Sevgili dostlar,
Aşk hayatımızın en güzel şeyi. İşte İngilizce’de aşk üzerine söylenmiş çok güzel sözler ve onların çevirileri.
Aşk tadında yaşamanız dileğimizle…
I love you! –> Seni seviyorum.
I love you more than I can say. –> Seni, söyleyebileceğimden daha çok seviyorum.
“Love means never having to say I’m sorry” –> Aşk hiç bir zaman pişman olmamaktır.
I love you with all my heart and soul. . –> Seni bütün kalbimle ve ruhumla seviyorum.
I love you a little bit more when you call me. –> Beni telefonla aradığın zaman, seni biraz daha çok seviyorum.
Life without your love is a life I’d rather not live. –> Senin aşkının olmadığı bir hayat, yaşamayı istemediğim bir hayat.
“Love is like a violin. The music may stop now and then, but the strings remain forever.” –> Aşk bir keman gibidir. Müzik bazen durabilir, ama teller sonsuza kadar kalır.
I promise to love you forever. –> Seni sonsuza kadar seveceğime söz veriyorum.
Quotations about love
“One word frees us of all the weight and pain of life: That word is love.” (Sophocles) –> Bir söz bizi hayatın ağırlığı ve acısından kurtarır. Bu söz aşktır. (Sofokles)
“We love because it’s the only true adventure.” (Nikki Giovanni) –> Âşık oluyoruz, çünkü o (aşk) sadece gerçek bir maceradır.
“Love is an ideal thing, marriage a real thing.” (J.W.von Goethe) –> Aşk ideal bir durum, aşk ise gerçek bir durumdur.
“Love is like war: Easy to begin but hard to end.” (Anonymous) –> Aşk savaş gibidir: başlaması kolaydır, ama bitirmesi zordur. (Anonim)
“Where love is, no room is too small.” (Talmud) –> Nerede aşk varsa, hiçbir yer küçük değildir.
“Love is the irresistible desire to be irresistibly desired.” (Mark Twain) –> Aşk, dayanılmaz bir şekilde arzulanılan, dayanılmaz bir arzudur.
“Love is the only sane and satisfactory answer to the problem of human existence.” (Erich Fromm) –> Aşk, yalnızca insanın varoluş sorununa makûl ve yeterli bir yanıttır.
“In the final analysis, love is the only reflection of man’s worth.” (Bill Wundram) –> Son tahlilde, aşk insanın değerinin biricik yansımasıdır.
I love you a little bit more when you hold my hand. –> Elimi tuttuğun zaman, seni biraz daha çok seviyorum.
I love you a little bit more when you hug me. –> Beni kucakladığın zaman, seni biraz daha çok seviyorum.
I love you a little bit more day by day. –> Gün be gün seni biraz daha çok seviyorum.
If I never met you, I wouldn’t like you. If I didn’t like you I wouldn’t love you. If I didn’t love you I wouldn’t miss you. –> Eğer sana rastlamasaydım, senden hoşlanmazdım. Senden hoşlanmasaydım, sana âşık olmazdım. Sana âşık olmasaydım, seni özlemezdim.
If loving you is wrong, then I don’t want to be right! –> Eğer aşk yanlışlıksa, o zaman ben doğru olmayı istemiyorum.
If loving you is a crime, I’d like to be jailed for my whole life, in your heart. –> Eğer seni sevmek bir suçsa, ömrüm boyunca senin kalbinde hapis olmayı isterdim.
There are 12 Months in a year. 4 weeks in a month… 7 days in a week… 24 Hrs in a day… But there’s only one you in a life time. –> Bir yılda 12 ay var. Bir ayda 4 hafta… Bir haftada 7 gün… Bir günde 24 saat… Fakat bir ömür boyunca yalnızca sen varsın.
There is nothing as sweet as you! –> Senin kadar tatlı birşey yok!
“Love doesn’t make the world go round, love is what makes the ride worthwhile.” (Elizabeth Browning) –> Aşk dünya turu yaptırmaz; aşk, gezinin zahmetini katlanılır kılandır.
“To love is to suffer. To avoid suffering one must not love. But then one suffers from not loving. Therefore to love is to suffer, not to love is to suffer. To suffer is to suffer. To be happy is to love. To be happy then is to suffer. But suffering makes one unhappy. Therefore, to be unhappy one must love, or love to suffer, or suffer from too much happiness. I hope you’re getting this down.” (Woody Allen)
Âşık olmak, acı çekmektir. Acı çekmekten kaçınan âşık olmamalı. Fakat sonra âşık olmamaktan acı çeker insan. Böylece âşık olmak acı çekmektir, âşık olmamak da acı çekmektir. Acı çekmek acı çekmektir. Mutlu olmak âşık olmaktır. Mutlu olmak sonrasında acı çekmektir. Fakat acı çekmek insanı mutsuz kılar. Böylece mutsuz olmak için insan âşık olmalı veya acı çekmek için âşık olmalı veyahut çok fazla mutluluktan acı çekmeli. Umarım bunu not ediyorsunuzdur.
“Love is the master key that opens the gates of happiness.” (Oliver Wendell Holmes) –> Aşk mutluluğun kapısını açan asıl anahtardır.
“Maybe love is like luck. You have to go all the way to find it.” (Robert Mitchum) –> Belki de aşk şans gibidir. Onu bulmak için her yolu denersiniz.
“Love stretches your heart and makes you big inside.” (Margaret Walker) –> Aşk kalbinizi esnetir ve siz içerisinde daha büyük olursunuz.
I love you a little bit more when you hold my hand. –> Elimi tuttuğun zaman, seni biraz daha çok seviyorum.
I love you a little bit more when you hug me. –> Beni kucakladığın zaman, seni biraz daha çok seviyorum.
I love you a little bit more day by day. –> Gün be gün seni biraz daha çok seviyorum.
If I never met you, I wouldn’t like you. If I didn’t like you I wouldn’t love you. If I didn’t love you I wouldn’t miss you. –> Eğer sana rastlamasaydım, senden hoşlanmazdım. Senden hoşlanmasaydım, sana âşık olmazdım. Sana âşık olmasaydım, seni özlemezdim.
If loving you is wrong, then I don’t want to be right! –> Eğer aşk yanlışlıksa, o zaman ben doğru olmayı istemiyorum.
If loving you is a crime, I’d like to be jailed for my whole life, in your heart. –> Eğer seni sevmek bir suçsa, ömrüm boyunca senin kalbinde hapis olmayı isterdim.
There are 12 Months in a year. 4 weeks in a month… 7 days in a week… 24 Hrs in a day… But there’s only one you in a life time. –> Bir yılda 12 ay var. Bir ayda 4 hafta… Bir haftada 7 gün… Bir günde 24 saat… Fakat bir ömür boyunca yalnızca sen varsın.
There is nothing as sweet as you! –> Senin kadar tatlı birşey yok!
Aşk ve mutluluk yakanızı hiç bırakmasın.
İngilizce Delisi Ekibi