Çoklu Zekâ ve Beynin Etkili Kullanımı
ÇOKLU ZEKÂ KURAMI
Howard Gardner’ın 1983 Düşünüş Biçimi: Çoklu Zekâ Kuramı adlı eserinde ortaya koyduğu “Çoklu Zekâ Kuramı”, zekânın toplumlar ve eğitim üzerinde yıllardır sürüp giden etkisini yani sadece dil ve matematik zekâsını hesaba katan klasik zekâ testi ve zekâ tanımlamasını tarihe karıştırmıştır.
Gardner, zekânın iki değil, yedi yönü olduğunu savunmuş, sadece matematikte ve dilde başarılı olanların değil, müzikte, sporda, dansta, iletişimde, doğada, resimde kendini gösterenlerin ve kendini tanıyanların da zeki olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Günümüzde eğitim ve psikoloji alanındaki gelişmelerle klasik testlerin çocukların değerlendirilmesinde yeterli olamayacağı, onun potansiyel yeteneklerinin de ortaya çıkarılması gerektiği görüşü vardır. Gardner’a göre zekâ, problem çözme kapasitesi ya da değerli bir ya da birden çok kültürel yapı ürününe şekil vermektir.
Gardner, bireylerin aynı düşünüş tarzına sahip olmadıklarını ve eğitimin eğer bu farklılıkları ciddiye aldığı düşünülürse, bütün bireylere en etkili şekilde hizmet edeceğini belirtmiştir. Eğer bireyler farklı zekâ bileşenlerini tanıyabilirlerse karşılaşacakları sorunları çözmede daha şanslı olabilirler.
Çoklu zekâ her bilim dalında öğrencilerin öğrenmelerini arttıran bir öğretim süreci olarak algılanmaktadır.
Gardner, bireylerin gösterdiği her özelliğin zekâ olmayacağını, zekâ olabilmesi için:
1. Bir dizi sembole sahip olması.
2. Kültürel yapıda değerli olması
3. Aracılığıyla mal ve de hizmet üretebilmesi.
4. İçinde problem çözebilmesi gerekliliğini vurgulamaktadır.
Gardner’ın çoklu zekâ kuramında yer alan zekâ türleri aşağıda verilmiştir.
Sözel/ Dilbilimsel Zekâ: Değişik kültürlerde yaşayan insan, dil kullanma becerisine sahiptir. Kimileri dili sadece iletişim amacıyla kullanırken, kimileri birden çok dil ve iletişim becerileri gösterebilirler. Dil zekâsı, sözcükleri hem sözlü hem yazılı olarak etkili bir biçimde kullanma becerisidir. Örneğin, sözlü olarak öykü anlatan, ya da sunuculuk yapan ve politikacı olan kişilerle şair, oyun yazarı, editör, gazeteci gibi dil zekâsı sergileyenler bu grupta yer alırlar.
Doğa Zekâsı: Gardner’ın 1995’de ortaya attığı sekizinci zekâ türüdür. Bu zekâya sahip olanlar, doğal kaynaklara ve sağlıklı bir çevreye ilgi duyarlar, flora ve faunayı tanırlar.
Sosyal/ Bireylerarası Zekâ: İnsanlarla ilişki kurma, diğer bireylerin ruh hallerini, duygularını, güdülenmişliklerini ve niyetlerini anlama ve davranışlarını yorumlama yeteneğine sahip olmadır. Politikacılar, liderler, psikologlar, öğretmenler, aktörler, turizmciler bu yeteneklerini iyi kullanan insanlardır.
Mantıksal/ Matematiksel Zekâ: Mantıksal düşünme,sayıları etkili kullanma, problemlere bilimsel çözümler üretme ve kavramlar arasındaki ilişkileri ayırt etme, sınıflama, genelleme yapma, matematiksel bir formülle ifade etme, hesaplama, hipotez, test etme, benzetmeler yapma gibi davranışları gösterme yeteneğidir.
Bilim adamları, matematikçiler, muhasebeciler, mühendisler, bilgisayar programcıları, istatistikçiler ve benzeri işlerle uğraşanlar mantıksal-matematiksel zekâsı güçlü olan bireylere örnek sayılabilir.
