Genelleme Yapmayın

0
688

Keloğlan dere kenarında oturmaktadır. Oradan ciple geçen adam suyun derin olup olmadığını sorar. Keloğlan derin değildir, geçebilirsin.’ der. Adam da Keloğlana güvenerek suya cipiyle girer. Cip bir anda sulara gömülür. Kan ter içinde sudan çıkan adam Keloğlan’ın yakasına yapışır: ‘Hani derin değildi alçak herif!’ Keloğlan: ‘Ağabey vallahi benim suçum yok, demin bir ördek geçiyordu, su ancak beline geliyordu.’

Genelleme yaparız ve olaylara düz mantıkla bakarız. Yanlış varsayımlar her başarısızlığın temelinde yatar.

Hayvanat bahçesindeki tek kangurunun, kapatıldığı yerden çıkıp, bahçede dolaştığını gören yetkililer, hemen bir önlem aldılar. Kangurunun zıplama yeteneğini bildiklerinden, onun bulunduğu bölümün çevresindeki tel örgü duvarı iki metre daha yükselttiler.

Fakat sabah uyandıklarında, kangurunun yine dışarı çıktığını ve hayvanat bahçesindeki yollarda gezindiğini gördüler.

Yetkililer, aldıkları önlemin yetersiz olduğunu anladılar ve iki metre yükselttikleri tel örgülerin boynunu iki metre daha yükselttiler.

Fakat ertesi sabah, bu önlemlerin de yeterli olmadığını gördüler. Çünkü kanguru, kapatıldığı bölümden yine çıkmış, hayvanat bahçesinde yine özgürce dolaşıyordu.

Başka bir önlem düşünemeyen hayvanat bahçesi yetkilileri, çareyi yine tel örgülerin yüksekliğini arttırmakta buldular. Kangurunun kaldığı bölümü çevreleyen tel örgülerin yüksekliğini bu kez on beş metreye çıkardılar.

Hayvanat bahçesinde kangurunun yanındaki bölümde kalan deve, komşusunun çevresindeki tel duvarın hemen her gece yükseltilmesi karşısında daha fazla dayanamadı ve sordu:

‘Kanguru kardeş, bu durumun sonu ne olacak böyle? Senin bölümün çevresindeki tel örgünün boyunu yükseltilmesi ne zamana kadar sürecek dersin?’

Kanguru bir yandan gülerken, bir yandan da deveyi yanıtladı:

‘Yetkililer bahçe kapısını geceleri kilitlemeyi öğreninceye dek!’

Sibirya’nın köylerinden birinde cenaze mezarlığa götürülüyormuş. Mısır tarlasının ortasında tabut köylülerin ellerinden düşüvermiş. Tabutun içindeki ceset düşüp dereye yuvarlanmış. Akıntı cesedi dinamitle avlanan balıkçıların yanına sürüklemiş. Balıkçılar, ‘Acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük?’ diye endişeye kapılarak cesedi askeri kışlanın tellerine bırakmışlar. Nöbetçi er, bölgeye birinin yaklaştığını düşünerek cesedi yaylım ateşine tutmuş. Hemen ambulans çağırılmış. Delik deşik olan ceset hastaneye kaldırılmış. Operasyon 6 saat sürmüş. Ameliyattan çıkan doktor alnından akan terleri silmiş ve ‘Çok zor oldu ama hayati tehlikeyi atlattı!’ demiş.

Türk’ün biri uçakla Amerika’ya gitmiş, çok yorgun olduğu için bir otele yerleşmiş ve uyumaya koyulmuş. Fakat tam uyayacakmış ki, yandaki daireden müthiş gürültü ve müzik sesleri gelmiş. Adam dayanamamış, duvarı yumruklayıp,

‘Kimsin! Uyumaya çalışıyoruz, bu ne gürültü’ diye bağırmış.

Karşı daireden tek ses:

‘Jean Claude Van Damme’

Bizim Türk bağırmış:

‘Gelirsem dördünüzün de bacaklarını kırarım!..’

Neyi varsayıyorsunuz? Yanlış olabilir mi?

Ya şimdiki yaptığınızın tam tersini yapıyor olsaydınız? Ya onun da tersini?

 

 

Cengiz Erşahin/Kendini Ateşle/Akis Kitap

www.gencgelisim.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız