Bugüne kadar pek çok gencin “Ben gelişmek istiyorum.“ demesine şahit oldum ki, sayısını hatırlamıyorum. Ama bunların yüzde 90’ına yakınında gerçek manada kendini geliştireceğine dair bir inanç olmadığından, bu yolculuğun başında hemen pes ettiler. Hatta daha lisede okurken “ben geliştim artık” diyerek gelişimini tamamladıklarını düşünenler bile oldu. Onlar ya kişisel gelişimi farklı anladılar ya da onlarla bizim, kişisel gelişimden ne anladığımız farklı şeylerdi. Çünkü her terimin kişiler tarafından farklı anlaşılması bu ülkede doğal karşılanıyor. Mesela birkaç kitap okuyan bazı insanlar, kendinin geliştiğini düşünürken, üniversite tamamlayan ve kitaplar yayınlayan yaşı nerede ise 50’ye gelmiş bir kısım insanlar ise gelişimin henüz başında olduğunu düşünüyor. Çünkü biz, gelişimin ömür boyu, hatta kitaplarımız ve gelecek nesillerine öğrettiklerimizle öldükten sonra bile devam edeceğine inanmaktayız. Demek ki kişisel gelişimde anlam, bundan ne anladığımızla ilgili…
Kişisel gelişim, “ben bunun üstesinden gelirim“ deyip de yan gelip yatan ya da daha iki adımda yorulan ve bu yorgunlukla “ben geliştim” zannederek hemen bir kenara çekilen insanların işi değildir. Gelişmek isteyen insan, önce buna inanacak. İnanmak da “ben inandım” demekle olan bir şey de değil. “İnanmak ve inanmanın gereğine getirmek” ile olacak bir şey…
Kendisini geliştirmek isteyen bir insan tanımıştım. O zaman bu genç kardeşimiz, Anadolu Lisesi’nde okuyor, ilerde evlenmeyi düşündüğü ve gerçek manada sevdiği kız arkadaşının peşinde dolaşıyordu ve “gelişim için çaba harcamalısın” dediğim zaman “tamam” diyor ve gene bildiğini okuyarak bizleri ciddiye almıyordu. Ona verdiğimiz bilgileri almıyor ama alıyormuş gibi, yani “mış” gibi dinliyordu. Bir gün onu gene gördüm. Kız arkadaşı onu terk etmişti. Hayalleri yıkılmıştı ama hayatın sadece kız arkadaştan ibaret olmadığını da anlayarak bu işin üzerinde fazla durmadan okuluna, derslerine yönelmiş ve sonunda İzmir gibi güzel bir ilimizde Hukuk Fakültesini kazanmıştı. Bu fakülteye adım atarken “Ben bu fakülteye adım atıyorum ama buradan mezun olduğum zaman bambaşka bir insan olacağım. Kişisel gelişimime önem vereceğim. Önüme çıkan fırsatları asla tepmeyeceğim. Bana yardım eden insanlar ile sık sık buluşacağım ve gelişeceğim.” diye söz verdiğini, yaptığımız bir röportajda bana anlatmıştı. Halbuki lisede iken ona röportajın önemini anlatamamıştım ve gelişime önem vermesinden sonra her yıl en az 3 röportaj yapmaya başladık. Bu röportajların kendisini çok motive ettiğini ve özgüven verdiğini anlatmıştı bana… Demek ki gelişime sadece “inandım” demekle kalmayarak bunun gereğini de yerine getirmek, insanı geliştiriyor.
İnanmak ve inandığının gereğini yerine getirmek, her babayiğidin harcı değildir. Kişisel gelişim kitapları ve dergileri ülkemizde çok satmasına rağmen, üniversitelerimizde “Kişisel Gelişim Kulübü” veya benzeri adlarda birçok kulüp olmasına rağmen, bileğinin hakkı ile gelişen insanların sayısının çok az olduğunu gördüm. Demek ki konuşmak kolay, konuştuğunu yapmak ve gerçek manada konuştuklarımıza bağlı kalarak tutarlı olmak ise buna nazaran çok zor…
İnanmak ve gelişmek oldukça önemli. Sen de inanacaksın ve inandığının gereğini yerine getireceksin ki, o zaman gelişeceksin. Bu inanma, gerçekten hem kalbinden, hem beyninden gerçek manada inanma ile olacak bu iş. Kendine verdiğin sözü yerine getirmezsen, başkalarının da sana inanmasını bekleme.
Kendine gerçek mânâda inanan insan, kendini geliştirmiş insanlardan da, kendini geliştirecek kitaplardan, dergilerden de okuyarak faydalanacağına hakikaten inanmıştır. Böylelikle insan gelişimin yolculuğunda adımlar kat etmiş olur. Bundan sonrası da sabırla bu yolculuğa devam etmek ve gelişmenin mutluluğunu yaşamak ve görmek ile olacaktır.
Turan Yalçın
www.gencgelisim.com