Doğru olan, kendi yolunu kendisi bulur. Onun sahip olduğu doğruluk, en önemli yol göstericisidir. Yanlış olan, uyarılmadıkça doğruya gidemeyendir. Yanlış olan, bu haliyle bir insanı kendisine uymaya davet edemez. Çünkü aslında kendisi de hep bir davete muhtaçtır. Bu sebepten onun daveti asla gerçekçi sayılamaz. Böyle bir davete uyan insan ise, asla akıllı olarak kabul edilemez. Çünkü o, yanlışın kendisine dahi faydasının olmadığını fark edemeyendir. Sonuçta yanlışın verdiği hükümde mantık aranamaz. Ona uyan ise, doğru bir şekilde düşünebilme yeteneğini kaybetmiş olandır.
* * *
Ey insan; ben gerçekten doğru isem ve sen bana hiçbir şekilde inanmıyorsan, demek ki sen kendi yanlışında kalmayı hak etmektesin. Ya da benim doğruma erişmeyi hak etmemektesin.
* * *
Yanlış dediğiniz şey, ancak doğrunun eksik olan tarafıdır. Onun içerisinde doğrudan yana parçalar bulabilirsiniz. Ama hiç biri tam değildir. Eksiklik, algısal zayıflıklardan kaynaklanır. Doğru, yanlışın gelişmiş halidir. Geri kalmışlık, yanlışın sahip olduğu bilgisel eksikliklerden kaynaklanır. Yeterince doğru olmayan, aslında yanlıştır.
* * *
İnsan kendi var ettiği hayatı bile yok edebilme hakkına sahip değilken, varlığında hiç söz sahibi olmadığı bir hayatı yok edebilme hakkını kendisinde göremez.
* * *
Hayatta etrafındaki insanların hatalarına karşı acımasız olan kimseler, an gelir kendilerine karşı da aynı acımasızlıkla bakmak zorunda kalırlar. Bir insan eğer ki acımasızlığı kendi hayat kurallarından biri haline getirmişse bundan kendisi de asla kurtulamaz.
A.Mehmet Arslan
www.gencgelisim.com