Hayatımızın birçok evresinde hepimiz yaşarız korku duygusunu. Çoğu kez ansızın yüzleşir, bazen de kaçınılmaz olarak karşı karşıya kalırız. Şimdi kalkıp size hiçbir şeyden korkmayın, korkmamalısınız ya da korkacak bir şey yok tarzı …
Yazar : Ömer Ata Akın
omerakin86@hotmail.com
"Bundan 20 yıl sonra yapmadığınız şeylerden duyduğunuz pişmanlık, yaptıklarınızdan duyduğunuz pişmanlıktan daha fazla olacak. Öyleyse demir alın ve güvenli limanlardan çıkın, rüzgarları arkanıza alın, araştırın, hayal edin ve keşfedin."
Hayatımızın birçok evresinde hepimiz yaşarız korku duygusunu. Çoğu kez ansızın yüzleşir, bazen de kaçınılmaz olarak karşı karşıya kalırız. Şimdi kalkıp size hiçbir şeyden korkmayın, korkmamalısınız ya da korkacak bir şey yok tarzı telkinlerde bulunacak değilim. Çünkü bu şekildeki bir ezberciliğin hayatınızda korkuya dair hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini kestirebilmek hiç de zor değil. Evet korkarız; çünkü kontrolü elimizde değildir. Evet korkarız; çünkü bu duygu bilinçaltımıza kadar işlenmiştir. Ama bir dakika! Bu olumsuz koşul altında çaresizce kalakalmak aklı başında olan herkese acı verir. Yapılması gereken, bu hissiyata karşı gerçekten güçlü durabilmektir. Ve akabinde üstesinden gelmeyi bilebilmektir. Aklınıza gelen ilk sorunun (Nasıl?) cevabını zaten siz de verdiniz. Evet, bu koşullar altında cesur olmak kadar akılcı/erdemli bir davranış olamaz. İşte bu olgunun kontrolü bizdedir. Cesaretinizin büyüklüğü onu ne kadar istediğiniz ölçüsündedir. Bu ölçünün ışığı ne kadar güçlü olursa karanlık korkularınızı o derecede aydınlatabilir ve sonucunda bu korkularınızı çözümler üreterek aşabilirsiniz. "Cesaret korkunun yokluğu değildir, hiç korkmamak da değildir. Korkuya rağmen bir şeyler yapabilmektir."
Niçin korktuğumuzu tartışmak yerine var olan korkularımızın çeşitleri hakkında konuşmak ve nasıl çözümler üretebileceğimizi düşünmek daha faydalı olacaktır. Korkularımızın başını çeken, 'nedenlerde hata yapmak' konusunu ele alalım. Öncelikle şunu açığa kavuşturalım; mükemmeliyetçi, kusursuzluğu kendine amaç edinenler unutmamalıdır ki, hata yaptığınızda bu özelliklerinizi kaybetmiş olmazsınız. Çünkü mükemmeliyetçi bir yapıya sahip olan bireyler hata yapmaktan diğer bireylere göre daha fazla korkarlar. (Mükemmeliyetçiliğin arkasında korku yatar.) Aklındaki inanılmaz, özgün, sıra dışı bir fikir için harekete bile geçmeyi göze alamaz bazen. Çünkü korkar; "Hata mı yapıyorum?" ya da "Bu fikri gerçekleştirirken hata yapar mıyım?" soruları izin vermez harekete geçmesine. Bu durumda belki de yapabileceği, üstesinden gelebileceği bir işten kaçınmış olur. (Belki dedim çünkü her seferinde başarılı olamayabiliriz. Bundan daha doğal bir şey yoktur.) Ve bu kaçındığımız işler için çok büyük pişmanlıklar yaşayabiliriz. Bu da bize acı verir. Hata yapmaktan korkmayın, cesur olun. Şöyle diyor Mark Twain: "Bundan 20 yıl sonra yapmadığınız şeylerden duyduğunuz pişmanlık, yaptıklarınızdan duyduğunuz pişmanlıktan daha fazla olacak. Öyleyse demir alın ve güvenli limanlardan çıkın, rüzgarları arkanıza alın, araştırın, hayal edin ve keşfedin."
Cesaretin Sınırı Yoktur
Yapmamız gereken bir iş ya da görevle karşı karşıya geldiğimizde eğer o iş yhakkında gerekli donanımlara sahipsek, korkuyu bırakalım, küçük tedirginlikler bile bizi etkileyemez. Mademki karşılaştığımız bu işi yapabilmek adına güçlüyüz, o halde sadece inanmalıyız. Bazen duygularımız birbirine karışır. Bazen de biz kendi kendimizi zoraki farklı duygulara sevk ederiz. Örneğin, heyecan ve korkuyu düşünelim… Genç bir buz patencisi yarışmadan önce çok heyecanlıdır. Antrenörüne buz üzerine çıkamayacak kadar korktuğunu söyler. Antrenörü ise kendisine, "Korkmuyorsun. Yalnızca heyecanlısın. Bu ikisinin arasında fark var!" der ve sonra da şu hikayeyi anlatır: "Adamın biri bir lokantaya girip yüz dolarlık yiyecek sipariş eder. Bu adam heyecanlıdır çünkü çok pahalı bir yemek yiyecektir ama cebinde yüz doları vardır. Şimdi korkuya gelelim: Korku, cebinde hiç para olmadığı halde lokantaya girip yüz dolar tutarında yemek sipariş eden kişinin içinde bulunduğu durumdur." Bunun üzerine buz patencisi piste çıkar ve birinci olur.
Şunu her zaman anımsayalım: "Cesaretin sınırı yoktur."
Shakespeare'in izlenimlerine ve şu söylemlerine hangimiz kayıtsız kalırız ki:
Kaybetmekten korkarız; sevmekten korktuğumuz için,
Düşünmekten korkarız; sorumluluk getireceği için,
Konuşmaktan korkarız; eleştirilmekten korktuğumuz için,
Yaşlanmaktan korkarız; gençliğin kıymetini bilmediğimiz için,
Unutulmaktan korkarız; dünyaya iyi bir şey veremediğimiz için,
Ve ölmekten korkarız; aslında yaşamayı bilmediğimiz için…
En iyisi; hayattan korkma. Onun iyi olduğuna inan. Bu inancın onu gerçekleştirecektir.