Duygular

0
932

Duygu, hareket halindeki enerjidir.

Duygu, düşüncelere bedenin içsel olarak karşılık vermesidir. Başka bir deyişle, beyne kalbin eşlik etmesidir.

Duygu, insanın yaşam kalitesini belirleyen en önemli kaynaktır. İnsanlar duygularıyla karar verir ve yine duygularıyla harekete geçerler. Duygularımızı tetikleyen şeyin düşüncelerimiz olduğunu unutmadan yaşamımızı sürdürmeliyiz. Düşüncelere duyguları bağladığımız andan itibaren daha güçlü fiziksel tepkiler veririz. Duygular da pozitif ve negatif duygular olmak üzere ikiye ayrılır. Bu duygular bir anda gelir, bizi olumlu ya da olumsuz etkileyip çekip gider. Geride güzel bir durum ya da enkaz kalır.


Duyguları yakalamak ya da kontrol etmek oldukça zordur. Ancak nasıl oluştuğunu bilirsek onu kontrol edebiliriz. Duygular düşüncelerin, düşünceler de inançların sonucudur. Yani bir konuda genel inancımız neyse onunla ilgili düşüncelerimiz oluşur. Düşüncelerimiz de o konuyla ilgili duygularımızı tetikler. Bir anda kendimizi mutluluk ya da öfke patlamaları içinde bulmamız bundandır. Duygu da psikolojik bir durumdur.

Örneğin, bir işverenin çalışanlarına ücret belirlerken adil davranmadığına inanıyorsunuz. Onun ilgili düşünceleriniz de bu inanç yönünde olacaktır. Bu işveren taraflı davranıyor, emeklerimin tam karşılığını vermiyor, gibi düşünceleriniz olur. Sonra da bu düşüncelerinizden dolayı o işverene karşı olumsuz duygular içinde olursunuz. Daha sonra o işverene davranışınız olumsuz olur. Bu yüzden inançlarınızı ve düşüncelerinizi kontrol ettiğinizde duygularınız da değişecektir.

Kendi hayatında bir deneme yapmanı istiyorum. İki ayrı arkadaşını seç. Biri olumlu duygular beslediğin biri, diğeri de olumsuz duygular beslediğin bir arkadaşın olsun. Bu arkadaşlarınla ilgili inançlarını, düşüncelerini bir gözden geçir. Daha sonra onlarla ilgili olan duygularının farkına var. Özellikle olumsuz düşündüğün arkadaşınla ilgili duygularını düşünce boyutundayken kontrol et. Gerginliğinin daha azaldığını göreceksin.

Şunu unutma! Tüm duygular gereklidir. Olumlusu da olumsuzu da… Kıskançlık da nefret de gereklidir. Sorun, bunun şiddetidir. Tüm duyguları yaşaman gerekir. Bunları dengeli kullanmaktır önemli olan. Dengeli kullanmadığında en büyük zarar kendinedir. Olumsuz duygularını, patlama biçiminde gösterdiğinde olumsuz duyguların başkasından önce sana zararı dokunur. Çünkü vücudun olumsuz duygularla ilgili patlamalarda en büyük zararı görür. Bedeninin enerji seviyesi düşer. Vücut kaskatı kesilir, el ayak tutmaz olur. Gözün başka şeyi görmez. Duygu patlaması yaşayanlar bu patlamanın hemen ardından kendilerini bitkin, yorgun ve halsiz hissederler. Pişmanlık da yanına bonus olur.

Kıskançlık gerekli bir duygu mudur?

Evet, kıskançlık gerekli bir duygudur. Evli bir insanın eşini hiç kıskanmaması yanlıştır. O zaman onu sevmiyor demektir. Ancak onu çok kıskanması, şuraya gitme, dışarı çıkma, hep evde kal gibi diretmelerle onun hayatını sınırlaması doğru değildir. Nefreti de aynı şekilde ele alabiliriz. Nefret de gerekli bir duygudur. Olumsuz şeylerden nefret etmek iyidir. Ancak bir insana zarar verecek şekilde nefret dengeli değildir. Önemli olan, duygularımızı bastırmadan, patlayacak duruma gelmeden onları kontrollü ve dengeli şekilde kullanmaktır.


Olumsuz düşünceler ve duygular bedenine yük getirir. Olumsuz her düşünce ve duygu, kendi elinle kendine yüklediğin yüktür. Kimse kapasitesinin üstünde hem de uzun süre yük taşıyamaz. Dengeli olan, yük ağırlaştığında onu temizlemektir. Temizlemenin yolu da önce kendini, sonra da başkalarını affetmektir. Sanırım Schiller’in bir sözüydü: ”Affetmek ve unutmak büyük insanların intikamıdır.”

Bilge adamın biri yolculuğa çıkmış. Yolculukta bir adamın önünde ve arkasında ağır birer çuvalla kan ter içinde yürümeye çalıştığını görmüş. Neden bu çuvalları taşıdığını sormuş.

Adam da öndeki çuvalın yaptığı iyilikleri, arkadaki çuvalın da yapılan kötülükleri temsil eden taşlar olduğunu söylemiş. Bunları unutmamak için taşıdığını söylemiş. Bu çuvalların yaşamını zorlaştırdığını da eklemiş. Bunların ikisini birden taşımanın gereksiz olduğunu söylemiş bilge adam.

Adam ayrılmış bilgeden. Akşama doğru aynı yolda tekrar bilgeyle karşılaştığında yine çuvallarla beraber olan adamın daha hızlı yürüdüğünü gören bilge adam sormuş.  Bu hızını ve rahatlığını neye borçlusun, demiş.

Adam da eski halimle iyilikler ve kötülükler bana yüktü, ben de düşündüm ve iki çuvalın da altını deldim. Şimdi daha rahatım ve beni engelleyen hiçbir şey yok, demiş.

İnançlarınla, düşüncelerinle ve duygularınla hangi durumu, davranışı desteklediğine, beslediğine dikkat et.

Yaşlı adam kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve on iki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı.

Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine.

Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı. “Onlar” dedi, “benim için iki simgedir evlat.”

“Neyin simgesi” diye sordu çocuk.

“İyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları.”

Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, kazananı da olmalı diye düşündü ve her çocuğa has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi:

“Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?”

Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa:

“Hangisi mi evlat? Ben hangisini daha iyi beslersem o!” demiş.

Eğer mutlaka duygu patlaması yaşayacaksanız gidin ıssız bir yere avazınız çıktığı kadar bağırın ve rahatlayın. Sonra hiçbir şey olmamış gibi yaşamınıza devam edin.

Kaynak: Çekim Gücü İle Başarı / Akis Kitap

www.gencgelisim.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız