Azmin Sınırsız Gücü

0
836

Azminizin gücünü biliyor musunuz? Sözlüklere göre azim: “Vazgeçmeyi ya da peşini bırakmayı reddedip inatla devam etmek. Tüm zıtlıklara rağmen sürdürmek” diye açıklanıyor.Hayat oyuncuları biliniz ki, sizleri büyük yapan, rüyalarınızın gerçeğine ulaştıran, potansiyelinizi harekete geçiren direncinizdir. Edison’u incelerseniz, çalışmalarının sonucunda 1.033 patent aldığını görürsünüz. Fonograf, mikrofon, akkor elektrik ampulü, akü… 25.000 denemeden sonra aküyü çalıştırmayan, 24.999 yol keşfettiğini gördüğünüzde hiç şaşırmayın. Bu olağanüstü bakış açısını biraz düşünür müsünüz? Unutulmamalıdır ki, hiç kimse, bir günde, bir haftada, bir ayda, büyük biri olmamıştır, olamaz. Muhteşem işlerin yapılması da, tamamlanması da, zaman gerektirir. İşte o zamanı yeterince doğru kullananlar, finalde onun yani başarının keyfini çıkarmaya hak kazananlardır. Ki onlar günbegün yollarına devam etmişlerdir. Tempolarını durmaksızın sürdürmüşlerdir. Yenilgilerden yılmayıp, başarılardan şımarmayıp, çıtalarını yükseltmişlerdir. Mükemmeli kovalamak, kısa mesafeli koşu değil, maratondur. Başarı yolu, uzun bir yolculuğun gizemidir. Sürekli arayışlarla süslüdür… Arayışlar zamanla sınırlanamazlar. Hayat oyuncularının bunu mutlaka bilmesi gerekir. Bu bilinç azim kelimesinin içinde büyür, gelişir. Bu gelişimde, kişinin yenilgiyi kabullenmediğini görürüz. Örneğe Edison ile başlamıştım. Yine onunla devam edelim. Diyor ki Edison: “Bana baştan ayağa tatmin olmuş birini gösterin, size başarısızlığı göstereyim.” Bilmem anlatabildim mi?

 

Azmetmek… Belki de hayat oyuncularının en çok ihmal ettiği gerçeklerden biri… Oysa azmedenin hayat çıtası, ölçülerine göre yüksektedir. Öyle olmalıdır. Çünkü zaman akışında, o yüksekliği aşmak için, gerekli yöntemleri geliştirme çabasındadır. Bellidir ki bilinçli bir şekilde, zor hedefler seçmiştir. Çünkü küçük hedeflerin boş ve tatminden uzak olduğunun farkındadır. Azminden vazgeçtiğinde, başlama noktasına döneceğinin de bilincindedir. Unutulmaması gerekir ki, daha iyi olmaları gerekirken, düşüş yaşayan bir çok insan vardır. Azminden vazgeçen, başlama noktasına dönen bir çok insan… Düşenler onlardır.

Azmin eksikliği, başarı yolunda geriye koşmak gibidir. Ne kadar iyi amaçlarla işe koyulurlarsa koyulsunlar, bu eksiklik, işin devamını engelleyecektir. O zaman da, ilgilerini çeken başka umutlara geçiş yaparlar. Bu geçişler süreklilik kazanarak ilgilerini dağıtacak ve rüyalarına ulaşmak, zaman içinde giderek uzun yol alacaktır. Böyle durumlarda onların konularından uzaklaştıklarını, bozguna uğradıklarını net şekilde görebiliriz. Çalışma ahlakları, iyi niyetleri, doğru yöntemleri olsa da, azmetmedikleri için düşlerine ulaşamazlar. Ondandır ki bir çok yetenekli insanın, bir adım ileriye gitmekteki isteksiz davrandığına şahit olabiliriz. Bu tip hayat oyuncularının yükselmek konusunda, gönülsüzlüğünü görmemiz mümkündür. Tıpkı başarı yerine, sınıf geçmeyle yetinen öğrenci veya daha iyisini yapabilecek olduğu halde, yalnız kendisinden isteneni yapmakla yetinen insanlar gibi… Oysa hayat oyuncusu, başarıyla örgülemeli, beynini de, ruhunu da… İlkinde başarılı olamayanlar ikinciyi, üçüncüyü denemelidir. Korkup kaçmak, “U” dönüşü yaparak, başladığın noktaya dönmek değil midir? İşte azim dediğimiz olgu, bu noktada, devrede olmak durumundadır. Yapılması gereken, planlamalarımızı doğru biçimlemelere ayırmak ve uygulamaktır.

Azimli insanların yaptığı da budur. Ondandır ki asla umutlarını yitirmezler. Deneme ve tekrarlarından vazgeçmezler. Çünkü yolculuklarının yatay geçişlerle ve kolay hedeflerle tamamlanamayacağının bilincindedirler. Onlar, her yeni günün, bir rekabet, bir yarış olduğunu bilenlerdir. Kazanmaya benliklerini hazır tutup, asla, ‘vazgeçmek’ kelimesini kullanmazlar. Çünkü kendilerini kazanmaya şartlamışlardır. Onlar için her yeni gün, başarı için yeni bir şanstır. Hal böyle olunca da, kendilerinden beklenenin birkaç katını sunarlar. Bu mantığa adeta saplanmışlardır. Yaşam biçimleri gibidir, istenilenden fazlasını sunmak. Tabii böyle olunca da, asla bozguna uğramazlar. Yollarına kavis verip, yollarını uzatmazlar. Hedeflerini kaybedip, saptadıkları sonuçların, avuçlarından kayıp gitmesine izin vermezler. Bunun nedeni, durdukları yere gelinceye dek çok çalışmışlardır. Bu çabalarının ziyan olmasını istemezler. Sonuç olarak, teslimiyet onlara göre değildir, diyebiliriz. Onlar işlerin bozuk ve ters gittiğinde, ertesi gün yepyeni bir azimle ve de daha coşkulu bir biçimde, o güne başlangıç yaparlar. Her zaman bir yarın olduğunun bilincindedirler. O nedenle hayat oyunculuğunun sürekliliğinde başarılar zincirini, halka-halka birleştirme gücünü kendilerinde bulurlar. Diğerleri, yani kazanmaya hakkı olmadığını düşünenler, her konuda teslim olmak zorunda kalmış olanlardır.

Zirveye yerleşmenin ana ilkesi, kişinin kendisiyle yarışması olmalıdır. Yarışmak, performansı yükseltir. Kısacası kişi, kendi olimpiyatını yaratmalıdır. Kazanmak için, her gün ne kadar yol kat ettiğinizin hesabını yapmak durumundasınız. Bu kat ediş sırasında, tuzaklarla karşılaşabilirsiniz. Eğer bu tuzaklardan birine düşüp kaybettiyseniz, hemen toparlanıp, azimle ve kaybetmeyecek cesaretle, yolunuza devam etmelisiniz. Başarı yolundaki hayat oyuncuları, teknolojik gelişmelere açık olmalıdır. Beyin esnekliğinizle gelişimde önce öğrenmeyi, sonra uygulamayı, daha sonra (tecrübelerinizi de değerlendirerek) öğretmeyi seçerseniz, bu azimle, bilge insana doğru yola çıkmış olursunuz. O bilge kişi, aynadaki sizden başkası olmayacaktır.

Elbette ki kişi sadece teknolojiye ayak uydurmakla, başarı yolunda ilerliyorum diyemez. O sadece bir örnek diye yazılmıştır. Kişi ortama da uyum sağlamalıdır. Huylu huyundan vazgeçmez deyip, betonlaşmamalıdır. Bunun için de yeni yollar aramalı, neşeli ve mutlu yöntemlerle hedefe ulaşmanın şeklini bulmalıdır. Bu sizi monotonluktan uzaklaştıracaktır. Her gün yeni bir fırsattır demiştim. Yeni güne, yeni günlere bu mantıkla başlarsanız, mutluluğunuz artarak coşkuya dönüşebilir. Bu coşkuyu tatmanın yolu, “Vazgeçmek” kelimesinin sözlüğünüzden atılmasıyla mümkündür. Çünkü AZİM, VAZGEÇMEK kelimesinin amansız düşmanıdır. Her başarısız denemeden sonra yitip bitirirsek kendimizi, yenilgiler zincirinin halkaları artacaktır. Unutulmaması gerekir ki, yenilgilerimizde öğrendiğimiz çok şey vardır. En önemlisi, bir dahaki seferde, yenilmemek için, ne yapılmaması gerektiğini öğreniriz. Buna halk dilinde “tecrübe” diyorlar. Elinizi kaynar suya sokup yaktıktan sonra, asla kaynar suya el sokmadığınızı biliyorum. Beyninizi, güdülerinizi buna göre organize ettiğinizi de biliyorum. Elinizi bir daha yakmamak için, hataya odaklanmanız, hatanın nedenlerini irdelemeniz gerekir. Eğer bunu düşünmezseniz, hatanızı tekrarlarsınız. Düşünmeye azmetmelisiniz. Bu azim, zorlu dalgaları yarıp geminize yol aldırdığınızda, bir fener vazifesi görür.

Dilerseniz yine bir toparlama yapalım:

Öncelikle başarı yolunda kalmak için, anlık başarılarla yetinmemelisiniz. Gerçek başarı, o yolda yürümeye devam etmekte saklıdır. Bu yolda teslimiyeti arzulamayan hayat oyuncuları, azimle çalışmalarını sürdürenlerdir. Yol boyunca tuzağa düşseniz bile, yeni güne, coşkulu azminizle başlamalısınız. Bunun için de “vazgeçmek” kelimesini unutmak gerek. Çünkü vazgeçmek azmin amansız düşmanıdır.

 

Kazım Eryüksel

www.gencgelisim.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız