Çocuk dinlenilmek, görüşlerine değer verilmek, anlaşılmak, güçlü birey olarak görülmek, ciddiye alınmak, güzel davranışları ile ödüllendirilmek ister.
Yaşamın ilk 6 ayı çok kritiktir. Anne veya anne figürü, bebeğe sevgi dolu bakım verdi ise, altını değiştirirken bebeğin yüzüne tiksinerek değil şefkatle baktı ise, ağladığında ihtiyacını giderip sevgi dolu dokunuşlar yaptı ise, bebeğin zihninde “ben yeterliyim” tohumları atılır. Aksi durumda kötü ebeveyn muamelesi, bebeğin zihninde “ben yetersizim, kötüyüm, değersizim” tohumlarının atılmasına yol açar. Ve bu tohumlar kişi yetmiş yaşına da gelse olumsuz yabani otlarla, olumsuz düşünceler pompalayarak kişiyi hep yetersiz, işe yaramaz hissettirir. Kişi milyarder olsa, çevresindeki insanlar karşısında el pençe divan dursa bile, bu kişiler kendilerini hep yetersiz hissederler. Boşlukta hissederler.
Yaşamın ilk 6 ayı ardından ilk 7 yılında çocuğu etkileyen anne, baba, yetiştirici, öğretmen figürlerinin tutum, davranış ve yaklaşımları çok önemlidir. Kakasını altına yaptığında “geri zekâlı, kaç defa dedim” diyen, öğünden önce mutfağı biraz dağıtıp yemek yediğinde, “aptal mısın niye yemek saatini beklemiyorsun kızım” diyen, komşusunun çocuğunu örnek gösterip “bak Aysel gibi olmadın, o, annesini hiç sinirlendirmiyormuş, yazık yazık” diyen, bu tarz, çocuğuna yaşamın ilk yedi yılında muamele eden ebeveynler ve ebeveyn figürleri çocukta değersizlik, başarısızlık, eksiklik fitilini ateşlerler. Ve bunlar terapilerle farkında olup değişmezlerse hayat boyu sürekli başkalarının kontrolünde olmaya mahkûm olurlar.
Sürekli talimat, sürekli ne yapılacağını söyleme, sürekli eleştiri, güzel davranışlarda takdir görmeme, çocukta hayata ümitsizlik, itaatsizlik, değersizlik ve özgüven kaybına yol açar.
Bu çocuklar büyüdüğünde kendini gerçekleştirip, kendi hayatlarının ustası olamazlar. Başkalarının etkisinde çakma hayat yaşarlar.
Ebeveyn figürleri çocuğu sözünü kesmeden dinlediğinde, farklı görüşlerini önemsediğinde, çocuk hatalı bir davranış yaptığında ona empatik yaklaşarak anlamaya çalıştığında çocuk gelişimi sağlıklı olur.
Çocuk, kendisinin önemsenmesini, aktif dinlenmesini, bir birey olarak kabul edilmesini ister. Duruşuyla, farklı tutum ve davranışlarıyla ciddiye alınmak ister. Hata yaptığında eğitici olarak önce dinlenmeyi, anlaşılmayı bekler.
Çocuğa, hata yaptığında azarlayarak değil, sevgi dolu davrandığımızda, tecrübe kazanacak uyarılar verdiğimizde, hatalarını hayat kazanımlarına çevirmesine vesile olduğumuzda; çocuk ruhen, bedenen, zihnen ve duygusal açıdan sağlıklı gelişir. Ve ileride kendi hayatının kaptanı, ustası olur.
Cevdet Mirmahmutoğulları
Hayatın Kaptanı Ol kitabından