Sibel ÜSTÜN
sustun24@hotmail.com
Yeryüzündeki canlılar birçok özellikle donatılmıştır. Ancak canlılar arasındaki en önemli ve özel varlık insandır.
İnsanoğlunu diğer canlılardan ayıran konuşması ve doğuştan var olan duygularıdır. Bu duygular içinde en önemlisi belki de ana-babalık duygusudur. Ana-babalık duygusu diğer canlıların aksine belli bir zaman dilimiyle kısıtlı değildir.
Mesela tavuk yavruları büyüyünceye kadar onlara bakar, yavrularına saldıran kedi köpek gibi varlıklara kendini feda edercesine karşı koyar. Ama belli bir zamandan sonra onları tanımaz. İnsanoğlu böyle değildir. Ondaki ana-babalık duygusu anne-baba ölünceye dek sürer. Sizlerin de anne baba olarak en değerli varlığınız evlatlarınızdır. Düşünsenize siz biz, annelerimiz, babalarımız bu kadar değerli olan yavrularımız için çok sıkıntılar çektik. Doğumdan, okul çağına gelince ve bizler ölünceye dek onların sıkıntılarını, sorunlarını yine sorunlarımız olarak göreceğiz. Bizler onlar için neler yapmayız neler…
Bir düşünsek çocuklarımız hakkında ya da kendi ana-babalarımız hakkında yaşadığımız duygu yüklü fedakârlık dolu bir sürü anı vardır…
Gelin analar-babalar bizleri bu kadar sıkıntılar çekmemizi sağlasa da bir türlü kızamadığımız onlar için her şeyi seve seve yapacağımız kendi hayatımızı onlar için ertelediğimiz ve geleceğimizi onlarla yaşayacağımız çocuklarımız, geleceğimiz için bir şeyler yapalım.
Aslında sadece ana-babanın biyolojik katkısı oluşmuş bu canlı varlığın doğduğu andan itibaren güzel ülkemiz Türkiye’nin de geleceği olduğunu unutmamamız gerekir. Canlı yetiştirirken vatana karşı sorumlu olduğumuzu da unutmamamız gerekir.
Çocuğumuzun saygıdeğer bir insan olmasını istiyorsak iyi bir geleceği olmasını istiyorsak onlar için bir şeyler yapalım ve onların eğitimine önem verelim. Eğitim sadece bizi iyi bir birey iyi bir vatandaş iyi bir anne baba yapmakla kalmak topluma ve ülkeye de yön veren yegane dinamiktir.
Çocuğunuz zeki ve hatta dahi olabilir. Ama onu okutmadınız yönlendirici teşvik edici olmadınız. Büyük ihtimalle bu zekâsı ve yetenekleri körelecek ve hem çocuğunuz kaybedecek hem de ülke kaybedecek. Sonunda size çocuğunuzdan “annem-babam okutsaydı ben … olurdum” sistemi kalacak. Ve bu fırtına gibi çocuk çok daha iyi yerlere gelecekken daha az getirileri olan bir meslek sahibi olacak. (iyi bir doktor ya da mühendis)
Tutun ki çocuğunuzun bir özel öğrenim problemi var. Aynen Einstein gibi ya da ilgi alanı değişik ve siz onu ısrarla normal eğitimin içinde boğuşturuyorsunuz. Siz onların yerine karar verip yeteneklerine önem vermeyip hırpaladınız. Onların kendilerini kötü hissetmelerini sağladınız. Ama ne oldu başarıyı biraz geciktirdiniz. Bırakın çocuklarınızı olduğu bibi olmasını istediğiniz gibi değil.
Otomobilinizin direksiyonunda otururken nasıl bir sorumluluğa sahip olmanız gerektiğini biliyorsanız bir çocuk dünyaya getirdiğimizde de ana-baba olmanın bir sorumluluğu vardır. Bu sorumluluğumuzun farkında olmazsanız yapılan yanlışlıklarda bedelini çocuklar yaşamları boyunca öderler. Bunun farkına vardığımızda da iş işten geçer ve sadece size vicdan azabı kalır. Lütfen onun yaşamı üzerine karar veren hâkimiyet kuran programlayan biri olmayın. Sadece onun hayallerini keşfederek gerçekleştirmesine destek olacak bir DOST olun.
İnanın bu çok daha önemli…