Kendi Varlığını Önemsemek

0
872

Hayat içerisinde mutluluk, mutsuzluk, başarı, başarısızlık vs. gibi bütün kavramlar değerlendirilirlerken, sıfıra kıyasla değil de o kavramın sahip olabileceği en alt seviyeye göre değerlendirilirler. Ve bu en alt seviye hiçbir insan için sıfır kadar küçük ya da sonsuzluk kadar büyük olamaz. Yani aslında bu seviyeyi yine siz belirlersiniz. Ve çıtanız ne kadar yüksekse hayatta üstün olma yolunda o ölçüde büyük bir yoğunlaşmaya sahipsinizdir. Ama bunun size sağlayacağı tek sıkıntı, yetersizlik seviyenizin yüksekliğinden ötürü, kolaylıkla mutsuz olama ihtimaliyle karşı karşıya kalmanızdır. Hayatta üstün olma isteğinizin bir üst sınırı bir de alt sınırı vardır. Üst sınırın üstüne çıkarsanız, kendinizi başarılı görürsünüz. Ve mutlu olursunuz. Alt sınırın altına düşerseniz de kendinizi başarısız kabul edersiniz. Bu da sizi mutsuz eder. Ve aslında bu iki sınır arasında çok da büyük bir mesafe yoktur. Sonuçta bir insan kolaylıkla mutlu ya da mutsuz olabilir. Bu iki mesafe arasındaki farkı açtıkça, insan daha zor mutlu ya da mutsuz olur. Böyle bir hali hayat içerisinde olgunlaşmak olarak da nitelendirebiliriz. Gerçekten zor bir işin üstesinden gelen insan kendini başarılı sayar. Ama bundan biraz daha azına razı olduğunda kendini başarısız görür. Yani hayatta çok büyük bir iş yapıp da kendini ancak başarılı sayan, bundan daha azında başarısızdır. Hâlbuki aynı şey, bir başkası için gerçek bir başarı dahi sayılabilir. Hedefi yüksek olanlar, hep çok çalışmak zorunda olanlardır. Büyük başarılar elde edenler, artık daha azına katlanamazlar. Bu da onları hayat içerisinde hep yoğun mücadelelere giren ve bir nevi hayatın ya da hedeflerinin kölesi olmuş bir insana döndürebilir. Bir insan neye gücü yettiğinde kendisini başarılı varsayıyorsa, bundan belirgin bir azlıktaki yeterlilikleri kesin olarak başarısızlık şeklinde kabul edecektir. Bu sebepten bir insan için erişilemeyecek kadar büyük başarıların varlığı başarısızlığının, asla düşmeyeceği kadar büyük bir başarısızlığın varlığı da aslında onun başarısının anlamını ölçümlendirir. Ve hayat içerisindeki bu alt ve üst sınırlar arasındaki mesafe hep korunur. Mesafenin büyüklüğü, kişinin hayat olan bakış açısının en belirgin şeklidir. Değişken olan üst ya da alt sınırın ne kadar yukarıda ya da aşağıda olduğudur.

* * *

Hayatın gerisinden gelen bir insan onun yönlendiriciliğinde hareket etmek zorundadır. Hayatı yönlendirebilmek içinse onun ilerisinden gidebilme öngörüsüne sahip olabilmek gerekmektedir.

* * *

İnsan kendinden vazgeçip kendi varlığını daha az önemsemeye başladıkça, hayata tutunduğu noktalar hem azalır hem de zayıflar.

* * *

Yenmişlikle yenilmiş arasında bir farkın olmadığı yerde aslında hayat yaşanmıyordur.

* * *

Erkekler kadınları mutluluğa muhtaç oldukları ölçüde severler. Kadınlar için durum daha karışıktır. Çünkü onlar erkeklerini mutlu ettikleri ölçüde sevilip sonrasında da bu sebepten onları sevme imkânına sahiptirler.

A.Mehmet Arslan

www.gencgelisim.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız