Daha Dün Annemizin Kollarında Yaşarken…

0
932

Çocuğunuz Okula Başlarken Ne Yapmalısınız?
Mutluluk kaynağınız olan çocuğunuzun bir yeri incinse acısını önce siz duyar, ona şefkat kanatlarınızı gerersiniz. Bu denli ilgiden sonra artık okullu olduğunu ve ona büyük insanmış gibi muamele etmeniz gerektiğini hiç düşündünüz mü? Unutmayınız ki, bu günün küçüğü yarının büyüğüdür. Ünlü şairimiz Abdülhak Hamit Tarhan bakın çocuğu nasıl tarif etmiş:
“Kim demiş ki çocuk küçük bir şeydir, Bir çocuk belki en büyük şeydir”
Çocuklara bir büyük gibi davranmak onlarda coşku oluşturur, onları mutlu eder; ileriki hayatlarında topluma mutlu bireyler kazandırılmış olur. İşte bu noktada, okula yeni başlayan çocuk, anne-babasından aldığı bu coşkuyla, onlardan gördüğü yüksek ilgiyle, aile ve okul kargaşası yaşamadan dengeli bir şekilde eğitimine devem eder.  
Okulun amacı çocuğun sosyalleşmesine katkıda bulunmaktır. Oysa çocuk okulda bazı kurallarla karşılaşacak. Peki bu durumda, sanki iki zıt …

 

Ö. Faruk Reca
farukreca@endulujans.com

 

Çocuğunuz Okula Başlarken Ne Yapmalısınız?
Mutluluk kaynağınız olan çocuğunuzun bir yeri incinse acısını önce siz duyar, ona şefkat kanatlarınızı gerersiniz. Bu denli ilgiden sonra artık okullu olduğunu ve ona büyük insanmış gibi muamele etmeniz gerektiğini hiç düşündünüz mü? Unutmayınız ki, bu günün küçüğü yarının büyüğüdür. Ünlü şairimiz Abdülhak Hamit Tarhan bakın çocuğu nasıl tarif etmiş:
“Kim demiş ki çocuk küçük bir şeydir, Bir çocuk belki en büyük şeydir”
Çocuklara bir büyük gibi davranmak onlarda coşku oluşturur, onları mutlu eder; ileriki hayatlarında topluma mutlu bireyler kazandırılmış olur. İşte bu noktada, okula yeni başlayan çocuk, anne-babasından aldığı bu coşkuyla, onlardan gördüğü yüksek ilgiyle, aile ve okul kargaşası yaşamadan dengeli bir şekilde eğitimine devem eder.  
Okulun amacı çocuğun sosyalleşmesine katkıda bulunmaktır. Oysa çocuk okulda bazı kurallarla karşılaşacak. Peki bu durumda, sanki iki zıt yaklaşımmış gibi görünen “sosyalleşme” ve “kurallar” çocuğa nasıl izah edilecek? Burada anne-baba ve eğitimcilere düşen, sıkı bir işbirliği neticesinde, sosyalleşmenin, iyi bir vatandaş olmanın bazı kurallara uymaktan geçtiği çocuğa tatlı bir dille ve örnek davranışlarla ifade etmektir.
Çocuklarınıza Titizlikle Yaklaşın
Okula yeni başlayan çocuklara söylenecek sözlerin en güzeli sevgi içerikli sözlerdir. Bir çocuk henüz 6-7 yaşlarındayken sevilmediğini hissettiği sürece kendini değersiz görür.
Şunları Hiçbir Zaman Unutmamalıyız;
 Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse, kavga etmeyi öğrenir.
 Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.
 Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendirilmişse, sabırlı olmayı öğrenir.
 Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse, taktir etmeyi öğrenir.
 Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, inançlı olmayı öğrenir.
 Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, kendini sevmeyi öğrenir.
 Eğer bir çocuk aile sevgisini yaşamışsa, okulu sevmeyi öğrenir.
 Eğer bir çocuk anne-baba sevgisini yaşamışsa, öğretmeni sevmeyi öğrenir.
 Eğer bir çocuk kardeş sevgisini yaşamışsa, arkadaşlarını sevmeyi öğrenir.
 Kısacası;
 Eğer bir çocuk sevgiyle yetiştirilmişse tüm insanlığı sevmeyi bilir.
Örnek Olmak
Çocuk, okulun ilk zamanlarında anne ve babasıyla öğretmenini özdeşleştirir. Öğretmeninde gördüğü güzellikleri anne ve babasında da görmek ister. Onun minik yüreğinde çelişki yumağı oluşturup onu mutsuz etmek istemiyorsak anne ve baba olarak çocuklara örnek olmalıyız. Anne babasının yalan söylediğini gören bir çocuktan yalan söylememesi gerektiğini beklemek tutarlı bir davranış değildir. Aynı şekilde anne babasından sinir, öfke, tahammülsüzlük gören çocuktan sakinlik beklemek de haksızlık olur.
Şimdi Okullu Olduk, Sınıfları Doldurduk…
İlköğretimin birinci sınıfına başlayan bir çocuk birçok farklılığı ilk defa tecrübe eder. Elbise farklılığı, mekan farklılığı, kişiler arası farklılık ve çeşitli sosyal farklılıklar bunlardan bazılarıdır.
Okulla birlikte kıyafet farklılığı kavramıyla da karşılaşır çocuklar. Önlük ve okul forması, yaka ve rozetler çocukta, kendisinin de sosyal hayatta “birey” olduğu hissini uyanacaktır. Fakat bazen bu durum formel olması sebebiyle çocuğu ürkütebilmektedir. Çocuk bu kıyafetlerle sanki ağır bir sorumluluğun altına girmiş gibi hissedebilmektedir kendisini. Anne-babalar çocuklarını okula getirip götürürken okulu ve kıyafetlerini methedici güzel konuşmalar yaparlarsa çocuk üzerinde olumlu etkiler bırakırlar.
Kıyafetler alınırken, “Ne kadar da yakıştı çocuğuma!” gibi telkinler etkilidir. Yine kitap, defter gibi malzemeler alınırken, anne-babanın resmi davranışlardan uzak durmaları gerekir. Bu alışverişin çok tatlı bir olay, sevimli bir eğitim hayatına başlangıç teşkil eden bir alışveriş olduğu hissi yaratılmalıdır.
Birinci sınıfta bir bahçe dolusu öğrenciyi bir arada görmek, yüzlerce yaşıtıyla aynı ortamı paylaşmak  çocuk için farklı bir tablo olacaktır. Bunun da ötesinde aylarca ve yıllarca beraber olacağı öğretmenini anlamlandırmak isteyecektir. Şöyle ki, “Anne desem değil, baba desem değil; teyze, hala, amca ve dayı değil; akraba da değil, ama…” Öğretmeninden gördüğü bunca ilgi, şefkat, koruyup kollayıcı yakınlık onda bu kişiye bir isim bulma çabası oluşturacaktır. İşte, eğer bu süreç anne-baba tarafından işlenmezse “öğretmen” çocuğun gözünde yıllarca net bir çerçeveye oturamayacaktır.
Çocukta Negatif Şartlanmaya Dikkat!
Okulun ilk haftaları, anne-baba ve öğretmen iletişimi açısından önemlidir. Çünkü okula yeni başlayan bazı çocuklar, bazı önyargılar taşıyabilirler. Birinci sınıf başlangıcında çocuk neye şartlandırılırsa öyle gider. Anne-baba çocuğa özellikle öğretmenle ilgili negatif telkinlerde bulunmamalı, ciddi bir problem gibi gözüken hadiselerde öğretmen aileden biri olarak görülüp anne-baba onunla yüz yüze görüşmelidir.
Çocuğa soğuk ve metalik gelen hastane ve sağlık ocakları gerçekte nasıl ki çocuğun iyiliği için var iseler, okullar da çocuğun bütüncül iyiliği için vardır. Fakat çocuk ilk haftalarda okul ortamını sağlık ocağı ortamı gibi algılayabilir. Bu yanlış ve şartlı negatif algı, çocuğun kendini toparlamasını geciktirebilir. Bu durumda anne-babalar çocuk istemiyor diye çocuğu okula getirmemezlik yapmamalılar. Ancak alışamadığı için onu yargılamak, bağırıp çağırmak da ters tepen bir davranış olduğu için okul ortamına alışma konusunda ona zaman vermelidirler.
Çocuk Okula Gitmek İstemezse…
Çocuklar başta anne ve babaları olmak üzere aile bireylerinden ayrılmak, uzun bir süre onlardan farklı bir mekanda zaman geçirmek istemezler. Böyle bir durumda yalnızlık hissine kapılmalarının altında yatan sebep yine ebeveynlerden kaynaklanıyor olabilir. Anne-baba sürekli olarak bir kaygı hissiyle ve aile bireylerine bir şey olacağından korkarak yaşamışsa, bu durum bilinmelidir ki çocuk üzerinde de olumsuz etkiler doğurmuştur.
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, ilkokula başlama çağında olan çocukların %5’i okul korkusu yüzünden derslerden geri kalmaktalar. Böyle bir durumda anne-babalar aile zeminlerinin ruhsal kontrolünü yeni baştan araştırıp düzeltmeliler. Okul korkusu yaşayıp okula gitmeyen çocuklarıyla ilgili olarak ebeveynlerin dikkat etmeleri gereken diğer noktalar şunlar:
< Eğer çocuğunuz okuldan önce normal davranış içerisindeyse, fakat okul vakti geldiğinde “Başım ağrıyor, rahatsızım/” gibi şikayetlerde bulunuyorsa aldırış etmeyin, onu okula gönderin. Çünkü bu anlık ve şartlı bir şikayettir.
< Nasıl başlarsa öyle gider. Her şikayetini ciddiye almayın. Fakat öğretmeniyle de irtibat halinde olun.
< Çocuğunuz okula geç kalmış olsa da onu okula mutlaka ulaştırın. Çünkü ilk haftalar son derece önemlidir.
< Eğer çocuğunuz okuldan ayrılıp eve gelirse ona kızıp bağırmayın. Okula geri götürmeye tatlılıkla ikna etmeye çalışın.
< Öğretmeni çocuğunuz hakkında bilgilendirin. Öğretmen çocuğu ne kadar iyi tanırsa o kadar sağlıklı bir iletişim ortamı oluşur.
< Çocuğunuzun okula devamı konusunda okul görevlilerinden yardım isteyiniz.  
< Güzel ve komik küçüklük anılarınızı çocuğunuzla paylaşınız. Özellikle öğrencilik yıllarınızla ve okulun ilk günüyle ilgili hatıralarınız çocuğunuzun çok ilgisini çekecektir.  
< Okul korkusuyla ilgili olarak çocuğunuzla tatlı tatlı konuşun. Onu küçümseyip suçlamayın.
< Çocuğunuza okula devam ettiğinde ne gibi bir kötülük ya da zarar görmekten korktuğunu sorunuz ve ardından neden okula gitmek istemediğiyle ilgili duygularını öğreniniz. Vereceğiniz olumlu yanıtlar karşısında okulun korkulup kaçılacak bir yer olmadığını anlayacaktır.
Okula Başlangıçta Öykülerin Önemi
Hatırlar mısınız, çocukluğumuzda bir öykü dinlediğimiz zaman ne kadar mutlu olurduk. Hele “Günlerden bir gün…” diye başladığında ne de merakla dinlerdik o güzelim öyküleri. İnsana insanlığını hatırlatan en değerli yazılar öykülerdir. Biz şimdi bir şeyler hissedebiliyor, yaşamın coşkusunu ruhumuzun derinliğinde anlamlandırabiliyorsak, bu bir zamanlar bize anlatılan öykülerin eseridir. Bu yüzden, yazıda geçen öyküleri çocuklarınıza mutlaka anlayacakları şekilde okuyunuz. Hatta bu öykülerin fotokopilerini çektirip evinizde bulundurun ve gerekiyorsa başkalarına da dağıtın.
Bu öyküleri akşam ailece okuyup değerlendirdiğinizde ve üzerinde sohbet ettiğinizde çocuklarınızın hem zekaları açılır, hem de sosyal hayat bilgileri gelişir. Dahası, içleri merhamet, sevgi, şefkat ve coşkuyla dolar. Unutmayınız ki, bir öykü bir hayattır ve bir öykü bir insandır.

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız