Personeller, işletmelerin sessiz dilleridir. Onların davranış ve tutumlarında dahil oldukları işletmede nasıl bir yönetim tarzının takip edildiğinin ipuçlarını bulabiliriz. Yönetim tarzları kurumsallaşmamış işletmelerde yöneticilerin anlayış-huy-davranış-eylem donatılarına uygun bir yönetim anlayışı tezahür eder. Bu durumda olan personele olur.
Değişen her yöneticiye göre şekil almak, ona ayak uydurmak pek de keyif verici değildir. İş ve davranış bocalamasına giren çalışanlar, işletmeler için ciddi tehlike oluşturmaktadırlar. Bunda çalışanların herhangi bir kusuru yoktur. Belirsizlik ve rayına oturmamış bir üst düzey düzen, yönetim zaafının oluşmasına neden olur. Bu da verimsizliğe yol açar.
Tutarlı ve ortak bir organizasyon kültürünün, iş etiğinin oluşturulamaması işyerinin iklimini derinden etkiler.
ABDÜLLATİF ERDOĞAN
info@aerdogan.com
Personeller, işletmelerin sessiz dilleridir. Onların davranış ve tutumlarında dahil oldukları işletmede nasıl bir yönetim tarzının takip edildiğinin ipuçlarını bulabiliriz. Yönetim tarzları kurumsallaşmamış işletmelerde yöneticilerin anlayış-huy-davranış-eylem donatılarına uygun bir yönetim anlayışı tezahür eder. Bu durumda olan personele olur.
Değişen her yöneticiye göre şekil almak, ona ayak uydurmak pek de keyif verici değildir. İş ve davranış bocalamasına giren çalışanlar, işletmeler için ciddi tehlike oluşturmaktadırlar. Bunda çalışanların herhangi bir kusuru yoktur. Belirsizlik ve rayına oturmamış bir üst düzey düzen, yönetim zaafının oluşmasına neden olur. Bu da verimsizliğe yol açar.
Tutarlı ve ortak bir organizasyon kültürünün, iş etiğinin oluşturulamaması işyerinin iklimini derinden etkiler. Aşağıda yönetim anlayışlarının mevsimlere uyarlanmış şekillerini göreceksiniz.
YAZ MEVSİMİ YÖNETİCİLİK
Sorunlar çıkmadan her şeyin yolunda gittiği düşünülen bir anlayış hakimdir. Para akışı iyidir. İşler normal seyrindedir. Böyle olunca da hiçbir sorun dikkat çekici gözükmez. Personel davranışlarından ya da üretimden kaynaklanan sorunlar çok fazla dikkate alınmaz. Ne de olsa işler yolunda gitmektedir. Yolunda giden işlerin sorgulanmasının da alemi yoktur. Yapılan bütün yanlışlar da ya doğru olarak kabul edilir, ya da çok fazla önemsenmez.
KIŞ MEVSİMİ YÖNETİCİLİK
Kriz dönemlerinin yaşandığı, güzel ve verimli günlerin ardından geldiğinde de çok zor geçirilen bir dönemdir. Bu dönemde hiç bir şeyin yolunda gitmediği düşünülür. Her türlü olay, durum ya da hareket göze batar. Yönetimin ağız tadı yoktur. Her şey problemli olarak değerlendirildiğinden atılabilecek olumlu adımların önü bile kesilir. Ruhlar ve anlayışlar daralmış, üretkenlik ve paylaşım azalmıştır. Eski günler yad edilmeye başlanır. Artık anılar konuşulur. Eski başarılardan söz açılır. Hayallere yer yoktur kışta. Kışın ürkütücü soğuğu altında çalışanlar sonlarını beklemektedirler.
SONBAHAR MEVSİMİ YÖNETİCİLİK
Bitişin habercileridir sonbaharlar. Sonbaharlarda yapraklar gazel olurlar, dökülürler. Hazan mevsimidir sonbahar. Bir bataklığa düşülmüştür. Ve çırpınışlar başlar. Kimi şirketler çöküş gerçeğini kabullenmezler. Kriz döneminin kendilerine uğramayacağını sanırlar. Kendilerini yaptıkları işlerle avutmaya, mevcutla yetinmeye çalışırlar. Stratejik bir planları olmadığı için bir bir kaliteli personellerini de kaybetmeye başlarlar. Şirketleri güven vermeyen çalışanların vasıflı olanları bir yolunu bulup orayı terk etme ve kendi kariyerlerini kurtarmanın derdine düşeceklerdir. Onlara hak vermemek de mümkün değildir. Yönetim anlayışının kokuştuğunu ilk görenler bu vasıflı çalışanlardır. Güçleri yetmezse bu gemiyi terk etmekte herhangi bir beis de görmeyeceklerdir.
İLKBAHAR MEVSİMİ YÖNETİCİLİK
İşletmelerin ve çalışanların mutluluğu yakaladığı, heyecan ve enerji dolu bir mevsim. Ürünler, mağazalar ve satıştakilerin bir bütün oluşturduğu iklimdir. Her yer hareketlidir. Çalışanlar ürünlere ve hizmetlere hayat verirler. Mağazaların üzerinde ölü toprağı yoktur. Üretkenlik hakimdir. Hoşgörü ve paylaşım çokça ve nitelikli olarak gözlenir. ‘Kalbin merkez alındığı bir anlayış’ yaşanılır. Yönetimle çalışanlar arası uyum vardır. İşler yolundadır. Davranışlar beklenildiği gibidir. Verimlilik en güzel boyutlarıyla yaşanılır.
Dört mevsimin yöneticiliğini yapmak ya da yapmamak. Bütün mesele bu!
İşletmeler, bu mevsimlerden yalnızca birini yaşamakla birlikte, çoğunlukla birkaçını birlikte uygulama becerisine sahiptirler. Yaz-kış, sonbahar-kış, sonbahar-yaz, ilkbahar-yaz, ilkbahar-kış, ilkbahar-sonbahar gibi birbirinden farklı mevsimleri bir arada yaşama yeteneğini gösterebilmektedirler.
İşletmelerine kış ve sonbaharı yaşatacak yöneticilerden her yönüyle uzak durmanın faydası vardır.
Yanlış yöneticilere sahip olunsa da esas hata yanlışta ısrar etmektir. O tarz insanlardan ve anlayışlardan bir an önce kurtulmanın yolunu bulmak gerekir.
İlkbahar ve yaz mevsimlerini birlikte dolu dolu yaşayabilecek ve yaşatabilecek yönetim anlayışlarını hakim kılmak, işletmelerin bekası için vazgeçilmez bir değer olarak görünmektedir.
İş dünyasının silkinmesi, yönetim anlayışlarını yeniden gözden geçirmesi, vakit kaybettirici etkenlerden kurtulması, diri ve dinamik bir yapıya kavuşması ‘ümitlerin korunması ve artması için’ yol gösterici olacaktır.
İşletmeler her dönemde mevsim ölçümlerini mutlaka yapmalılar. İş dinamiklerini zedeleyen iç unsurlarından arınmanın yolunu bulmalı ve düzenli olarak yapı inşası oluşturmalılar!
Kimsenin kimseye fayda veremeyeceği günleri yaşayan işletmeler o anların zorluğunu öngörüp bu mevsim taramasını önceden yapmış olsalardı, işin en can alıcı noktasının ‘yönetim yapısı’ndan geçtiğini görürlerdi.
“Dört mevsimin yöneticiliğini yapmak ya da yapmamak. Bütün mesele bu!”
İşletmelerin en güzel mevsimleri yaşamaları dileklerimizle…