Ahlaktan Beslenen Bir Kişisel Gelişim

0
972

Ahlak, Hulk kelimesinin çoğuludur. Hulk; Arapça’da tabiat, yaradılış, seciye, adet, alışkanlık, meleke anlamlarına gelir. Ahlak; iyi ve kötü davranışların, hak ve vazifelerin, görev ve sorumlulukların bilincinde olmaktır.
“İslamiyet, güzel ahlaktır.” diyen Hz. Muhammed, bu ilkeyi bir hayat tarzı haline getirmiştir. İnsanlara daima iyi davranmış, güler yüzlü olmuş, onları kırmamaya özen göstermiştir. Hayatı süresince her türlü kötülük ve haksızlıktan uzak durmuş ve bu sözüyle de dinin ahlakla sıkı bir ilişkisi olduğunu açıkça vurgulamıştır. İslam insanlara her türlü kötülük, haksızlık ve zulümden uzak durmayı emreder. Diğer semavi dinlerin de yaklaşımı bunlardan farklı değildir. Musevilerin ahlakı, kutsal kitapları olan ‘Tevrat’a, Hıristiyanların ahlakı ‘İncil’e dayanır. Müslümanların ahlakı ise akıl üzerine kurulmuştur ve ‘Kur’an-ı Kerim’e dayanır.

 

 

NİYAZİ FIRAT ERES
niyazieres@sibermekan.com

 

Ahlak, Hulk kelimesinin çoğuludur. Hulk; Arapça’da tabiat, yaradılış, seciye, adet, alışkanlık, meleke anlamlarına gelir. Ahlak; iyi ve kötü davranışların, hak ve vazifelerin, görev ve sorumlulukların bilincinde olmaktır.

“İslamiyet, güzel ahlaktır.” diyen Hz. Muhammed, bu ilkeyi bir hayat tarzı haline getirmiştir. İnsanlara daima iyi davranmış, güler yüzlü olmuş, onları kırmamaya özen göstermiştir. Hayatı süresince her türlü kötülük ve haksızlıktan uzak durmuş ve bu sözüyle de dinin ahlakla sıkı bir ilişkisi olduğunu açıkça vurgulamıştır. İslam insanlara her türlü kötülük, haksızlık ve zulümden uzak durmayı emreder. Diğer semavi dinlerin de yaklaşımı bunlardan farklı değildir. Musevilerin ahlakı, kutsal kitapları olan ‘Tevrat’a, Hıristiyanların ahlakı ‘İncil’e dayanır. Müslümanların ahlakı ise akıl üzerine kurulmuştur ve ‘Kur’an-ı Kerim’e dayanır.

Yaşantımız boyunca çeşitli bedensel hastalık ve rahatsızlıklarla karşılaştığımız gibi, düşüncelerimiz de zaman zaman nefsimizin etkisiyle kötü ve çirkin davranışlara kayma eğilimi gösterir. Bedensel sağlığımızı korumak için beslenmemize, uykumuza, spor ve dinlenme saatlerimize, serbest zamanlarımızı değerlendirme programımıza dikkatle uyarız. Düşüncelerimizi olumlu ve sağlıklı hale getirecek değerleri kazanmak için de dikkatle ve istekle çalışmalıyız. Bunları dengeli hale getirdiğimiz zaman meyvelerini güzel ahlak sahibi olarak toplayabiliriz.

Güzel ahlak, insanı güzelleştiren, onu yücelten; haya, yumuşak başlılık, bağışlama, hoşgörü, doğruluk, emanet, nasihat, kalp temizliği gibi birçok anlamı içine alan bir kelimedir.

İnsanı güzelleştiren, nefsini terbiye eden ve onu yücelten her şey, ahlak kavramının içine girer.

Çocuklarınıza paradan daha çok ahlak verin. Çünkü ahlaklı insan hilekar olmaz.

“Bir baba, çocuğuna güzel ahlaktan daha üstün bir miras bırakmamıştır.”  
Hadis-i Şerif

İnsanlarla güzel geçinmek, insanları sevindirmek ahlaki olgunluğun günlük hayattaki ve insani ilişkilerdeki sonucudur. Herkes tarafından beğenilen asıl güzellik, ahlak güzelliğidir. Çünkü ahlakı güzel olan insan her yaşta güzeldir. İnsan, güzelliği gerektiren yerde güzel, yumuşaklığın istendiği yerde yumuşak, temkinin gerekli olduğu yerde temkinli olmalıdır. Çünkü güzellik, yumuşaklık ve temkin, Allah’ın insanlar üzerinde görmeyi sevdiği iyi huylardandır. Bu huylar ahlakın güzelleşmesini sağlar.

Ahlak Örneği İki Hikaye ve Peyami Safa

“Bursa’da bir adam, bir hindinin boğazını kesince bakmış kanlar içinde pırıldayan küçücük bir şey. Bir yüzük, pırlantaya benziyor. Almış kuyumculara götürmüş, dört beş bin lira fiyat biçmişler. Adam pırlanta yüzüğü alıp doğru hindiyi satana gitmiş: ‘Al! Hindinin boğazından bu yüzük çıktı. Herhalde senindir.’ demiş.” Değme insana nasip olmayan bu yüksek feragat ve ahlak hikâyesi burada bitmiyor. Hindiyi satan adam şu cevabı vermiş: “Bu yüzük benim değil. Kimin olduğu da belli değil. Senindir, sende kalsın, helaldir…”

Bir başka hikâye de bir Ermeni vatandaşımızdan…

“On yıl kadar önce, ceketimi almak için bir taksi ile terziye gitmiştim. Hazır değilmiş. Arabaya binince dedim ki ‘Bir saat kadar beklemek lazımmış. Beni şu köşede bırakıveriniz.’

Ücreti ödedim ve taksiden indim. Oralarda bir mağazaya uğradım. Para vermek için elimi cebime attığımda cüzdanımın yerinde olmadığını fark ettim. Beş yüz liraya yakın param vardı. Şok olmuştum. Terziye verecek param da kalmamıştı. Tanıdığım bir esnaftan borç aldım ve bir saat sonra terziye gittim. Ne göreyim? Taksi kapıda bekliyor. Şoför, cüzdanı arabada bulunca oraya girmiş ve beni beklemiş. Cüzdanımı teslim etti. Fakat bütün ısrarlarıma rağmen hiçbir bahşiş de kabul etmedi. Taksimetrenin ücretini ödedim.”

Peyami SAFA, bu gerçek hikâyeler üzerine 1957 yılında şöyle yazmış:

“Uzun yıllardan beri duyduğumuz vurgunculuk, suistimal, rüşvet, nüfuz gangsterliği, kaçakçılık ve soygunculuk vakıalarının her güne birkaçı rastlayan boğucu çokluğu arasında, bu hindi ve taksi hadiseleri bize derin ümit nefesleri aldırıyor. Derhal hissediyorum ki, bu memleket, kenarda köşede rastlanan bu faziletli evlatlarının vicdan payandalarıyla yıkılmak tehlikelerini atlatıyor. Fakat nerede o ahlak mimarı ki, bu dayanışmanın uzun sürmeyeceğini anlasın ve sosyal ahlakımızı betonlaştırsın.”

Kişisel Gelişim Ahlakın Muhafızı Olmalı

Kişisel gelişim insanı, ahlakını yüceltmek için çalışır. Kişisel gelişim insanı inançlıdır.

Kişi ahlaktan uzaklaştığı zaman, şekil itibariyle insana benzese bile, huy yönünden insan değildir.

“Ahlakı en güzel olanınız en hayırlınızdır.” (Müttefakun Aleyh)

Tarih bize gösteriyor ki, kısa bir zamanda gelişip büyüyen, medeniyet yolunda büyük ilerlemeler gösteren; fertlerini huzur, emniyet, refah ve hürriyet içinde bulunduran ne kadar millet varsa, hepsi de bu durumlarını ancak ve ancak ahlaki esaslara bağlanmaları, ilme ve tekniğe dayanmalarıyla elde etmişlerdir. Ahlak ve ilim, hiçbir zaman birbirinden ayrılmamalıdır.

Tarihte birçok millet ve kavim görüyoruz ki ahlaksızlıkları yüzünden yozlaşmış, yeryüzünden silinmişlerdir. Ad Kavmi, Semud Kavmi, Lut Kavmi bu yüzden yok olmuşlardır. Nuh Kavmi bu yüzden boğulmuştur.

“Bir toplum kendi ahlakını bozmadıkça, Allah da onlara verdiği nimetleri bozmaz.” Kur’an-ı Kerim
Merhum Barış Manço “Halil İbrahim Sofrası” isimli şarkısında; “İçi boş insanların bu dünyada yeri yok.” diyordu. Bana göre de içi boş, ahlak seviyesi düşük, sevgisiz, inançsız ve kötü insanların bu dünyada yeri yok.

Hz. Muhammed’in haber verdiğine göre “Müslüman’ın terazisinde güzel ahlaktan daha ağır bir şey yoktur.” O şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Beni güzel yarattın. Ahlakımı da güzelleştir.”

Hz. Muhammed bir peygamber olmasına ve cennetle müjdelenmesine rağmen böyle dua ediyorsa, biz daha fazlasını yapmalı ve daha fazla dua etmeliyiz. Bu satırları okuyan değerli okuyucularım, bu gece yatmadan önce siz de ahlakınızı daha güzel yapması için Allah’a dua edin.

Hz. Muhammed, ahlak konusunda söylediği hadislerden birinde şu altı kural üzerinde durmuştur:
< Doğru olmak ve yalan söylemekten kaçınmak
< Verilen sözü yerine getirmek
< Emanete hıyanetten kaçınmak
< Namuslu olmak
< Bakılması yasak olan şeylere bakmamak
< Yapılması, işlenmesi ve alıp verilmesi yasak olan şeylerden uzak durmak

İnsanı dıştan ahlaklaştırmak imkânsızdır. Bunun için, insanın en derin samimiyetine ihtiyaç vardır. Yalnızca yüzeyde kalırsa o insan; çevrenin ve olayların elinde oyuncak olur. Tıpkı barometrenin havaya tabi olması gibi…

Ahlakı Merkeze Alan Bir Hayat

Ahlak, insanın belli davranışlarını ve hayatının belli aşamalarını değil, zaman ve yer kaydı olmaksızın hayatın bütününü içine alır. Merkez noktası insan olmak üzere, insanın çevresinde olan her şey ile olan ilişkisi, insanın ahlak çemberinin içine girer.

Ahlakı, “Allah’ın emirlerine saygı, yarattığına şefkat” diye tarif edenler, bu çemberin genişliğini göstermek istemişlerdir. Buna göre, Allah’a iman ve ibadet de, aile bireylerinin ihtiyaçlarını helal yoldan kazanmak da, insanlara, hayvanlara, hatta bitki türlerine giren canlılara yapılacak iyilik, şefkat, yardım ve bakım da bir ahlak esasıdır.

Bir arada yaşamaya mecbur olan insanlar, en temel ihtiyaçlarını karşılamak için ortak düşmanlarına karşı el birliği ile karşı koymak ve yaşadıkları hayat şartlarını daha iyiye ve mükemmele götürmek zorundadır. Bunun için de, toplumu oluşturan bireylerin birbirlerine inanması, güvenmesi ve bağlanması, saygı duyması gerekir. Demek oluyor ki, insanlar arasında sosyal ilişkiler, bütün toplumlarda var olan ahlak prensipleriyle şekilleniyor.

Bütün toplumlar, varlıklarını sürdürebilmek için ahlak prensiplerine dayanmışlardır. Ahlaklı olmak, ruhi olgunluğa ulaşma halidir.
Güzel ahlak,  iyi insanlarla ve iyi arkadaşlar arasında bulunmakla kazanılır. Bir süre sonra iyi huylar insanın da huyu haline gelir ve insanın ahlaki değerleri yükselir.

“Mizana ilk konan şey güzel ahlaktır.” (Hadis-i Şerif, Tebarani, El-Mu’cemü’l-Kebir)
Unutmayın! Hayatınızın herhangi bir aşamasında çeşitli mevki ve makamlara gelebilirsiniz. Sizi oraya getiren yeteneklerinizdir. Ancak orada kalmanızı sağlayacak şey ise ahlaki değerleriniz ve kişiliğiniz olacaktır.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız