Prof. Dr. Acar Baltaş ve Doç. Dr. Turgay Biçer Başbakan’ın Başarı Sözünü Yorumladı
“Oku, düşün, uygula, neticelendir” özdeyişi, başarıya giden yolun haritasıdır. Her insan başarılı olmak ister ancak herkes başarılı olamaz. “Başarının yolunun önce istemek”ten geçtiği gerçek dışı bir görüştür. Başaranların hedefleri isteyenlerin hayalleri vardır. Bu nedenle insanlar başarı yönelimi açısından ikiye ayrılırlar. Birinci grupta “başarı yönelimli” olanlar, ikinci grupta “başarısızlıktan kaçınma yönelimli” olanlar bulunur. “Oku, düşün, uygula, neticelendir” sözü başarı yönelimli insanları hedeflerine ulaştıracak özü içerir.
Prof. Dr. Acar Baltaş
Başarının haritası
“Oku, düşün, uygula, neticelendir” özdeyişi, başarıya giden yolun haritasıdır. Her insan başarılı olmak ister ancak herkes başarılı olamaz. “Başarının yolunun önce istemek”ten geçtiği gerçek dışı bir görüştür. Başaranların hedefleri isteyenlerin hayalleri vardır. Bu nedenle insanlar başarı yönelimi açısından ikiye ayrılırlar. Birinci grupta “başarı yönelimli” olanlar, ikinci grupta “başarısızlıktan kaçınma yönelimli” olanlar bulunur. “Oku, düşün, uygula, neticelendir” sözü başarı yönelimli insanları hedeflerine ulaştıracak özü içerir.
Başarı yönelimi yüksek kişilerin özellikleri şunlardır:
< Sonuç odaklıdır: Yaptığı işin somut sonuçlarını almak ister. Sonuca ulaşmamış iş onun için anlamlı değildir.
< Hesaplanmış risk alır: Sınırlarını zorlayan ama başarılabilir, orta düzeyde risk almayı tercih eder. Kendini sınamayı sever ama başarı şansı olmayan ve gerçeklerle bağdaşmayan durumlardan da uzak durur.
< Geribildirim almak ister: Yüksek başarı güdüsüne sahip kişiler, yaptıkları işin, gösterdikleri çabanın karşılığını görmek isterler. Böylece başarı düzeylerini değerlendirme şansı kazanır, hedeflerini mevcut duruma uyarlama olanağı bulurlar.
< İşine dört elle sarılır: Başarı güdüsü yüksek kişi işine çok bağlıdır ve yoğun biçimde işine gömülür. Bir işi yarıda bırakmak zorunda kaldığında rahatsız olur, işten başını kaldırmakta zorlanır.
< Kişisel sorumluluk üstlenir: Bir işin yapılmasının ve sonuçlandırılmasının sorumluluğunu yüklenir. Ek görevlere talip olur ve tek başına çalışmaktan zevk alırlar.
Başarı yönelimi yüksek kişilerin, kendilerini sürekli “daha iyisini yapma”ya adamış, kusursuzluğa ulaşmak için çaba gösteren insanlar olduğunu söylemiştik. Bu özellikte insanlar, her işi nasıl daha çabuk, daha kaliteli, daha düşük maliyetle gerçekleştirebileceklerini araştırırlar; kendilerine özgü standartları ve sistemleri vardır. Kendilerine zorlayıcı hedefler koyarlar. Yenilikçi ve girişimcidirler. Kendilerinden beklenenden ya da işin gerektirdiğinden daha fazlasını yapmak için inisiyatif alma isteği duyarlar. Olası problemleri engellemek için önlem alır, sorumluluk yüklenirler. Başarılarını değerlendirirken beş ölçüt kullanırlar:
< Kendini aşma: Başarılarını, kendi geçmiş performanslarını değerlendirip gösterdikleri ilerlemeyle ölçerler.
< Sonuç odaklılık: Gösterdikleri çaba karşılığı aldıkları nesnel sonuçlara göre başarılarını değerlendirirler.
< Rekabet: Başkalarının performansıyla kendilerini kıyaslayarak başarılarını sınarlar.
< Girişimcilik: Kendilerini başarıya odaklayarak kişisel hedeflerine ulaşarak başarılarını kanıtlarlar.
< Yenilikçilik: Kendilerinden önce kimsenin yapmadığı yeni bir şey yaparak başarılarını gösterirler.
Sonuç: “Oku, düşün, uygula ve neticelendir” sözü, hayat karşısında sorumluluk almaya davettir. Kişinin kendi geleceğini kendisinin kurması için rehberdir. Kendisini sorumlulukla ödüllendiren kişi yokuş aşağı yuvarlanmak yerine hayat merdivenlerinde yukarıya doğru çıkmaya başlar.
Doç. Dr. Turgay Biçer
Açık, yalın vekararlı bir yolun en önemli taşları
“Oku, düşün, uygula, neticelendir” sözü, hedefe sistematik gitmenin açık, yalın ve kararlı yolunu göstermektedir.
Burada Sayın Erdoğan’ın işitsel yönünü kullandığını görmekteyiz. Okumak, anlamak ve deneyimleri yorumlamak, insanın gelişimi için önemli ve gereklidir ama yeterli değildir.
Okumak, dış dünyadan bilgi almak adına önemlidir. Yazılı kültür insanlığın dününü, bugününü ve geleceğini anlamak, şekillendirmek ve geliştirmek adına insana yol gösterir. Ancak yaşam dinamik bir süreç olduğundan, sadece okumak tecrübelerin kazanılması için yeterli değildir. Yaşam deneyimlerinin bir çoğu yaşanarak elde edilir. Ama yine de insan her şeyi deneyimleyerek öğrenemez.
Düşünerek, gözlemleyerek, başkalarının hayatlarından dersler çıkararak hayatın olumsuzluklarından kendimizi kurtarabiliriz.
Hayal etmek ve gözlemlemek de öğrenmenin bir başka yoludur. İnsanoğlu hayal ederek, gözlemleyerek, varolanlardan ilhamlar alarak yeni deneyimler ve tecrübeler edinebilir. Bunların yanında yeni şeyler tatmak, koklamak, yemek, düşünmek insanı geliştiren, kuvvetlendiren diğer deneyimlerdir.
Önemli olan insanın “sınırsız düşünce sistemi” içerisinde zengin seçeneklere ulaşmak için istekli olması ve bu konuda gönüllülük göstermesidir. İnsan sahip olduğu tüm kaynakları (görmek, denemek, yaşamak, duymak, söylemek, düşünmek, hayal etmek) kullanmayı bilmeli ve bu konuda yetisini geliştirmelidir.
Çünkü insan bunu yapabilecek donanımlarla doğar. Hatta bu donanımları için herhangi bir yere abone olmaya ihtiyacı yoktur. Doğuştan varolan bu sistemi etkili kullanıp amaçlarına ulaşabilir.
Yaşam sınırsız içerikte var olur. Yaşamı sınırlayan ve sınırlı içeriklerde kullanan insanın ta kendisidir. İnsan çoğu zaman kendi kendine engeller koyarak yaşamını fakirleştirir. Bunu düşünerek, görerek, inanarak ve deneyimlerine farklı anlamlar yükleyerek yapar. Bu bir çarpıtmadır. Bunun anlamı insanın kendi potansiyelini eksik ve yetersiz görmesidir.
İnsan üreterek, düşünerek ve kaynaklarını etkin kullanarak bu sınırlara meydan okuyabilir ve yaşamını zenginleştirebilir.
Sayın Tayyip Erdoğan’ın söylemi, insanın kendisini ve yaşamını zenginleştirmesi için önemli bir tecrübe aktarımıdır. Bu bir algılama ve yorumdur. Erdoğan kendi yaşamını böyle zenginleştirmiş olabilir. Yine de her tecrübe kendine özgüdür ve yeniden gözden geçirilmeye ihtiyaç duyar. İnsan tecrübelerin nerede işe yaradığını ve nasıl işlediğini bilirse, her türlü tecrübeyi kendine özgü değiştirebilir, kullanabilir ve yeniden anlamlandırabilir.
Önemli olan da budur.
Yine de bu söz, yol gösteren, insanları kaynaklarını kullanmaya davet eden, girişimci bir tavrı sergilemesini sağlayan ifadedir.