Lilay Koradan
www.gencgelisim.com
Hayatın tadı, zevki ve güzelliği dost olarak paylaşarak ve sevgiyle yaşayabilmektir. Yemekten daha çok yedirmekten zevk alan, mutluluğunu başkalarının mutluluğunda gören kimseler ne iyi, ne bahtiyar insanlardır. Bunlar herhangi bir kişiye değil hayata, kendilerine hayat verene aşıktırlar.
İnsanların en güzel yaşayanı; aşk, sevgi, kerem ve iyilikleriyle insanları da mutlu yaşatan kimsedir. Gerçek diriler ve hayatın zevkine varanlar bunlardır. Böyle insanlar öldükten sonra da gönüllerde yaşarlar. İmkanlarını kişisel çıkarlarına adayıp hapsedenler ise yaşadıklarını iddia etmesinler, çünkü bunlar yaşayan ölülerdir.
Yaşamın aydınlık tünelinin aydınlık yolcuları aşklarını şiirle ifade etmişler, sevgilerini ve coşkularını şiirle dile getirmişlerdir. Hak aşığı Yunus Emre’nın aşağıdaki dizeleri ilahi aşka tutulan bir kalbin yakarışlarıdır:
Gel Gör Beni Aşk Neyledi
Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne âkilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Gah eserim yeller gibi
Gah tozarım yollar gibi
Gah akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağlattın güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi
Ben yürürüm ilden ile
Şeyh anarım dilden dile
Gurbette hâlim kim bile
Gel gör beni aşk neyledi
Mecnun oluban yürürüm
Ol yâri düşte görürüm
Uyanıp melûl olurum
Gel gör beni aşk neyledi
Miskin Yunus biçareyim
Baştan ayağa yâreyim
Dost ilinden âvâreyim
Gel gör beni aşk neyledi
Sözün can damarı, tıpkı yaşamda olduğu gibi, kalptir. Doğru söz aşk dilinde yeniden yeşerir. Eğitimci-şair Necati Ayvaz’ın şiirindeki serzeniş gibi:
Bekçi Haydar,
Öğretmene aşık oldu.
O günden sonra
Köyde görülmedi.
Köylü “kara sevda” dedi.
Muhtar:
“Gönderdim namussuzu” dedi.
Anlayamadım
Namussuz kimdi?
Halil Cibran ise yokluğunda ölümü yeğlediği sevgi için bir şiirinde şunları söyler:
Sevgi
Derler ki, çakal da köstebek de
aslanın susuzluğunu giderdiği
aynı ırmaktan su içer.
Ve kartal ve akbaba gagalarını
aynı leşe daldırırlar,
ölünün huzurunda
barış içinde, beraberce.
Tanrısal eliyle arzularımı dizginleyen
ve onura ve gurura olan açlığımı
ve susuzluğumu artıran sevgi…
İçimde değişmez ve gizli olanın,
zayıf benliğimi baştan çıkaran
ekmeği yemesine,
şarabı içmesine izin verme
Varsın aç kalayım
ve yüreğim kavrulsun susuzluktan,
ve ölüp yok olayım;
yeter ki senin doldurmadığın bir bardağa
veya senin kutsamadığın bir kaseye uzanmasın elim.