Neden Kıskanırız? Tedavisi Nedir?

0
1305

Nice şarkıya, edebiyat ürününe, efsaneye ve üçüncü sayfa haberlerine konu olmuş bir duygu kıskançlık. İçinde yaşadığımız topluma göre ortaya çıkış ve ifade ediliş şekilleri değişse de bilinen kültürlerin çoğunda var olan bir duygu. Gelin nedir, ne değildir ve ne zaman tehlikelidir, bir bakalım.  Kıskançlık, bizim için önemli bir ilişkiyi bir rakibe kaybetmekten korktuğumuzda ya da zaten kaybetmiş olduğumuzda ortaya çıkan bir duygudur. Kökleri öfke duygusuna dayanır ve temel duygulardan farklı olarak kompleks bir duygudur. Diğer bir deyişle kıskançlık, öfkeyle sıkı bağları olan; fakat kaygı ve üzüntü gibi çok sayıda duyguyla birlikte deneyimlenebilen karmaşık bir duygudur. Kıskançlığa eşlik eden diğer duygusal deneyimler arasında korku, şüphe, reddedilme, tehdit edilme, güvensizlik ve düşmanlık sayılabilir.

Kıskançlığın hedefi, kayıp tehdidine karşı sahip olunan şeyi elde tutmak ve içinde bulunulan ilişkiyi korumaktır. Burada üç kişilik bir yapı vardır: Kıskanan kişi, kıskanılan kişi ve bir rakip. Kıskanan kişi sahip olduğu iki-kişilik ilişkiye dışarıdan üçüncü bir kişinin dahil olacağı, bunun sonucunda sahip olduğu şeyi bu rakibe kaybedeceği ya da ilişkinin kalitesinin düşeceği korkusunu yaşar. Aslında kıskançlık eşyalara ya da diğer şeylere karşı ortaya çıkmaz; çünkü kaybetmekten korkulan asıl şey ilişkide olduğumuz kişinin bize karşı duygularıdır; kişilerin ya da durumların kendisi değildir.

Kıskançlık diğer kişilerin özellikleri ya da davranışları kendilik tanımımızı tehdit ettiğinde daha yoğun bir şekilde ortaya çıkar. Örneğin güzelliğe önem veren ve bu alanda kendisini tanımlayan bir kişinin güzel bir kişiyi kıskanma olasılığı yüksektir. Fakat bu kişi saygınlık üzerinden kendini tanımlamıyorsa ve bu alanda bir hedefi yoksa, toplumda saygın yere sahip bir kişiyi aynı şekilde kıskanmayacaktır.

Psikanalitik kurama göre kıskançlık ödipal çatışmadan ortaya çıkar ve temel obje (çoğunlukla anne) ile özel bir ilişki kurma isteğine dayanır. Bebeğin zihninde anne ile olan ilişkiye rakipler olarak baba ve kardeşler görülür. Bu rakipler bebeğin anneden aldığı tatmin ve sevgiye ortaktır; dolayısıyla bebeğin düşmanca duyguları bu kişilere yönelir. Freud kıskançlığı  üç kategoriye ayırmıştır: Rekabete dayanan – normal/rasyonelkıskançlıkta kişinin ilişkisine yönelik gerçek ya da algılanan bir tehdit vardır. Yansıtılankıskançlıkta ise kişi, kendi yaşadığı yoğun sadakatsizlik arzularını partnerine yansıtır ve onu sadakatsizlikle suçlar. Sanrılı kıskançlıkta ise kişi eşcinsellik fantazilerini ve arzularını karşısındaki kişiye yansıtır ve eşini sadakatsizlikle suçlar.

İşe yaramaz ya da zararlı bir duygu gibi görünse de kıskançlık, birçok ilişkide yıkıcı olmaktan öte, işlevseldir. Temelde kıskançlık, değer verilen bir ilişkiyi ya da tehdit altında hisseden kişinin egosunu korumaya yönelik bir duygudur. Bununla birlikte kıskançlık, yakın ilişkilerde iletişimi ve anlayışı arttırabilir. Ayrıca yakın ilişkilerin bizim için önemini ve duygularımızın gücünü değerlendirmemiz için bir araç olarak kullanılabilir.

Kıskançlığın Karanlık Yüzü: Hastalıklı (Morbid) Kıskançlık

Kıskançlık ilişkilerimizi koruyucu bir role sahip olsa da bazı durumlarda yoğun ve patolojik olma ihtimali vardır. Kıskançlığın patolojik boyutuna bakıldığında karşımıza hastalıklı (morbid) kıskançlık kavramı çıkar. Hastalıklı (morbid) kıskançlık; depresyon, organik beyin bozukluğu, psikoz, paranoid kişilik bozukluğu, borderline (sınırda) kişilik yapısı gibi farklı psikolojik rahatsızlıklarda karşımıza çıkabilen ve tek bir tanıya ait olmayan bir bozukluktur.


Hastalıklı kıskançlık, kişinin herhangi geçerli bir kanıt olmaksızın eşinin sadakatsizliğine olan inancı ve bu konu ile ilgili aşırıya varan uğraşı olarak tanımlanabilir. Bu kişiler eşlerinin sadakatsizliğiyle ilgili mantıklı olmayan inançlara sahiptirler. Bu inançlar aksini kanıtlayacak bilgiler ve kanıtlar olsa dahi değişime açık değildir. Örneğin hastalıklı kıskançlığa sahip bir kişi, eşini iş yerinden arayıp toplantıda olduğunu öğrense dahi, eşinin o sırada kendisini aldattığına dair inancı değişmez. Bu kişiler eşlerini sürekli sadakatsizlikle suçlar, hiçbir geçerli kanıt olmasa dahi bu düşüncelerinde ısrar eder ve aksine ikna olmazlar. Hastalıklı kıskançlığa genellikle sanrılar, takıntılar ve aşırı önem atfedilen fikirler eşlik eder. Anlaşılacağı gibi hastalıklı kıskançlık, bazı psikolojik rahatsızlıklara eşlik eden ve tedavi edilmesi gerekli bir durumdur.

Özetle kıskançlık bir çok farklı duyguyla birlikte deneyimlenen, genellikle üç kişilik yapılarda ortaya çıkan ve ilişkileri koruma hedefi taşıyan bir duygudur. Kıskançlık ilişkilerde koruyucu bir role sahip olabileceği gibi, aşırıya kaçtığı ve rasyonellikten uzaklaştığı durumlarda tehlikeli hale gelebilir.

*

Ezgi Tuna

www.ezgituna.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız