Vehbi Koç’tan Yöneticilere Başarı Sırları

0
1481

Vehbi Koç’un yöneticileri ve onlara yazdığı mektuplar…

Onun iş dünyasında bıraktığı kadar etkili bir izi, bugüne kadar hiç kimse bırakamadı. Zekası, çalışkanlığı ve vizyonerliğiyle dev bir topluluk yarattı. Türk iş dünyasının efsane girişimcisi Vehbi Koç, sektöründe ilk olan şirketlerini kurarken yalnız değildi. Hep yönetici olarak en iyi isimleri seçti. Onların en sıkı takipçisi oldu. Efsaneleşen mektuplarıyla yöneticilerini yönlendirdi, takdir etti, eleştirdi. Bugün o mektuplar, bir zamanlar en yakın çalışma arkadaşı olan yöneticileri tarafından değerli bir hatıra olarak saklanıyor. İşte o yöneticiler ve Vehbi Koç’un onlara yazdığı mektuplar…

“SIKI TAKİP MOTİVASYON SAĞLARDI”
Uğur Ekşioğlu, Koç Grubu’nun eski genel koordinatörlerinden… Henüz 22 yaşında Koç Grubu’nda Vehbi Koç’un teklifiyle işe başladı. Özellikle satış konusundaki gücüyle dikkatleri çekti. 38 yıllık Koç Grubu kariyeri boyunca Vehbi Koç’un yanından ayırmadığı bir numaralı yöneticisi oldu. Bu uzun süre içinde Ekşioğlu, patronuyla iletişimini ağırlıklı mektuplar üzerinden yürüttü. Bugün o günleri anımsayan Ekşioğlu, patronuna ve halen sakladığı mektuplara ilişkin duygularını şu sözlerle ifade ediyor: “Beni Vehbi Bey, okuldan seçerek aldı. Üniversiteyi birincilikle bitirdim. İş hayatımın ilk gününden itibaren onun dizinin dibindeyim. İlk çalıştığım şirket, Beyoğlu’ndaki merkez Beko Ticaret mağazasıydı. Akşamları saat 5 civarında gelir, yukarıda bir odaya çekilirdi ve kendine gelen mektupları okuturdu. Sonraki yıllarda çeşitli görevlere geldim. Vehbi Bey, bir görevden diğerine akandığımı benden neler beklediğini, yaptığım işlerin sonucu hakkıda neler düşündüğünü hep mektuplar aracılığıyla bana iletti. Duygu ve düşüncelerini mektuplarından öğrendim. Bu şekilde bir patron olarak bizi hep yakından takip ettiğini bilirdik. Bu bir anlamda güçlü bir motivasyon sağlardı. Her zaman kendimizi anlatabileceğimiz bir patronumuz olduğu hissiyatımız da vardı. Ancak diğer yandan bu kadar yakın takip, lehimizde olduğu kadar aleyhimizde de sonuçlar doğuruyordu.”

“MÜTHİŞ BİR DİNLEYİCİYDİ”
Hasan Subaşı 1969 yılında ilk iş görüşmesini Koç Holding’de yaptı. Vehbi Koç’la 1 saat süren iş görüşmesi sonrasında başlayan Koç yolculuğu, onu proje mühendisliğinden yönetim kurulu başkan vekilliğine taşıdı. 1983’te Arçelik’in genel müdürü oldu. Arçelik’in otomatik çamaşır makinesi üretimine giriş kararı aldığı süreçte projenin sunumunu o yaptı. Onun başarılı sunumundan etkilenen Vehbi Koç dönemin yöneticisine yazdığı mektupta, “Takdimi yapan Hasan Bey’i beğendim. Kuvvetli ve sempatik bir genç” diye belirtti. Uzun yıllar Vehbi Koç’la birlikte çalışan Subaşı, bugün eski mektuplarına baktığında patronunu şöyle anımsıyor: “Ben Arçelik’in genel müdürüyken Vehbi Bey de yönetim kurulu başkanıydı. Arçelik, topluluk için çok önemli ve bu nedenle Vehbi Bey’in dikkatle izlediği bir şirketti. 1983’ten 1996 yılına kadar çok yakın bir iş beraberliğimiz oldu. Ondan çok şey öğrendim. Öncelikle düzenli bir insan ve müthiş bir dinleyiciydi. Dinledikten sonra her şeyi özetlenmiş bir şekilde net ifade ederdi.

Mektupları da öyleydi. Konuşmaları özetler ve sonra yapılacakları yazardı. ‘3 ay sonra şunu yapacaksın’ diye hedefler koyar, zamanı geldiğinde takip ederdi. Mektuplarında yapılacakları ya da uyarıları dile getirirken bir babanın çocuklarıyla konuşmasına benzer bir üslubu vardı. Gözü hep üzerimizdeydi. İyi niyetli yapıldığına ve kişisel bir kazanç olmadığına emin olduğu zaman hata yapmamıza da müsaade etti. İlginç olan Vehbi Bey, ortaokul terktir. Ben mühendislik okudum, MBA yaptım, bir alay kitap okuyorum. Ama yönetmek ve girişimcilik onun doğasında vardı. Nasıl Mozart bir senfonisini dinlemeden duymuş ve yazmış, Vehbi Bey de yönetim sanatını içten bilen bir insandı. Kitaplarda yazan her şey Vehbi Bey’in uyguladığı şeylerdi: Delege etmek, motive etmek, uyarmak, yoldan sapmışsa tekrar raya oturtmak gibi… “

“MÜDAHALE ETMEZ, UFUK AÇARDI”
Cengiz Solakoğlu da Koç Holding’in başarılı yöneticilerinden biri. Tam 38 yıl çalıştığı grupta birçok başarıyaimza attı. Solakoğlu, Beko ve Arçelik’in genel müdürlüğünü yürüttü. 1991 yılında da Koç Holding Tüketim Grubu Başkan Yardımcılığı yaptı. 1996-98 yılları arasında holdingde yürütme kurulu üyeliğinde bulundu. 38 yıl boyunca Vehbi Koç’la yakın çalışma fırsatı buldu. Özellikle 1990-1996 yılları arasında Vehbi Koç’un en yakın çalıştığı yöneticilerinden biriydi. Solakoğlu, o günlere ve Vehbi Koç’la ilişkisine dair şunları paylaşıyor: “Ben Vehbi Koç’un tanımını kendimce şöyle yapıyorum: Allah’ın vermiş olduğu zekayı ve yeteneklerini büyük bir disiplin içinde sonuna kadar kullanan iyi bir birey, iyi bir vatansever, iyi bir sanayici, iyi bir işadamı ve iyi bir Müslüman. Her dönemde ölçülü olmayı, en önemlisi karşındakini çok iyi dinlemeyi, verilen bir bilgiyi sonuna kadar doğruluğunu tetkik edip öyle özümsemeyi ve ona göre hareket etmeyi ilke edinmişti. Başarısında 3 büyük unsur vardı: Yapacağı işin doğruluğunu enine boyuna tetkik etmesi. İşi yapacak doğru adamı bulması. Bilgi akışını sağlayacak doğru sistemi kurdurup denetlemesi. Vehbi Bey, bakkal dükkanı hariç hiçbir işi kendisi yönetmedi. İşi yönetecek adamları özenle seçti. Onları yönlendirdi, yetkilendirdi, denetleyerek sonuç aldı. Her şeyi kontrol altında tuttu. Toplantılarda karşı fikirleri çatıştırır, kendi fikirlerini kesinlikle söylemezdi. Bir yatırını kararı alınırken bile kendi fikrini söylemez, ‘Madem istiyorsunuz, yapalım, hesabı ben size sorarım’ derdi. Ve böylelikle insanları iki misli sorumluluk altında çalıştırmaya çalışırdı. Geri bildirim, Vehbi Bey’in en önemli özelliklerinden biriydi. Mektuplarla geri bildirim yapardı. Sadece yöneticilere değil aileye ve hükümete de mektup yazardı.Müthiş bir yazılı kültürü vardı. Bu şekilde insanları yönlendirir, olumlu ya da olumsuz unsurlara dair geri bildirim yapardı. Benim en büyük şansım böyle bir insanın yakınında olmam. Ondan çok şey öğrendim. Vehbi Bey yöneticilere müdahale etmez, ufkunu açardı. Çok boyutlu görmesini sağlayacak şekilde yönlendirirdi. Özetle Vehbi Koç ile yakın çalışan bir yöneticinin yanlış yapma imkanı yoktu.”

“ÖNGÖRÜLÜ BİR YÖNETİCİYDİ”
Mesut Ilgım, 33 yılını Koç Grubu’nda geçirdi. Grup bünyesinde Bürosan’dan Beko’ya birçok şirkette görev aldı. Divan’da üst düzey yöneticilik yaptı. Bu süreçte Vehbi Koç’la yakın çalıştı. Ilgım, Koç’u, mektuplarını ve Vehbi Koç’un kendisi üzerinde bıraktığı etkiyi şöyle anlatıyor: “Vehbi Bey’in dillere destan bir takipçiliği vardı. Vehbi Bey’de unutmak diye bir şey yoktu. Zaman planlamasını çok iyi yapardı. Önem verdiği işlerin peşinde olurdu. Tatil için her yıl Erdek’e giderdi. Pınar Hotel’de tatil yapardı. Orada arkadaş grubuyla birlikte siyaset konuşur, köylü varsa köylülerle sohbet eder, örneğin bir köylü incir topluyorsa kaça sattığını sorardı. Seyahat sonrasında da tüm bunları bilgi mektubunda yazardı. Vehbi Bey dinlemesini bilen bir insandı. Öngörülüydü.

Vehbi Bey’in hayatı işti. Simtel’de çalışırken 1968-71 arası Türkiye’de elektrikli tıraş makinesi üretmeyi düşündük. Vehbi Bey’e konuyu ilettik. Dinledi, sonra ‘Türkiye’de erkeklerin yüzde 90’ı sabunla ustura ile tıraş oluyor. Elektrikli makine ile tıraş olana kadar çok var’ dedi. Dediği de çıktı. Hala Türkiye’de ağırlıklı olarak sabunla, jiletle tıraş yapılıyor. Vehbi Bey’i anlatmak çok zor. Göçebe toplumlarm yerleşik yatırım yapma alışkanlıkları yoktu. Vehbi Bey o alışkanlığı kırdı. Göçebe kültürün hakim olduğu bir ortamda, devlet ilişkilerini, insan ilişkilerini, iş yerindeki çalışan ilişkilerini koordine etmeyi dört dörtlük olarak başardı. Savaştan çıkmış, kişi başı milli gelirin 60-70 dolar olduğu bir ülkede inşaat hamlesi yaptı, numune hastanesinin ihtiyacı olan demir boruyu, kalorifer radyatörünü öngörüp, bunu yurtdışından tedarik etme yeteneğine sahip bir yatırımcıydı. Bunu ölene kadar da sağladı.”

“TAM BİR HESAP ADAMIYDI”
Alpay Bağrıaçık, 1972 yılında hesap uzmanı olarak Koç Grubu’na girdi. mesut Zaman içinde mali işler grup başkanı oldu. Koç’taki ilk dönemlerinde Vehbi Koç’tan çok onun sağ kolu, 50 yıllık muhasebecisi İsak de Eskinazis ile çalıştı. Sonraki yıllarda ise Vehbi Koç’un yakından takip ettiği bir yönetici oldu. Bağrıaçık’ın Vehbi Koç’lu yıllarına gelince… O yılları şöyle anımsıyor: “Vehbi Bey’in işteki ilk dönemlerinde Türkiye’de katma değer vergisi yoktu ama lafı ediliyordu. Bana, Vehbi Bey senden katma değer vergisi hakkında bir not istiyor’ diye talimat geldi. Oturdum 10 gün araştırma yaptım. Ardından Vehbi Bey’e takdim ettim. Vehbi Bey beğendi. Birkaç gün sonra, ‘Bazı yerlere gönderecekmiş’ denildi. Arkasından Vehbi Bey’den bana, ‘Notunuzu tetkik ettim. Şu noktalar iyi; şu noktaları kötü, tereddütlerim var’ diye güzel bir not geldi. Ben o not üzerine ‘Herhalde bir müşaviri var ve ona göre notu yazdı’ diye düşünüyordum. Fakat zaman geçtikten sonra tamamen kendi görüşleri olduğunu anladım. Ondan sonra ‘Bu adam başka bir adam’ dedim. Denetim yapıyorum, raporlar yazıyoruz. Bunları okumak sıkıntılı bir iştir. Bakardım, Vehbi Bey okumuş, beni çağırıyor. Hiçbir şeyi okumamazlık yapmazdı. O en büyük özelliğiydi. Onun bu ilgisi nedeniyle her şey detaylı, sağlam bir şekilde yapılırdı. Verilen notu sıkılmadan okuma özelliği, Vehbi Bey’e büyük bir güç kazandırdı. Kişilik olarak kibardı. Bir şey söylemek için ayağa kalkardı. Herkesi dinlerdi. Doğrusunu söylemek gerekirse ben Vehbi Bey’i babamdan daha çok severdim. O da beni çok severdi, arkamda dururdu. Ben en rahat Vehbi Bey’in yanında konuşurdum. Zaten konuşmazsam kızardı. Hiç kendi fikrini empoze etmezdi. ‘Ben herkesin aklından istifade edebilecek kadar akıllıyım’ derdi. En çok kullandığı cümlesi de şuydu: ‘Ben hesap adamıyım’. Projeyi getirene, ‘Sen inanıyor musun bu projeye’ diye sorardı. Hesabını kitabını yapmadan işe girişmezdi.

 

Yazan : Hande Yavuz Kaynak : www.capital.com.tr

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız