Allah’a kesin olarak inanacak ve güveneceğiz. Göndermiş olduğu ‘resul’e, resullere, Kur’an-ı Kerim’e ve tüm kitaplara ayırımsız inanıp, kayıtsız ve şartsız teslim olacağız. (49/15)
Allah’ın müstakim yolunda, Risalet üyelerinin örnekliğinde, tüm kulların bulunması gereken, fıtratın müşterek çizgisinde, sadece ve sadece O’na ibadet edecek ve O’ndan yardım bekleyeceğiz.
Kur’an-ı Kerim’i okurken tüm menfi düşüncelerden arınacak, trans halinde okuduklarımıza odaklanacak, dinlerken de susup, bütün samimiyetimizle O’nu dinleyeceğiz.
Çünkü sağlıklı anlamanın Kur’ani yöntemi budur. (Hud Suresi, 56. ayet; Hac Suresi, 67. ayet; Ahzab Suresi, 21. ayet; Nahl Suresi, 98. ayet; Araf Suresi, 204. ayet)
AÇIKLANMIŞ, TAMAMLANMIŞ, KORUNMUŞ VE ÇELİŞKİSİZ
Yukarıdaki kitabi şartlardan sonra, Kur’an-ı Kerim’in apaçık olduğuna, çelişkisiz, tamamlanmış, noksansız, tek hakem, öğüt almak isteyenler için kolay, AlemlerinRabb’i tarafından, tüm dünya insanlık ailesine bir beyanname, kurtuluş reçetesi olarak gönderildiğine inanacağız.
O’ndan başka evliyalara, dostlara inanmayacağız.
İnanırsak ne olur diyorsanız?
Bunun cevabı İslam Aleminin bu günkü durumudur!
Allah kullarına zulmetmez.
Kişiye, kişilere çalışmasının müspet ya da menfi karşılığı vardır.
KUR’AN HER KONUDA REHBER’DİR!
Muhakkak her konuda Kur’an doğru yol rehberimiz olacaktır.
O’nun beyanı içinde, dalalet, hidayet tercihlerimizin sorumluluğunun bilincinde olarak, elçilerin uyarıcılığını kabul edeceğiz.
Peygamber dahi olsa, dalaletin kendi nefsinden, nefsimizden, hidayetin ise, Allah’tan, Hz. Muhammet’in şahsında tüm insanlığa indirdiği Kur’an-ı Kerim sayesinde olduğunun ayırdında olacağız.
Kur’an’dan hesaba çekileceğimizin bilincinde, sorumluluğunda olacağız ve O’nu bir şeref tacı olarak sonsuza kadar başımızda taşıyacağız.
O’na zihinsel anlamda temiz, pak olmayanların hiçbir şekilde erişemeyeceklerinin, dokunamayacaklarının, bütün büyücü, kâhin, sihirbaz, ruhban ve sahtekârların büyülerinin bu Kur’an’la bozulacağının şuurunda olacağız.
BİR DAĞA İNDİRİLSEYDİ!
Bu kitabın bir dağa indirilmesi halinde, o dağın bu kitabın sorumluluğundan paramparça olacağını ve bu örneğin bize yüklediği mesuliyeti hiç unutmayacağız. (Hicr Suresi, 1. ve 9. ayetler; Maide Suresi, 3. ayet; Enam Suresi, 114. ve 115. ayetler; Zuhruf Suresi, 43. ve 44. ayetler; Kamer Suresi, 17., 22., 32. ve 40. ayetler; Vakıa Suresi, 77.-82. ayetler; Araf Suresi, 1.-3. ayetler; İsra Suresi, 9. ve 15. ayetler; Sebe Suresi, 50. ayet; Yasin Suresi, 1.-6. ayetler ile 60. ve 61. ayetler; Enam Suresi, 153.-155. ayetler; Âl-i İmran Suresi, 138. ayet; Haşr Suresi, 21. ayet)
MÜMİNLERE ALÇAK GÖNÜLLÜ KAFİRLERE KARŞI ONURLU OLMAK!
Resullerin hakemliğini kabul edeceğiz. Tüm problemlerimizi Allah’a ve resullerine götüreceğiz. Bütün resulleri ayrımsız severek, onları içimizde yaşatarak, örnek alarak istiğfara devam edeceğiz.
Müminlere karşı alçak gönüllü; nankörlere, münafıklara, din tacirlerine karşı, bütün rizikosuna rağmen izzetli davranacağız.
Allah’ın ve meleklerin resullere desteğinin bilincinde olarak, biz de yaşantımızı onlarla özdeşleştireceğiz.
ALLAH’IN KİTABINI SATMAYCAĞIZ!
Allah’ın Kitap’ını hangi ahval ve şart altında olursa olsun satmayacak ve O’ndan menfaat temin etmeyeceğiz.
Aksi halde Kitap’a vâris oldukları, O’na sarıldıklarını zannettikleri halde, medyatik reyting uğruna paparazzi ve televole programlarına malzeme olan; seyircinin, sahnenin, sosyopolitik, psikolojik konumuna göre konuşlanan ve konuşlandırılan; Kitabı bölük bölük edip halkı çeşitli mezheplere ayırarak dini kendi tekellerinde gören, kitap yüklü merkepler ve zavallılar durumuna düşeriz. (Araf Suresi, 175. ayet)
KURTULUŞ REÇETESİ!
Elimiz de bulunan mevcut Kur’an’la, mümin ve muttakilerin nasıl kurtulduklarını,
Allah’ı nasıl andıklarını,
Nasıl bağışlandıklarını,
Sabır ve namazla nasıl örnek olduklarını,
Allah’ın istediğişekilde O’ndan nasıl sakındıklarını,
Kendilerine nasıl çeki düzen verdiklerini,
Karanlıklardan aydınlığa nasıl çıktıklarını,
Allah yolunda nasıl ve ne şekilde mücadele ettiklerini,
Allah’ın ipine nasıl da sımsıkı sarıldıklarını,
Mal ve canlarını kaybettikleri halde nasıl tevekkül ederek teslim olduklarını,
Mahzun olmak, üzülmek yerine sevindiklerini ve bu uğurda nasıl sabır gösterdiklerini bilecek ve bunların bilincinde olacağız.
ŞEYTANLARIN ŞERRİNDEN KUR’AN’LA KURTULMAK!
İşte o zaman,sadece o zaman, salt Kur’an’ı ve tüm kitapları kendi aklımızla, Kur’an aydınlığında okuduğumuz, samimi olarak Allah’a inandığımız zaman bütün streslerden, bunalımlardan; dini bir meta haline dönüştüren, sizi, bizi, hepimizi değişik gerekçe, hile ve desiseleriyle büyülemeye çalışan ruhbanların, hocaların, sahte şeyh efendilerin, özellikle de dini kendi tekellerinde gören bazı ilahiyatçılarınşerrinden kurtulacağız.
YETERKİ ALLAH’A GÜVENELİM!
Yeter ki, Allah yolunda, O’nun isteği doğrultusunda hareket edelim.
Müslüman olmanın yanında, ek olarak hiçbir titr, makam ve rütbeyi kabul etmeyelim.
“Allah kuluna kâfi değil mi?”
(Bakara Suresi, 44. ayet; Âl-i İmran Suresi, 187. ve 188. ayetler; Maide Suresi, 67. ayet; Araf Suresi, 169. ayet; Hicr Suresi, 91.-99. ayetler; Furkan Suresi, 27.-30. ayetler; Bakara Suresi, 1.-5. ayetler; Müminun Suresi, 1.-5. ayetler; Hucurat Suresi, 15. ayet; Bakara Suresi, 256. ve 257. ayetler; Âl-i İmran Suresi, 102. ve 103. ayetler; Nisa Suresi, 76. ayet; Bakara Suresi, 152.-156. ayetler; Nahl Suresi, 125. ayet; Fussilet Suresi, 33.-35. ayetler)
ATATÜRK KÖŞESİ
Dinsiz Milletlerin devamına imkan yoktur.
DÜŞÜN-TAŞIN
Elde Kur’an gibi bir mucize-i bâki varken, başka burhan aramak aklıma zait görünür. Elde Kur’an gibi bir burhanü hakikat varken, münkirleri ilzam için gönlüme sıklet mi gelir.”(RNK)
AFORİZMALARIM
Yüksel, yeter sen mi kaldın dünya da, tasavvurun hayallerde rü’yada, lal et dillerini söyleme yada, sözün duyup ibret alan kalmadı…
*
Yüksel MErt