Lilay Koradan
www.gencgelisim.com
İlk Aşk
Ne yaparsanız yapın, ilk aşkınızı unutmanız mümkün değildir. Aradan yıllar geçse, bu aşkın külleri bile uçup gitmiş olsa da size tecrübesizliğin ve masumluğun ilk sıcaklığını tattıran ilk aşk dimağlardan hiç silinmez. Yıllar sonra dönüp, “Ben ona nasıl aşık olmuştum acaba?” diye hayıflanabilir, pişmanlıkla karışık garip bir duygu yaşayabilirsiniz, olsun. Hüsranla neticelense de herkesin kolay kolay tadamayacağı bir hisle dolmuş, zaman zaman buruk ve kırgın da olsa yaşamın en güzel tecrübesini edinmişsinizdir. Size bunu yaşattığı için ilk aşkınız daima özeldir.
Yıldırım Aşkı
Var mı yok mu tartışmasını bir kenara bırakalım. Farz edelim ki yıldırım aşkı var. Birbirlerine yıldırım aşkıyla tutulduklarını ve yıllardır aşklarını koruyan kişilerin varlığı bu aşkın varlığının en önemli kanıtlarından olsa gerek. Yıldırım gibi inen bir aşka kapılıp gözyaşlarından şiddetli yağmurlar yağdıranların sayısı da azımsanmayacak kadar çok. Yıldırım aşkı kalbi bir anda sardığı, duyguları çok çabuk ele geçirdiği için oldukça tehlikeli ve yanıltıcı olabilir. Güzelliğinden, davranışlarından, nezaketinden ilk görüşte etkilendiğiniz bir kişiye hissettikleriniz aşk değil de geçici bir nöbet olabilir. Bu nedenle duyguların adını koymakta acele etmemek, kendine biraz zaman tanımak gerekir. Bu basit bir etkilenme ya da hoşlanmanın ötesinde hakiki bir aşksa zamanla kendi ismini koyar ve sizi avuçlarına alır zaten.
İmkansız Aşk
Yolda yürürken rastlarız, bazen en yakınımızda bile bulunabilirler. Kadın ayrı telden çalar, erkek bambaşka bir telden. Kadın oldukça hassas ve kırılgandır, erkekse hoyrat ve kaba. Kadın titizdir, kılı kırk yarar; erkekse pek bir sallapatidir. “Bu ikisi nasıl birbirine aşık olmuş, aynı evde yaşamaya nasıl tahammül ediyorlar?” deriz. Bize ne kadar imkansız görünse de, bu çiftler aşkın kural tanımayışına en canlı örnekler olarak karşımızda dururlar. Aradaki uyuşmazlık, hatta taban taban tabana zıtlıklar ise aşkı daha da benzersiz, orijinal, sıra dışı ve heyecanlı yapan unsurlardır.
Yasak Aşk
Men edilmiş, engellenmiş ve çoğu zaman da yasadışıdır. Ama asığın gözü görmez. Onun tek derdi sevdiğini görmek, tüm yasakları hiçe sayıp onunla nikah masasına oturabilmektir. Belki de aşkı aşk yapan bu ‘imkansız’ tarafıdır. Belki de aşka konulan yasaklar arttıkça ihlaller de artmaya mahkumdur.
Platonik Aşk
Onu gördüğünüzde kalbiniz yerinden çıkacakmış gibi atar; ama sizi darmadağın eden bu kalp sesi ona dokunmaz bile. Hiç oralı olmaz, çeker gider. Bihaberdir varlığınızdan. Siz heyecandan tir tir titrerken, onun için hava hoştur, o dingin ve sakindir. Böyle davrandığınıza pişmansınızdır, kendinizi aptal ve şaşkın hissedersiniz. Kelimelerinden, en küçük hareketlerinden anlamlar çıkarmaya çalışır, onun da size aşık olduğuna kanıtlar arasınız. En ufak bir tavır sizi üzmeye, ümitsizliğe düşürmeye, küstürmeye ya da umutlandırmaya yeter. Platonik aşk ilk kez aşık olan genç kızlarda sıklıkla görülür. Ancak yaşanan bu acı tecrübeden ders almak, benzer durumlarda kendilerini hemen akıntıya kaptırmamak ve gerçekçi düşünmek gerekir. Birden fazla yaşanan platonik aşk, aşkın huzur veren ve iyileştiren bir şifa değil de, ümitsizliğe ve acıya gark eden bir baş belası olarak algılanmasına neden olur.