Kafamızı karıştıran aşklar, sürekli yakındığımız sevgili, cevapsız kalan sorular ve daha neler neler…
Aşk dediğimizde herkes durup bir düşünmeli. Sorulduğunda “Ben aşkın kitabını yazdım” denir ya, inanın o kadar kolay değil!
Psikolog Yelda Aydın’la, kitabı ‘Pozitif Aşk Okulu’ üzerine yaptığımız röportajın aşkınız ve mutluluğunuzda sizi aydınlatmasını ve size yol göstermesini diliyoruz. Ne de olsa yolunuz uzun…
Zor erkek yoktur, erkeği zor kılan kadındır. Kusursuz kadın yoktur, Kadını kusursuz yapan erkeğin ruhudur.
Kitabınız Pozitif Aşk Okulu, ‘Zor Bir Erkekle Başetmenin Yolları’ alt başlığını taşıyor. Zor erkeği tanımlar mısınız?
Olumsuz duygu ve düşüncelerinin negatiflik düzeyini birinci derecede ortaya çıkaran, kendini saklayan bir yapıya sahip olan …
BAHAR ERKAN
bahar@gencgelisim.com
Kafamızı karıştıran aşklar, sürekli yakındığımız sevgili, cevapsız kalan sorular ve daha neler neler…
Aşk dediğimizde herkes durup bir düşünmeli. Sorulduğunda “Ben aşkın kitabını yazdım” denir ya, inanın o kadar kolay değil!
Psikolog Yelda Aydın’la, kitabı ‘Pozitif Aşk Okulu’ üzerine yaptığımız röportajın aşkınız ve mutluluğunuzda sizi aydınlatmasını ve size yol göstermesini diliyoruz. Ne de olsa yolunuz uzun…
Zor erkek yoktur, erkeği zor kılan kadındır. Kusursuz kadın yoktur, Kadını kusursuz yapan erkeğin ruhudur.
Kitabınız Pozitif Aşk Okulu, ‘Zor Bir Erkekle Başetmenin Yolları’ alt başlığını taşıyor. Zor erkeği tanımlar mısınız?
Olumsuz duygu ve düşüncelerinin negatiflik düzeyini birinci derecede ortaya çıkaran, kendini saklayan bir yapıya sahip olan zor erkekler; şımarık, kaprisli, bencil, egosuna düşkün tutum ve davranış sergilerler. Sevgisini gösteremeyen, birçok güzelliği eşiyle paylaşmayan, maddi ve manevi özgürlüklerini kendilerine saklayan, paylaşım duygusu çok az erkeklere “zor erkek” diyebiliriz.
Farklı bir ifade şekli de şöyledir: “Zor erkek yoktur, erkeği zor kılan kadındır. Kusursuz kadın yoktur, kadını kusursuz yapan erkeğin ruhudur.”
Zor erkekle nasıl başa çıkılır?
< Zor erkeğin negatif yönlerini pozitif bir yöne çevirmek için her şeyden önce onun kişisel, psikolojik ve ailevi yönlerini resmetmek gerekir.
< Bir kadın olarak kendi olumlu ve olumsuz yönlerimizi irdelememiz de şart. İki zor insan bir arada olmayacağı için, “Kendi zor yönlerimizi nasıl olumlu bir istikamete doğru manipüle edebiliriz?” sorusuna cevap aramalıyız.
< Beynimizde olumlu ve olumsuz bir tablo oluşturup olumsuzlukları yenmek adına kendimize “Nasıl bir program izlemeliyim?” sorusunu sormalıyız.
< Kısacası iyi bir imaj değişikliği yapıyoruz. Beyin, vücut ve kalp formatında yeni bir performans düzeyi oluşturmak için harekete geçiyoruz.
Kadınlar ruhlarının güzelliğini ve gizemini eşlerine sunmalılar.
Kolay erkek hiç mi yok? Eğer varsa hangi özelliklere sahiptir, nerelerde bulunur?
Tam anlamıyla kolay erkek yoktur. Ama evliliğin kolay yönleri vardır. Kadınlar ruhlarının güzelliğini ve gizemini, bedenlerinin güzelliği ve gizemiyle birleştirerek bunu bir hazine malı gibi saklamayıp eşlerine sunarlarsa eşlerinin çok katı ve zor yönlerini eriteceklerine hiç şüphe yok. Kadınlar nasıl bir melek kadar kutsalsa aynı zamanda şeytanın çorbasından da içmişlerdir, diye düşünüyorum. Kadınlar kolay erkekleri ancak kuytu köşelerde bulabilirler (gülüşmeler). Hayat şaşırtmacalarla dolu; bazen en zor görünen erkek çok kolay yönleri olan biri olarak karşımıza çıkabiliyor. Burada esas nokta, “Erkeğin gizemini çözecek kadar hünerli bir kadın var mı?” sorusudur. Kadın ne kadar gizemliyse erkek de en az onun kadar gizemli ve hassas bir yapıya sahiptir.
Kendimle ve hayat arkadaşımla ahenk içinde miyim?
Kitabınızda mutluluğu yakalayabilme yollarından biri olarak ‘Beyin, vücut ve kalp üçgeninde yaşamayı öğrenmeliyiz’ diyor, bu şekilde yaşamayı başarabilmek için pratik yöntem ve egzersizlere yer veriyorsunuz. Beyin-Kalp-Vücut üçgeni nedir? Beynimiz yapacaklarımızı söylerken, kalbimiz ona karşı geliyor; vücudumuz ise her ikisiyle de örtüşmeyen davranışlara bürünüyorsa, bu üçlüyü nasıl bir araya getirebiliriz?
Bu egzersizlerde bir bütünlük ve ahenk var. Egzersizler özünde diyor ki; siz ruhsal performansınızın beyinsel mekanizmanızla paralel gitmesini istiyorsanız durup düşünmeniz lazım. Önce “Kendimle ve hayat arkadaşımla ahenk içinde miyim?” sorusuna cevap aramalıyız. Yolunda gitmeyen bir şeyler varsa bu egzersizleri ısrarla öneriyorum. Bu dengeyi kurmanın tüyoları bu egzersizlerde saklı.
Vücudumuz ve benliğimiz iç duygularımıza bağlıdır. Bizim yapmak istediğimiz şeyleri yapacak, yapmak istemediklerimizi de asla yapmayacaktır. Hala duygularımızı frenleyemiyorsak burada bir problem var demektir. Otokontrol sisteminin zayıf olduğu anlaşılan bu kişilerin uzman yardımı almalarında yarar var.
“Pozitif Aşk Okulu”nda günümüzde yaşanan beraberliklerde iletişim sorunları, birbirinin sözlerini ve beden dilini çözememe, kıskançlık, farklı istek ya da beklentiler gibi unsurların çiftleri birbirlerinden uzaklaştırdığını dile getiriyorsunuz. Eşleri birbirinden ayrı düşüren bunca faktör arasında hem kadına hem erkeğe düşen görevler nelerdir?
Kendi duygularını gözlemlemeleri gerekiyor. Duygularını, sözel ifadelerini, iletişim metotlarını negatif kanaldan harekete geçirip geçirmediklerinin cevabını vermeliler. Öfkelerini kontrol etmekle nasıl bir yol izledikleri önemli. Her şeye tepki veren, mızmız, aşırı ayrıntılarda takılan kadınların hayat arkadaşları nasıl kolay olabilir ki! Bunun tam tersini düşündüğümüzde kadınlar için de durum değişmiyor. Erkek o günü ya da haftayı zor geçirdiyse, kadının burada olayı görüp ona göre hareket etmesi lazım. Kadın ya da erkek birbirlerinin agresif oldukları durumlarda birbirlerine hoşgörü göstermeleri gerekiyor. Çıkıntıları ve girintileri tamamlamak, ilişkinin sağlıklı devam etmesi açısından önem taşır.
Kadın ve erkek, ilişkilerinde gizemli bir yön bırakmalılar.
Sosyal, politik ve teknolojik değişimler aşkın da tadını kaçırmış olabilir mi? Eski aşklardaki samimiyeti, sadakati, fedakarlığı alıp götüren bugünün modern toplumunun hangi özellikleri?
Elbette. Aşklar samimiyetini yitirdi diye düşünüyorum. Önce gizem, sonra aşkın hüznü gitti. Aşk için acı çekmek yerine aşkı kolayca elde etmeye başladık. Aşkı elde etmedeki tutku gidince aşkın sırrı da kaybolmuş oldu. Çünkü insan elde ettiği şeyi, bir anda gönlünde bitirebiliyor. Bu yüzden kadın ve erkek ilişkilerinde hep gizemli bir yön bırakmalılar.
Kitabınız, okuyuculara aşkın bu özlenen tadını tekrar yakalayabilme fırsatı sunabilecek mi sizce?
Eğer kitabın özünü hissedebilirlerse orada hoş bir tada ulaşabileceklerini, belki de varolan aşkların üzerindeki perdeleri kaldırıp, ayrıntılara takılmadan geleceğe ulaşabileceklerini düşünebiliriz.
Aşkın okulu olur mu? ‘Pozitif Aşk Okulu: Zor Bir Erkekle Başa Çıkmanın Yolları’ kitabından sonra erkeklere seslenen, zor bir kadınla başa çıkmanın yollarını anlatan bir kitap yazmayı düşünüyor musunuz?
Aşkın da okulu vardır. Bu okul önce ruhta başlar ve beyni dolaşır. Sonra kalp koltuğunda bir mekan belirler ve hayatına devam eder. Zor bir kadınla başa çıkmanın yollarını anlatan bir kitap yazmayı da kesinlikle düşünüyorum. Bunun tamamlayıcı bir çalışma olacağı inancındayım.