Adını fazla bilen yok.
Mahmut Toptaş
Adına çekilen sinema filmlerinde “Çakal Carlos” denmiş.
Yazılan romanlarda da “Çakal” adı verilmiş.
Onun için herkes ona “Çakal Carlos” diyor veya “Binbir Surat” diye anan da oluyor.
25 Mart 1949’da Venezüella’da Katolik ve Marksist-Leninist bir ailede dünyaya geldi. Adını İlich Ramierz Sanchez koydular.
17 Yaşında iken ailesiyle birlikte İngiltere’ye göç etti ve orada üniversite eğitimi aldı.
Mazlumların yanında zalimlere karşı durmak için 1975 yılında Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Örgütü’ne (FHKC) katıldı ve İsrail’in korkulu rüyası, karabasanı oldu.
İsrailli ajanların, Dışişleri temsilcilerinin Çakal Carlos korkusundan görev kabul etmez olduğu, İsrail dışına çıkamaz hale geldiği günler.
Avrupa ve Amerika’da siyasi, ticari sosyal kurumların “İsraillilerle temas ettiğim takdirde Çakal Carlos beni ve ailemi vurur” dediği yıllar.
Tek kişilik bir orduydu.
Yalnız kurt gibiydi.
Tek başına iş yapardı.
İnterpol’ün, CIA’nın, Mossad’ın ve Fransız İstihbaratının her tarafta arayıp da bir türlü bulamadığı adamdı.
Viyana’da OPEC toplantısına katılan 10 Bakan ve altmış kişiyi rehin alıp Cezayir’e kaçırmasıyla kimsenin başaramadığını başarmış ve Cezayir’den Fransızların etkisini yok etme konusunda birçok operasyon düzenlemiş.
1994 yılında Sudan İstihbaratının ihaneti sonunda Fransızlara teslim edilmiş.
Halen Fransa’da müebbet hapis cezasını çekmeye devam ediyor.
Filistin’de iken tanımış Müslümanları.
Bolivya’daki direnişçiler, Hıristiyan, Filistin’dekiler Müslüman.
Aradaki farkı fark eder ve Müslüman olmaya karar verir.
Müslüman olmadan önce öksürmesi haber olurdu.
Mahkemede kendini savunmayıp hâkimleri mahkûm gözüyle gördüğü ve onları kapitalistlerin celladı olarak nitelemesi, o günlerde gazete, dergi ve radyolarda haber olurdu.
Müslüman olduktan sonra yok kabul edildi.
Nisyana mahkûm oldu.
Fransız hapishanelerinin verdiği acıdan daha ağırdır, nisyana mahkûm olmak.
Yeni adı Salih Muhammed Nur olan bu zatın adını şunun için hatırladım.
Yirmi birinci asır, yeni adıyla Milenyum asrı, İslam’ın yükselişe geçtiği yıllardır.
Bundan önceki Papa’nın basın önünde “İlk defa Müslüman sayısı bizi geçti” demesi dinimin düşmanının ağzından onaylanması demektir.
Güç bakımından da Müslümanlar ileridedir.
Elli yıldır, bir avuç kahraman, yiğit Mücahit, Mescid’i Aksa’nın bekçiliğini sürdürürken işgalci, terörist İsraillilerin destekçisi Amerika ve Avrupa Birliğiyle cihadı, İslam’ın onuruna yakışır şekilde devam ettiriyorlar.
Asıl terörün kaynağı olan kâfirliği dünyaya yaymak için çalışanlar karadan bir şey yapamadıklarından havadan saldırılarla Müslümanların evlerini başlarına yıkıyorlar, sağ kalanlar da terörün kaynağını kurutmak için Avrupa ve Amerika’ya şişme botlarla varmaya çalışıyorlar.Her sene bir milyonluk Müslüman artışı oluyormuş Avrupa Birliği ülkelerinde.
Onlar da Müslümanlarla karışık bir hayat yaşarken Roger Garody gibi, Salih Muhammed Nur gibi, Yusuf İslam gibi Müslüman olacaklardır.
Yalnız Almanya’da Müslüman olan sarışın mavi gözlü kardeşimizin sayısı iki yüz bini aşmış durumda. İtalya’da elli bini aşmış vaziyette.
Hollanda’nın birçok şehrinde Belediye Başkanlığını Cezayirli, Faslı Müslümanlar ele geçirmiş durumda.
Atalarımız ne demiş? “Durulmaz Denizler Dalgalanmadan”
Bulandıran biz değiliz.
Hangi ülkenin üsleri diğer ülkelerde ise bulandıranlar da onlardır.