“İnsan bir gün VİRGÜLü kaybetti.O zaman zor cümlelerden korkar oldu ve basit ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince, düşünceleri de basitleşti.
Bir başka gün ise ÜNLEM İŞARETİni kaybetti. Alçak bir sesle, ses tonunu değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne bir şeye kızıyor, ne de bir şeye seviniyordu. Üstelik, hiçbir şey onda en küçük bir heyecan bile uyandırmıyordu.
Bir süre sonra insanoğlu, SORU İŞARETİni kaybetti ve soru sormaz oldu. Hiçbirşey onu ilgilendirmiyordu. Ne evren, ne dünya, ne de kendisi umurundaydı.
Birkaç yıl sonra, İKİNOKTA ÜST ÜSTE işaretini de kaybetti. Bu yüzden davranış nedenlerini başkalarına açıklamaktan vazgeçti.
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnız TIRNAK İŞARETİ kalmıştı. Artık,kendine özgü bir tek düşüncesi yoktu, yalnızca başkalarının düşüncelerini aktarıyordu.
Son NOKTAya geldiğinde, düşünmeyi, okumayı, kendini unutmuş durumdaydı” (Alıntı)