Zihinsel Programlama

0
763

Bilinçaltını hakkında sahip olduğumuz bilgilerin ışığında, mutluluğa dönelim ve kendi dünyanıza “Beceriksizim” gibi verdiğiniz komutların sonuçlarına bir bakalım. Beceriksizseniz elinizden hiçbir iş gelmiyor demektir. Beceriksizseniz, başarılı değilsinizdir. Beceriksizseniz, güçlü değilsinizdir. İyi yerlere gelememişsinizdir, çevrenizde sizi takdir eden, seven sayan insanlar yoktur.

 

 

Bir işi “Ben yapamam”, “Beceremem” diyorsanız bu günden sonra iki kez düşünün lütfen. Bu tür yapamam, beceremem gibi cümleler gerçek beceriksizliği doğurur.

û Yapamam

û Tembelim

û Beceriksizim

û Hastayım

û Kıskancım

û Uyumsuzum

û Umutsuzum

û Sinirliyim

û İradesizim

û Kendime güvenmiyorum

û Çirkinim

û Şüpheciyim

û İnatçıyım

û Bencilim

û Karamsarım

û Başarısızım

û Sevilmiyorum

Çevrenizde kendisi için bu gibi tanımlamaları kullanan var mı? Peki, siz buna benzer kaç tane kullanıyorsunuz?

Kendine “inatçıyım” diyerek, kendini böyle olmaya programlayan birini ele alalım:

“Arkadaş ben vazgeçmem inadım inattır.”

“Abi yapma etme, bak dünyanın parası var bu işte, adama inat etmen sana ne kazandırır?Bu basbayağı pire için yorganı yakmak değil mi?”

“Evet, pire için yorganı yakarım ve bu yaktığım ilk yorgan değil. Benim yapım bu”

“Yaşadığın hayattan belli ilk olmadığı. Ama aileni düşün. Gel vazgeç inadından. Kalkamazsın bunca borcun altından. Adama kızdın diye kendinle birlikte başkalarını da ateşe atıyorsun.”

“Olmaz inat ettim bir kere, ısrar etme ben böyleyim işte”

Zihnin inatçı olma kararına varması aslında çok kolaydır. Oyuncağını arkadaşları ile paylaşmayan bir çocuğun annesi onu paylaşıma teşvik eder:

“Oyuncağını arkadaşınla paylaşsana evladım. Bak o senin en iyi arkadaşın”

“Iııh vermicem işte, bana ne!”

Sinirlenen anne tepki gösterir;

“Aynı dedesi gibi inadı inat. Tutturdu mu bırakmaz!”

Çocuğun zihni o anda kararı alır: “Ben inatçıyım, tutturdum mu bırakmam.”

İnatçılık değil, uyumlu olmak sizleri başarıya götürür. Mutlu kılar. Bundan vazgeçemeyeceğinize, bunun sizin bir parçanız olduğuna inanıyorsanız da haklısınız. Çünkü bir başka zihinsel programınız da bazı özellikleri doğuştan getirdiğinizi, atalarınızdan aldığınızı söyler ve buna inandığınız sürece bu da doğrudur. Gerçek olduğundan değil, siz inandığınızdan.

Ya “Kararsızım” zihinsel programına ne demeli? Daha uykudan uyanma aşamasında başlar. On dakika önce mi uyansam, az daha uyusam mı? Acaba şunu mu giysem yoksa bunu mu? Fasulye mi yesem, nohut mu? Otobüsle mi gitsem, trenle mi?

Hayat onlar karar verinceye kadar akar gider. Geriye dönüp baktıklarında bile hala karar vermeye çalışırken bulurlar kendilerini. Acaba yaşadım mı, yoksa yaşamadım mı?

İlkokulda iki arkadaş tartışıyorlar:

“Ayşe lütfen, sadece bir kez okuldan kaçacağız, ne var bu kadar abartacak? Sizinkiler seni öldürecek değiller ya!”

“Ama annem duyarsa çok üzülür. Hele babam kesin beni öldürür.”

“Amma da ailen varmış.”

“Ne yapabilirim onların söylediklerini yapmak zorundayım”

“Düşünsene deniz kenarında ne güzel bir gün geçirirdik.”

“Bende çok istiyorum.”

“Öyleyse gidelim”

“Bilmiyorum ki gelsem mi?”

“Hadi ama ne kararsız bir insansın!”

Ayşe’ye sihirli kelime söylenmiştir: “Kararsız bir insansın”. Bilinçaltının açık olduğu, çatışma içinde olduğu o anda, söylenen kelimelerin Ayşe’nin zihinsel programının oluşmasında yeterlidir: “Ben kararsız bir insanım.” O artık kararsız bir insandır.

Mutsuzluk nasıl bir zihinsel kararla ya da ekilen hangi tohumla gerçekleşiyor dersiniz?

“Batsın bu dünya”

“Bu akşam ölürüm kimse beni tutamaz”

“Kara bahtım kör talihim”

İşte bizi mutsuzluğa iten toplumsal programlar. Bunlara atasözlerinden şarkılara, şiirlerden masallara kadar her yerde rastlayabiliriz.

Annelerin, babaların verdiği öğütlerde de mutsuzluğu doğuracak programlara sık sık yer verilir. Mutsuzluk için o kadar çok neden gösterilir, o kadar çok tekrar edilir ki, mutsuzluğu öğrenirsiniz ve sonra da yaşarsınız.

“ Eğer sorumluluk sahibi olmazsan, birilerine muhtaç olarak yaşarsın ve hep mutsuz olursun.

“Mutlu ve başarılı insan eline ekmeğini almış olandır”

“Genç yaşta evlenirsen acı çekersin.”

Bu olumsuz programlar bizleri her anlamda zayıf düşürürler. Duygusal direncimiz azalır. Davranışlarımız asabi, tutarsız ve gelişigüzel olur. Bedenimizin de direnci düşer.

Küçücük bir çocuğun neşeli kahkahaları zihnimiz tarafından bir saldırı olarak algılanabilir. Çocuğunuzu susturmaya çalışırsınız veya eşinizin söylediği bir sözcük tartışma nedeni olur sizin için. Sonra bakmışsınız ki ortada hiç neden yokken bir bardak suda fırtınalar koparan bir kişiliye bürünmüşsünüz. Tüm bunlar psikolojik baskılar karşısında gösterdiğiniz zihinsel programlardır. (başka bir değişle acizliklerimizdir)

Yapamam, başaramam, beceriksizim veya mutsuzum diyen kişi sadece bu gününü zehir etmiyordur. Kişi geleceğini de ipotek altına alarak, gelecekteki başarısızlığını ya da mutsuzluğunu da garantiliyordur.

“Tembelim” dediğinizde bu gün yapamadığınız şeyi anlatmıyorsunuz aslında. Zihninize anlattığınız; “Ben tembeldim, tembelim ve tembel olacağım” dır.

“Tembelim” geniş zamanlı bir eke sahip. Dolayısıyla her zaman var olacağını şimdiden kabul ediyorsunuz.

Geleceğinizi hangi bankaya yatırdıysanız gidin geri alın. Çünkü artık mutlu olmayı hak ediyorsunuz.

Müge Kasaroğlu

www.gencgelisim.com

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız