20 -Sizi bir topraktan yaratması ve sonra yayılıp çoğalan insanlar olmanız O’nun ayetlerindendir.
21 -Kendileriyle rahatlayıp huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranıza dostluk sevgisi ve merhamet koyması O’nun ayetlerindendir.
Düşünen bir toplum için bunda işaretler vardır.
Erkek ve kadın arasında karşılıklı arkadaşça sevgi ve merhamete dayanan bir ilişki olmalı evlilik.
Sevgi ve merhameti korumak ve geliştirmek gayret isteyen bir iştir.
Bir eşin diğer eşin özgürlüğünü yoketmeye veya kişiliğini ve kimliğini zorla değiştirmeye yönelik tavırları evliliğin Kur’an’da belirlenen amacıyla çelişir.
Dünyanın bazı ülkelerinde dilleri ve/veya renkleri farklı olduğu için çoğunluk tarafından ezilen ve hor görülen azınlıklar mevcuttur.
Azınlığın dilini yasaklayan, onların kimliğini ve kültürünü yok edip asimile etmeye çalışan totaliter yönetimler Allah’ın doğadaki ayetlerine savaş açtıkları için halkları büyük felaketlere sürüklerler.
Müslümanlığı seçenlerin isimlerini Arapça isimlerle değiştirmelerini özendiren gelenek de asılsız olup Emeviler dönemiyle başlayan Arap kültür emperyalizminin bir ürünüdür.
-O’nun âyetlerinden biri de göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin değişik olmasıdır. Şüphesiz bunda, bilenler için ibretler vardır.(30/22)
Hazreti Muhammed’in kişisel davranışlarını, giyeceğini, yiyeceğini, diş fırçasını, sakalını, yürüyüşünü, yatışını ve hatta işemesini maymun gibi taklit etmeyi marifet sayanlar, ortaçağda yaşayan Arap, Yahudi ve Bızans örf ve adetlerini Allah’ın dini diye halka sunmuşlardır. Bak 42:21; 60:4.
“İnananlar ve imanlarını bir zulümle bulaştırmayanlar güvenliği hak etmişlerdir ve onlar doğruyu bulmuşlardır.”
Mesela, kendisi hiçbir şey yapmaksızın Peygambe(rle)rin kendisine şefaat edeceğine inanmak veya bazı türbelerden yada ulu kişilerden yardım dile(n)mek, namazlarda Allah’ın isminden başka isimleri zikretmek, dinin kaynağı olarak Kur’an’a başka kitapları ortak koşmak gibi Kur’an’da anlatılan putperestlikten sakınmalıyız.
5/101’de Kur’an, bizim için gerekli olan her şeyi açıklıyor.
Kur’an’ı yeterli görmeyenler, tıpkı 2/67-71’de anlatılan Yahudiler gibi sorular sormuşlar, cevabını Kur’an’da bulamayınca da peygamber adına uydurdukları yalan-yanlış cevapları apaçık Kur’ana Rağmen(!) “Hadis” diye sunarak din haline getirmişlerdir.
Örnek olarak, tırnağın hangi sırayla kesileceğinden, sakalın kaç karış bırakılacağına, helaya hangi ayakla girileceğinden, hangi taraf üzerine yatılacağına kadar yüzlerce emir ve yasağı içeren bir din oluşturulmuştur (9/31, 42/21) deki kesin ve keskin ayetlere rağmen..
Sizden önce bir topluluk o tip soruları sordu da, o sorularından dolayı kafir oldular.(31/22)
5/1022de, Yahudiler, kendilerine her şeyi açıklayan, tam detaylı olan Allah’ın kitabını (6/154, 7/145, 37/117) yetersiz görerek sordukları sorulara cevaplar olarak Mişna (Söz) ve Gamara (Uygulama) adında dini kaynaklar oluşturdular.
Böylece, Allah’ın dinini tahrif ederek kafir oldular.
Maalesef! Müslümanlar da aynı hataya düşerek, kendilerine her şeyi açıklayan, tam detaylı Kur’an’ı 6/38, 114, 12/111, 16/89) yetersiz görerek Hadis (Söz) ve Sünnet (Uygulama) adında dini kaynaklar oluşturdular ve böylece, mezhep, mezhep, parça parça hatta paramparça oldular (23/52-56, 25/30)
Kur’an’a insan yapısı öğretileri ortak koşanlar tarafından hurafeler ve çelişkilerle dejenere edilen bu dine muhatap olan birçok akıllı ve zeki kişi de maalesef bu mevcut akıl dışılıklardan dolayı dine düşman kesildiler.
Sözlerin En Güzeliyle noktalayalım: “Böylece, her peygambere insanlardan ve cinlerden olan şeytanları düşman kıldık. Aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözleri vahyederler. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Onlara ve ettikleri iftiralara aldırma.”, “Ahrete inanmayanların kalbi ona kansın, ondan hoşlansın ve gerçekten yapmak istediklerini yapabilsinler diye.” (6/112-113)
Düşünüp ibret alanlara selam olsun..
ATATÜRK KÖŞESİ
-Bağımsızlık benim karakterimdir.
DÜŞÜN-TAŞIN
İnanmak, yaşamaktır.
AFORİZMALARIM
-Dostluk yoksa, Sevgi yoksa, Saygı yoksa, dahası da mertlik yoksa, söyle ey dost nedir yaşam!..
*
Yüksel Mert