Özedönük/Bireysel Zekâ: Bireyin kendisini, güçlü ve zayıf yönlerini, ruh halini, arzu ve niyetlerini anlama ve bu doğrultuda yaşamını planlama ve yönlendirme becerisine sahip olmalıdır. Bu zekâsı gelişmiş bireyler kendi duyguları ile nasıl baş edebileceğini bilme, kişisel problemlerini çözme, kendi hedeflerini belirleme, disiplinli olma, kendine güvenme gibi özellikleri gelişmiş kişilerdir. Din adamları, psikologlar, filozoflar öze dönük zekâları güçlü bireylere örnek verilebilir.
Görsel/Uzamsal: Üç boyutlu bir nesnenin şekil ve görüntüsünü hayal edebilme ya da başka bir deyişle, dünyayı doğru algılama ve algılama üzerine gördüklerini yansıtabilme yeteneğidir.
Uzamsal zekâ, görsel düşünmeyi ve şekil/uzay özelliklerini şekillerle ve grafiklerle ifade etme, çizme, boyama ve şekil verme gibi davranışları kapsar. Mimarlar, denizciler, pilotlar, heykeltıraşlar, ressamlar, izciler, avcılar, dekoratörler ve tasarımcılar uzamsal zekâlarını en üst düzeyde kullanırlar.
Müzikal/Ritmik Zekâ: Duyguların aktarımında, müziği algılama ve sunmada müziği bir araç gibi kullanma yeteneği, yani ritme, melodiye, tona karşı duyarlı olma yeteneğidir. Bu zekâları güçlü olan kişiler, müzisyenler, koristler, orkestra şefleri, enstrüman üreticileri ve bestecilerdir.
Bedensel/Duyudevinimsel Zekâ: Düşünce duyguları ifade ederken ve de problemleri çözerken bedeni kullanma yeteneğidir. Bedensel zekâsı yüksek bireyler sportif hareketleri, düzenli/ritmik oyunları kolayca uygulayabilirler. Balerinler, sporcular, heykeltıraşlar, mimarlar, pandomim sanatçıları, cerrahlar, teknisyenler, aktörler, el işleri ile ilgilenenler bu zekâya örnek gösterilebilir
Çoklu Zekâ Kuramı ve Gelişimi
Çoklu Zekâ Teorisinin okullarda üç olası amaç için kullanımı üzerinde durulmaktadır.Bunlar;
1- Arzu edilen yeteneklerin geliştirilmesi
2- Belli bir içeriğe, konuya veya derse çok çeşitli şekillerde yaklaşılması
3- Eğitimin kişiselleştirilmesidir(Vickers,1999: 23).
Howard Gardner,yaşamın ilk yedi yılında çocukların çok çeşitli alanlarda deneyime teşvik edilmelerini önermektedir. Gardner’a göre sonraki yedi yılda (ortalama 7-14 yaş) çocuklar bazı temel beceriler ,okur-yazarlık ve kültürleriyle uyumlu bilgiler edinmeliler.Ancak bir sanat dalında,bir fiziksel alanda ve derinliğine araştırmak istedikleri akademik bir konuda uzmanlaşma yoluna girmiş olmalılar. “Bir konuya hakim olma” duygusunu ,tecrübesini yaşamalılar. Lise ve üniversite devresinde öğrenciler çok çeşitli kitaplar ve yayınlar okumalı ,çeşitli dersler almalı,öğretim programının tüm alanlarında etkinliklerde bulunmalıdırlar. Hayatın izleyen evresi de(21-28 yaş arası),uzmanlaşmaya yöneliktir(Vickers,1999: 33-34).
Gardner;öğretmenler için,ne öğrettikleri veya nasıl öğrettiklerinin değil,insan olarak nasıl bir örnek teşkil ettiklerinin önemli olduğunu vurgulamaktadır. Dersler unutulduktan sonra akılda kalan tek unsur öğretmenin nasıl bir örnek olduğudur. Öğretmen olmak ebeveyn olmak gibidir. İstediğiniz kadar sözler verin veya destek olun,eğer siz o değerleri bünyenizde barındırmıyorsanız hepsi anlamsız kalır. Öğretmen olarak konunuz sizi heyecanlandırıyorsa,öğrenme heyecanı duyuyorsanız,insanlarla ilişkilerinizden,bir seyahatte okuduğunuzdan,izlediğiniz bir piyesten,ya da çözdüğünüz bir problemden duyduğunuz heyecanı istikrarlı olarak çocuklara iletebiliyorsanız,işte onlara verebileceğiniz en değerli armağan budur(Vickers,1999: 35).
MİNE CANAN ŞENDOĞDU
kuramın gelişimi:
Gardner,bir insanın felç olduğunda beynin belirli bir kısmının hasara uğradığını ve beynin bu hasarı hangi kısmının yaptığını söylediğini ifade etmektedir. Müziksel yeteneğini kaybeden insanlar halen konuşabilmekte,dilsel yeteneğini kaybeden insanlar da halen şarkı söyleyebilmektedir. Bir yetenek kaybedildiğinde diğerleri korunabilmektedir. Öyleyse insanların tek bir zekâya sahip olmaları mümkün değildir. Bu Gardner’ı,sadece beyin araştırmaları dünyasına götüren bir anlayış değil aynı zamanda ÇZK’na götüren neden olmuştur (Tarman,1999:13).
Gardner’ın analizi;bizim gerçeği öğrenmemizi ve bilmemizi sağlayan bir ya da iki zekâ yerine,bütün insanlarda çeşitli zekâların olduğunu ortaya çıkarmıştır. Gardner Çoklu zekâ kuramını kurarken başlangıçta yedi tür zekâ tanımlamış,daha sonra bu zekâlara sekizinci olan doğa zekâsını eklemiştir. Gardner ileri sürdüğü zekâ türleri dışında da başka zekâ türlerinin de olduğuna inanmaktadır. Gardner’a göre hayatı ilginç kılan her bir zekâ alanında aynı güçte olmadığımız ve hepimizin aynı zekâ bileşimine sahip olmayışımızdır. Nasıl ki insanlar görünüş itibarıyla birbirinden ayrıysa zekâ bakımından da farklılıkları vardır. Çoklu zekâ kuramında yer alan zekâ türleri aşağıdaki şekilde sınıflanmaktadır(Akt.Demirel,1999: 142; Akt.Tarman,1998: 12-16).
Gardner ,Çoklu Zekâ fikrini ortaya attıktan sonra,pek çok yeni zekâ da düşünülmeye başlamıştır(mizah,yemek yapma,altıncı his becerisi gibi). Ancak zamanla bu yeni zekâların ya diğer zekâlar içinde yer aldığı ya da tam olarak zekâ sayılamayacağı görüşleri ortaya çıkmıştır. Nitekim Gardner’ın son zekâ türü olarak önerdiği doğal zekâ da tartışılmaktadır. Bu tartışmaları sonuçlandırabilmek için Gardner ölçütler belirlemiştir. Bir özelliğin zekâ olabilmesi için;
1-Bir dizi sembole sahip olabilmesi
2-Kültürel yapıda değeri olması
3-Aracılığıyla mal veya hizmet üretebilmesi
4-İçinde problem çözülebilmesi gerekmektedir(Akt.Talu,1994:165).
ÇZK bilişsel bilim,gelişimsel psikoloji ve nörobilimden yararlanarak her bireyin zekâ düzeyinin otonom güçler ya da yetenekler tarafından oluştuğunu ve 8 zekâ gücünün var olduğunu savunmaktadır. Zekâlar her zaman birlikte çalışırlar;ancak bu çok karmaşık yollarla gerçekleşir. Bir zekâ ,dahiler ve (beyinden kaynaklanan) özürlü bireyler dışında her zaman birbiriyle etkileşim halindedir. Örneğin bir futbol oyuncusu ,bedensel zekâyı,koşar,yakalar ve vururken;uzamsal zekâyı sahayı ve görevini tanırken;dil ve sosyal zekâyı kendini değerlendirirken kullanmaktadır(Akt.Talu,1994:166).
Öğr. Gör. Dr. Mine Canan Durmuşoğlu
sendogdu@gmail.com