Hepimizin bildiği hikayedir: Nasreddin Hoca Akşehir pazarında bir adamın başına toplanmış olan kalabalığa yaklaşır. Satıcı elindeki kuşu satmaya çalışmaktadır. Yandaki tavuklar 5 akçeyken, kuşun fiyatı 50 akçedir. Hoca bir türlü fiyattaki aşırı farka anlam vermez ve sorar:
– “Hemşerim bu nasıl bir kuştur ki 50 Akçe istersin?”
– “Hoca efendi bu bildiğin kuş değildir bunun özelliği var.”
– “Neymiş özelliği?”
– “Hocam bu kuşa papağan derler ve konuşur.”
Hoca hemen eve koşar, kümesten hindisini kaptığı gibi pazara döner. Papağan satmakta olan adamın yanında durur ve yüksek sesle:
– “Bu gördüğünüz kuş sadece 100 Akçeye, gel, gelll!”
Herkesten çok, papağan satan şaşar bu işe ve sorar:
– “Hocam 100 Akçe çok değil mi bir hindi için?”
– “Sen 50 akçeye satıyorsun ama?”
– “Dedim ya hocam benim kuş konuşur ama..”
– “Öyleyse, benimki de düşünür!”
Nasrettiin Hoca kendi muzipliği ile bize çok önemli bir mesaj vermeye çalışmaktadır. O da en değerli olan şeyin “Düşünmek” olduğunu. Zira düşünmezsek, akletmezsek, fikretmezsek, yorumlamazsan insan olmamızın, beyin sahibi olmamamızın bir anlamı kalmaz.
Akıl en büyük nimettir. Düşünmek en değerli şeyimizdir.
O yüzden sonuna kadar beynimizi daha iyi nasıl kullanabiliriz, bunun peşinde olmamız lazım. Biz ve ekibimiz bunu yapıyoruz. Her zaman düşünen insanlar için hayatın daha güzel, daha yaşanılır olacağına inanıyoruz.
Siz de inanıyorsunuz ki, bu satırları okuyorsunuz. Ne mutlu size, bize, beyninin kıymetini bilenlere..
*
Adem Özbay
Genç Gelişim editör yazısı
