yaşındakileri programa davet ediyorsun, zaten senin programa davet ettiğin kişiler de programdan çok kısa bir zaman sonra vefat ediyorlar. Bak şimdi de biz geldik programa.” ifadesi, dinleyenlerin tebessüm etmesine sebep oldu. Arslan, 1994 yılında Türkiye gazetesinde çalışırken Basın İtibarını Arıyor isimli bir kitap yazdığını, bu kitapla en alt kademedeki bir muhabirden en üst makamdaki genel yayın müdürüne kadar ki silsilede bulunan basın mensuplarının o yıllarda (1994) içinde bulundukları yanlışlıklara dikkat çektiğini anlattı. Konuşmalarını, medeniyet ve Türkçe olmak üzere iki ana başlıkta toplayan Arslan daha sonra şunları söyledi:

HER MEDENİYET KENDİ DEĞERLERİNİ ÜRETİR

“İlk önce İLESAM ve ESKADER’de ikişer ve Türk Dil Edebiyat Derneği’nde bir olmak üzere verdiğimiz beş konferans süreci, bizi aldı getirdi bu kitabı yazma neticesine ulaştırdı. Medeniyetten kastım şudur: Japonya’da güneşin çocukları var, güneşe tapıyorlar ama Japonya kendi içinde kapalı bir toplum, bir medeniyet oluşturmuşlar; öte yandan Hindistan’a bakıyoruz, ineğe tapıyorlar, yolda herhangi bir inek yattığı zaman o ineğin keyfini bekliyorlar kalkması için. Ama bugün bir Hint Medeniyetinden ve bir Japon Medeniyetinden söz edebiliyoruz. Bize uyar veya uymaz, zaten medeniyetlerin birbirine uyması söz konusu değildir. Her medeniyet kendi içerisinde değerlerini üretir. Bir medeniyet içindeki değeri bir başka medeniyete taşıdığınız zaman o değer orada kendine rahat bir yer bulamaz ve uyum sağlayamaz.”

Daha sonra Batı Medeniyeti ile İslâm Medeniyeti arasındaki uyumsuzlukları çeşitli örneklerle anlatan yazar Arslan konuşmasını şöyle sürdürdü: “İnsanlık tarihinin en eski topluluklarından olan İsrailoğulları’nın bir medeniyeti yoktur, olmamıştır. Fakat Batı Medeniyetini şekillendirenler tamamen Yahudiler olmuştur. Batılı düşünürlere bakınız çoğu Yahudi asıllıdır. Hatta sanata baktığımızda meselâ ünlü ressamlara baktığımızda da çoğunun Yahudi asıllı olduğunu görürüz. Üniversitelerimizde yıllardır okutulan psikoloji dersinde başta Freud olmak üzere en önemli üç bilim adamına bakınız. İkisi Yahudi biri Hıristiyan papazdır. Bunlardan başka 6. yüzyıldan itibaren İslâm Medeniyeti ortaya çıkıyor, diğer medeniyetlerin aksine homojen bir yapıya sahip olmadığını görüyoruz. Yani Japon ve Hint Medeniyeti tek bir yapıya sahipken İslâm Medeniyetinde Arap, Acem, Fars dâhil 23 ayrı millet var, ayrıca 16 Türk devleti var. Japon Medeniyeti ile hatta bize çok yakın olmasına rağmen Hint medeniyeti ile bile bir alışveriş içinde olmamışız. İslam Medeniyeti içinde Türk milletinin büyük bir ağırlığı vardır. Çünkü Türkler yaratılıştan savaşçı ve yiğit bir millettir. Nerede bir mağdur görse hemen yardımına koşmuş, nerede bir adaletsizlik varsa o adaletsizliği düzeltmeye çalışmış, Selçuklu zamanında da, Osmanlı zamanında da bu böyledir. 12- 13 Haçlı Seferinden 9 tanesini Türkler göğüslemişlerdir.” Medeniyetler konusundan sonra Türkçe konusuna geçen Arslan, geniş bir şekilde dil konusuna değindi.

PEYAMİ SAFA’YI ANLAMAYAN TÜRKÇEYİ BİLMEZ

Recep Arslan konuşmasının ilerleyen bölümünde dil ve edebiyat ilişkilerini masaya yatırdı ve şöyle devam etti:

“Bugün 13. asırda yaşayan Yunus Emre’yi anlayabiliyoruz. 15. yüzyıla geldiğimizde Süleyman Çelebi’yi de anlayabiliyoruz. Ama bugüne geldiğimizde bazı gençler Türkçe yazılmasına rağmen Reşat Nuri’nin, Tanpınar’ın, Peyami Safa’nın eserlerindeki dili anlayamadığını söylüyorlar. Türkçeyi bilmiyor demektir. Biz bu kitabı (Medeniyet Türkçesi) yazarak neyi düzelttik? Aslında hiçbir şeyi düzelttiğimi düşünmüyorum. Cervantes’in yel değirmenleriyle savaşan Don Kişot’u gibi tek başıma saldırıyorum.”

Dil konusunda bol bol sözlüklere bakılmasının doğru olduğunu anlatan yazar Recep Arslan kendi kelimelerimize sahip çıkmamız gerektiğini sonradan dilimize sokulmaya çalışılan uydurma kelimelere karşı dikkatli olmamız gerektiğini vurguladı. Bize yabancı olan kelimelerin devlet eliyle kurumlarımızda yer bulduğunu, bunu yapanlardan hesap sormamız gerektiğini söyledi. Bize yabancı olmasına rağmen sonradan dilimize yerleşen birçok yabancı kelime ile örnekler vererek konuşmasını sürdüren Arslan, daha sonra misafirlerden gelen soruları cevapladı. Program, şair İbrahim Özgün’ün okuduğu Fetih Marşı, Ahmet Yüter’in okuduğu aşrı şerif ve dua ile son buldu. Geniş bir katılımın gözlendiği programdaki sohbet, hâtıra fotoğrafları çekiminden sonra da kısa bir süre devam etti.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız