Bütün aile oradaydı. Çocuk 4 yaşında olmanın tüm sevimliliği ile etrafına gülücükler dağıtıyor, elden ele, kucaktan kucağa dolaşıyordu. Dede ortaya oyuncak bir gemi, bir miktar para, bir de kalem koydu ve hemen; “Benim evladım gemiyi alıp, amiral olacak” dedi. Nine ise söylenerek; “Doktor olsa güzel olmaz mıydı yani?” diye iç geçirdi. Baba ise ninenin söylediğine gülerek şöyle konuştu: “Boş ver doktorluğu anne, şimdi para bankacılıkta.” Anne ise en sonunda dayanamayarak dedi ki, “Benim oğlum çok zengin olmasın, iyi bir şair olsun.” Çocuk ise her şeyden habersiz gemiye, paraya ve kaleme baktı. Sonra bir çocuğun en fazla ilgisini çekek olan şeyi “oyuncak gemiyi” aldı. Dede havalara uçtu. O ihtiyar adam zıplamaya, oynamaya başlamıştı. Naralar atıyordu: “Demedim mi size benim oğlum amiral olacak diye!” Bu olaydan 20 yıl sonra o küçük yumurcak amiral olamadı. Ama doktor da, bankacı da, yazar da …
SELİM YOLALAN
selimyolalan@yahoo.com
Bütün aile oradaydı. Çocuk 4 yaşında olmanın tüm sevimliliği ile etrafına gülücükler dağıtıyor, elden ele, kucaktan kucağa dolaşıyordu. Dede ortaya oyuncak bir gemi, bir miktar para, bir de kalem koydu ve hemen; “Benim evladım gemiyi alıp, amiral olacak” dedi. Nine ise söylenerek; “Doktor olsa güzel olmaz mıydı yani?” diye iç geçirdi. Baba ise ninenin söylediğine gülerek şöyle konuştu: “Boş ver doktorluğu anne, şimdi para bankacılıkta.” Anne ise en sonunda dayanamayarak dedi ki, “Benim oğlum çok zengin olmasın, iyi bir şair olsun.” Çocuk ise her şeyden habersiz gemiye, paraya ve kaleme baktı. Sonra bir çocuğun en fazla ilgisini çekek olan şeyi “oyuncak gemiyi” aldı. Dede havalara uçtu. O ihtiyar adam zıplamaya, oynamaya başlamıştı. Naralar atıyordu: “Demedim mi size benim oğlum amiral olacak diye!” Bu olaydan 20 yıl sonra o küçük yumurcak amiral olamadı. Ama doktor da, bankacı da, yazar da değildi. Aile, o yumurcağın iyi bir besteci olacağını tahmin edememişti.
Ailelerin çocuklarının doğduğu ilk günden itibaren onların hangi mesleğe sahip olacağı konusunda tasarıları vardır. Eğitim-öğretim hayatınız ilerledikçe ailelerin beklentileri ve üzerinizdeki baskıları daha da artmaktadır. Lise 1. sınıftan itibaren ve üniversite giriş sınavı yaklaştıkça bu baskı iyiden iyiye boy verir.
Mesleğinizi seçerken karşınıza çıkabilecek bazı ana-baba tutumlarıyla düşünce kalıplarını ve bunlarla başa çıkma yollarını şöyle sıralayabiliriz:
1. “Bak Ben Olamadım Sen Mutlaka Olmalısın”: Anne-babaların da gençlik yıllarında hayalleri, gelecekten beklentileri vardı. Bu beklentilerini ve hedeflerini gerçekleştirememiş olan anne-baba, bu isteğini çocuğuna yöneltme eğilimindedir. “Ben olamadım, sen olacaksın.” düşünesi hakim olmaya başlar. Eğer sizler böyle bir tavırla karşılaşırsanız onlarla çatışmaya girmeden, kendi ilgi ve yeteneklerinizi ortaya koymaya çalışın. Sizi bir mesleğe yönlendirmek yerine, sizin kendi mesleğinizi belirlemenize yardımcı olmalarını sağlayın. Onlarla çatışmaya girmekten kaçının. Onların desteğini nasıl alabileceğiniz konusunu düşünün ve harekete geçin. Bu yaşanan durumlar sizin kendinizi daha iyi tanımanızı sağlayacaktır.
2. “Bak komşunun oğluna(kızına)”: Anne-babanız sizi sürekli komşularınızın, akrabalarınızın çocukları ile karşılaştırıyor olabilir. Bunu aslında iyi niyetli olarak, sizi daha başarılı görmek için yaparlar. Ama bu tür bir karşılaştırma sizin kendinize olan güveninizi azaltabilir, kendinizi yetersiz hissetmenize neden olabilir. Bu durumla karşılaşırsanız ailenize olumlu yönlerinizi göstermeye çalışın. İlgi ve yetenekleriniz doğrultusunda hedefinize en doğru şekilde ilerlemeye devam edin. Anne-babanız zamanla bu benzetmelerden vazgeçecektir. Şunu da unutmayın; başkalarına benzemek yerine siz kendinizi tanımak ve geliştirmek için çalışırsanız en doğrusunu yapmış olursunuz.
3. “Bak kardeşine”: Kardeşlerinizin size olumlu veya olumsuz birçok etkisi vardır aslında. Olumsuz olarak nitelendirilebileceklerden birisi hiç kuşkusuz ailede kardeşlerin birbirleriyle kıyaslanmasıdır. “Bak kardeşin nasıl çalışıyor.”, “Bak kardeşin matematikten 95 aldı.” gibi kardeşler arası karşılaştırmaları yaşamışınızdır. Anne-baba bütün çocuklarını birbirinden ayırmalıdır, birbirinden ayrı tutmalıdır. Onları birey olarak kabul etmeli ve onlarla bu doğrultuda iletişim kurmalıdır. Eğer aileniz bunu yapmıyorsa şunu asla unutmayın; siz kardeşinizle yarışmıyorsunuz, eğitim-öğretimde ve üniversite giriş sınavında yarıştığınız milyonlara kişi var. Eğitim hayatınızda, mesleki hayatınızda yarışacağınız, karşılaştırılacağınız insanlar mutlaka olacaktır. Kardeşlerin birbirine benzemesi gerekir, diye bir kural yoktur. Her insanın, ilgisi, yeteneği, düşünesi, hedefi farklıdır. Bunları dikkat alıp kardeşlerinizle iyi ilişkiler kurarsanız, hem evde kendinize dost bulmuş, hem de huzurlu bir ortama kavuşmuş olursunuz. Aileniz de bu ilişkinizi görerek bu düşüncelerinden vazgeçebilecektir.
4. “Ancak senin gibi bir tembel bu alanı (mesleği) seçer”: Lise 1. sınıf, lise öğrencisinin en önemli dönüm noktasıdır. Bu sınıfta seçeceğiniz alan sizlerin meslek seçimini de etkileyecektir. Aileler genellikle çocuklarının isteklerine göre bir alan belirlemelerini istemez, onları doğru alana yöneltme görevini kendi üstlerine alırlar. Şöyle yanlış bir izlenim vardır: “Fen alanını çalışkan, Türkçe-Matematik alanını orta düzey, sosyal alanını ise tembel öğrenciler tercih eder.” Bundaki en büyük sorumluluk ise hiç kuşkusuz üniversite giriş sınavı ve öğretmenler aittir. Genç için en doğru alan okumaktan zevk alacağı, hayat hedefine ve meslek seçimine uygun olan alandır. Seçmeyi düşündüğünüz alana aileniz hoş bir gözle bakmıyorsa onlarla mutlaka konuşun. Kendinize göre nedenleri onlara açıklayın. Gelecekteki planlarınızdan bahsedin onlara. Şunu da asla unutmayın; alan seçimi, meslek seçimini doğrudan etkiler. Siz eğer üniversitede Radyo, Sinema ve Televizyon bölümünde okumak istiyorsanız, lise 1. sınıfta da Fen alanını seçmişseniz, bu bölümü kazanma ihtimalinizi zora sokmuş olursunuz. Hatta imkansız bir yola girdiniz demektir. Çünkü bu bölüm sözel alanla öğrenci almaktadır. Böylece gelecekteki hedefinize yönelik ilk darbeyi vurursunuz. Böyle bir durumla karşılaşırsanız anne-babanızla çatışmaya girmeden onlara tercihinizi (alan tercihi ve meslek tercihi) anlatmayı başarabilmelisiniz. Bazı öğrenciler de ailelerin alan ve meslek seçimindeki baskıları doğrultusunda sırf inat olsun diye başka bir alanı veya mesleği tercih edebilmektedir. Bu gibi yanılgılara karşı da gözleriniz açık olsun.
5. “Çocuğum senin kararına güveniyorum”: Bazı anne-babalar ise bu önemli kararı sadece gence bırakmaktadır. Bu da oldukça yanlış bir davranıştır. Aile çocuğu tamamen serbest bırakırsa zamanla aralarındaki iletişimin ve ilişkilerin koptuğunu görecektir. Burada dengeyi kurabilme çok önemlidir. Karşılıklı iletişim sonucunda aile varlığını da hissettirerek tercihi gence bırakırsa gençte sorumluluk duygusu artacak, artık karşısına çıkan olumlu ve olumsuz durumları kendisi göğüslemek zorunda kalacaktır. Bu şekilde olumsuz bir durumla karşılaşırsanız; ailenize doğru karar alabileceğinizi hissettirmeli, onların güvenini kazanmalısınız. Anne ve babanız sizin kararlarınıza güvenirse, sorumluk duygunuzun geliştiğini, yaşama ve geleceğe daha umutlu baktığınızı hissedeceksiniz.
6. “Sen baba mesleğini devam ettireceksin”: Aile baskısının yoğun yaşandığı evlerde “baba mesleğini” sürdürmesi için çocuğa aile tarafından baskı yapılabilir. Aileye baş kaldırıp kendi mesleğini seçmeye çalışan genç ise ailesi ile çatışmaya girer. Bu durumla karşılaşırsanız yine ailenizle konuşmaya çalışın. Beklentilerinizi ve hedeflerinizi anlatın onlara. Size güvenmelerini sağlayın. Sonuç mutlaka en doğrusu olacaktır.