Doğruluğuna İnanılan Bilgi Bizim İçin Gerçek Bilgidir

0
822

Yeni bilgiler edindikçe daha farklı bir insan olduğumuz bilinen bir gerçek. Bilgi insanın kişisel gelişimini sağlayan önemli bir kaynak. Modern toplumun bilgi toplumu olarak adlandırılması, bilginin ne kadar önemli hale geldiğinin göstergesi.
Kişisel gelişim elbette ki bilgiden ibaret değil. Ama, kişisel gelişiminin temelinin bilgi tuğlalarıyla örüldüğü kesin. Modern toplumda kişisel gelişimin önem kazanmasıyla birlikte, bilgi edinme süreci daha dikkatlice inceleniyor ve detaylandırılmaya çalışılıyor. Bütün amaç, insanın bilgi edinme sürecini birazcık daha hızlandırmak, biraz daha kolaylaştırmak. Bilgilenme sürecini dört aşamaya ayırmak yanlış olmaz sanırım.

 

 

MUTLU KEÇELİ
mutlu.keceli@yahoo.com.tr

 

 

Yeni bilgiler edindikçe daha farklı bir insan olduğumuz bilinen bir gerçek. Bilgi insanın kişisel gelişimini sağlayan önemli bir kaynak. Modern toplumun bilgi toplumu olarak adlandırılması, bilginin ne kadar önemli hale geldiğinin göstergesi.
Kişisel gelişim elbette ki bilgiden ibaret değil. Ama, kişisel gelişiminin temelinin bilgi tuğlalarıyla örüldüğü kesin. Modern toplumda kişisel gelişimin önem kazanmasıyla birlikte, bilgi edinme süreci daha dikkatlice inceleniyor ve detaylandırılmaya çalışılıyor. Bütün amaç, insanın bilgi edinme sürecini birazcık daha hızlandırmak, biraz daha kolaylaştırmak. Bilgilenme sürecini dört aşamaya ayırmak yanlış olmaz sanırım.

Bilgiyi Seçebilmek

Seçim yapmaya mecburuz. Hangi bilgileri öğreneceğiz? Hayatın geri kalan kısmında hangi bilgi yığınını öğrenmeli? Cevaplanması gereken soru bu. Yapacağı tercih bireyin kişisel gelişimini belirleyecek. Bir üniversite öğrencisini ya da üniversiteyi bitirip iş hayatına başlayan bir genci düşünelim. Üniversitede alması gereken dersler, takip etmesi gereken kurslar, hobiler, okuduğu kitaplar, izlediği filmler, tiyatrolar, konserler, ilgilendiği müzik türleri gibi tercih yapılması gereken yüzlerce konu, kişinin gelişimini sağlayan bilgi topluluğunu belirleyen kararlardır. Her insan geçmişinin ürünüdür. Bugünümüz, bugün yaptığız seçimler, aldığımız kararlar, ilerde geçmişimiz olacak ve geleceğimizi belirleyecek.

Bilgiyi İçselleştirebilmek

Kişinin doğruluğuna inandığı bilgi o kişi için gerçek bilgidir. İnanmanın yanısıra bilginin doğruluğunu ve doğruluğun gerekçelerini anlamışsak o bilgiyi içselleştiririz. Öğrendiğimiz bilgiler ruhumuzda benliğimizin ayrılmaz bir parçası olmalı. Adeta hissetmeliyiz onları. Misafir gibi durmamalı o bilgiler içimizde. Kimi insan vardır, konuşurken söylediklerini ezberlediği o kadar çok belli olur ki. Bilgiyi size aktaran kişinin bilginin sahibi olmadığını, samimi olmadığını, aslında bilgiyi anlamadığını hissedersiniz. Kimi insan ise tam tersidir; benliğinden bir parçadır size aktardıkları. Bilgiyle bütünleşmiştir böyle insanlar.

Bilgiyi İlişkilendirmek

Hiçbir bilgi tek başına bir şey ifade etmez. Her minik bilgi bir bilgiler bütününün parçasıdır ve bütün içinde anlam kazanır. Bilgiler bir araya gelip birleşirler ve bir anlam oluştururlar. Bu yüzden bilgilerin şu ya da bu şekillerde birbirleriyle ilişkilendirilmeleri gerekir. Bilgileri nasıl ilişkilendirdiğimize ve nasıl bir biçimde bir araya topladığımıza bağlı olarak farklı anlamlar üretiriz bilgilerden. Her bir insanın bilgileri ilişkilendirme ve toplama biçimi farklıdır. İnsanlar arasındaki farklı bakış açılarının bir sebebi de bilgilerin farklı biçimlerde bir araya getirilmesindendir. 

Bilgiyi Çoğaltabilmek

Birbirleriyle ilişkilendirilen bilgilerden yeni bilgiler üretilebilir. İnsan gereksinim duyduğu zaman etrafta bilgi aramak yerine elindeki bilgileri kullanarak yeni bilgiler üretebilir. Elbette bunu yapabilmek için öncelikle bilginin içselleştirilebilmesi gerekir. Benliğinizin parçası olmamış bilgileri çoğaltamazsınız.

Bilgilenme ve Ahlak

İyiliklerden uzak, kötülüklerle dolu gönüllerde bilginin kendisine kolay yer bulamayacağını düşünüyorum. Böyle gönüllerin gelişim sağlayacağına da hiçbir zaman inanmadım. Temiz, iyiliklerle, erdemlerle dolu gönüllerde yer bulur kendisine bilgi. İyi olan insana yakışır bilgi. Kirli ve kötü gönüller çok zor kabul ederler bilgiyi. İnsanın kişisel gelişimini ve bilgi edinme sürecini en çok etkileyen etkenlerden birisinin ahlak olduğunu düşünüyorum.

İyilik ve Kötülük Arasında Gidip Gelen İnsan Ruhu

İyilik hamurundan yoğrulmuştur insan ruhu. İyilik insanın varoluşunda bulunur. Doğası gereği iyidir insan. Kötülük, insana dışardan gelen başka bir duygudur. Bu yüzden iyi insanın bilgi edinme süreci ve kişisel gelişimi daha sağlıklıdır. Çünkü iyi insan kendisiyle barışıktır. İyiliklerle yoğrulmuş ruhunda huzur ve rahatlık vardır. Bu yüzden güçlüdür iyi insan. Enerjisini ve dikkatini belirli bir noktaya yoğunlaştırabilir iç huzurundan dolayı. Kafasında bin bir tilki dolaşmaz. Halbuki erdemlerin ve iyiliklerin ışığından faydalanmayan, ruhunda kötülükleri barındıran insan kendisi ile kavgalıdır. Vicdanı rahat olmayan insan yorgun olur; çünkü enerjisinin ve konsantrasyonunun önemli bir kısmını vicdanını yatıştırmaya, içindeki kötü duyguları bastırmaya ayırmaktadır. İyi insan kendi ruhuna ve yaratılışına uygun yaşamaktayken kötü insan kendi varoluşuna aykırı yaşamaktadır.

İyi ve kötü insandan bahsederken sakın insanları bu şekilde ikiye ayırdığımı sanmayınız. İyi insan veya kötü insan yoktur aslında. İçinde iyilik olan ya da içinde kötülük olan insan vardır. Ruhunda belirli bir seviyeden fazla kötülük taşıyan insanlara kötü diyebiliriz istersek. Kötü insanların mevkii kazandıkları, para kazandıkları doğrudur; ancak gerçekten başarılı mıdır bu insanlar diye sorarsak ne cevap verirsiniz? Gerçek başarı nedir? Para ve mevkii sahibi olmayı başarı olarak düşünmedim ben hiçbir zaman. Başarı, kişinin kendisine ve insanlığa mutluluk getiren bir yaratım ortaya koymasıdır herhalde. Ruhundaki kötülüklerle baş edememiş ve onlardan enerji bulan insanların mutlu ve başarılı olduklarını hiç görmedim. Tarihteki tüm başarılı insanlar, kendilerini başarıya götüren süreçte içlerindeki kötülüklerle baş edebilmeyi öğrenmiş iyiliklerin erdemlerin değerini anlamış insanlardır.

Gelişim Serüveni Kendini Bilmekle Başlar

Kişisel gelişim süreci, bir anlamda insanın kendisini tanıması sürecidir. Eskiler insan yaşamının insanın nefsiyle mücadelesi süreci olduğunu söylerlerdi. Yunus Emre “Bir ben var benden içre’’ demişti. Freud ve sonrasında gelişen psikiyatri insan ruhunun karmaşasını, alt benlik ve üst benliği, bilinçaltı mekanizmalarının çalışma biçimini ortaya serdi. Psikiyatrinin ortaya koyduğu bakış açısından sonra, insanın kişisel gelişiminin kendi nefsiyle mücadele süreci olduğunu daha iyi görebiliyoruz. İnsanın kendini bilmesi kendi nefsiyle olan mücadelesi ahlaki bir süreçtir. İnsanın kontrol edemediği iç dünyasını kontrol altında tutan bir güçtür ahlak. İnsanın adil olmamızı sağlar ahlak duygusu. 

Adil olmak derken insanın kendisine karşı adil olabilmesinden bahsediyoruz. Söz konusu olan, insanın yargılarında, kararlarında ve seçimlerinde adil, tarafsız ve objektif olabilmesidir. Ahlak, insan ruhunu iyiliklerle yıkar, temizler. Ruhu iyiliklerle yıkanıp temizlenmiş insan etrafına olduğu kadar kendisine karşı da objektif ve adildir. Kendisi ile hesaplaşabilir, kendisini eleştirebilir. Kavga eder gerekirse kendisiyle. Bunların sonucunda kendisini tanır.

Kibirden Uzaklaştıkça,Gerçek Bilgiye Yaklaşırsınız

Bilgilenme sürecinin ilk basamağının öğrenilecek olan bilgiler topluluğunun seçilmesi olduğunu belirtmiştik. Ahlak, insanın bu seçimini objektif yapmasını sağlar. Birçok insanın kişisel gelişimi ile ilgili kararlarını kıskançlık, kibir, etraftakilere yönelik nefret gibi olumsuz duyguların etkisiyle verdiklerini görüyoruz. Özellikle iş hayatı bu tür olumsuz duyguların ortaya çıkması için uygun bir zemin sağlar. Bir insan, kendisine rakip gördüğü bir diğer çalışanı geçmek için kendini geliştirmeye çalışıyorsa, ona duyduğu nefret ya da kıskançlık duygularından güç buluyorsa kişisel gelişimi ile ilgili doğru kararlar veremez. Bazı insanlar yeteneklidirler, bilgilidirler. Böyle insanların kibir duygusunun eline düşmesi kolaydır. Kibirlenen insan gösteriş yapmak için bilgi edinir, diğer insanlar üzerinde hakimiyet kurmak için kendisini geliştirmeye çalışır. Halbuki iyilik ve sevgi dolu insan, kendisini tanıdığı ve kendisine karşı adil olduğu için seçimlerini kendi ilgi alanlarına göre ve kendi yeteneklerine göre yapar.

Gönül Gözüyle Görmek

Kötü duyguların verdiği enerjiyle bilgilenmek sağlıklı ve uzun vadede mümkün değildir.  Uzun vadede, gerçek bilgilenme, bilginin içselleştirilmesi ile olur. Kötü duyguların itmesiyle hareket eden insan, bilgi ile iletişiminde özgür ve objektif olmadığı için bilginin temellerini kavrayamaz. Gerçek bilgi, bilginin doğruluğuna inanmakla başlar demiştir. İnanç samimiyettir. Samimiyetse iyi duygular gerektirir. Kötü duygular içerisinde ve bir takım gizli hesapları olan, kendisine karşı samimi olmayan bir insanın bilginin temellerini arayıp bulması ve bilginin doğruluğunun gerekçelerine inanması olanaksızdır.

Eskiden gönül gözüyle görmek diye bir kavram vardı tasavvufta. Kayboldu gitti şimdilerde bu kavram. İnsan, iyiliklerle erdemlerle doldurursa içini, dünyevi yaşamın kötülüklerinden, kirinden pasından arınırsa gönül gözü açılır ve dünyayı bambaşka görebilir, derlerdi eskiler. Bilimsel bilgi ile gönül gözüyle görülebilen bilgiyi ayırırlardı. Çağdaş psikiyatrinin bulgularıyla, eskinin bulguları aynı noktada birleşiyor. Gönül gözü açılmamış bir insanın kişisel değişimi elbette olur. Yaşadıkça yaşlanıyoruz ve bizimle birlikte etrafımız da değişiyor. Bu toplu değişim içerisinde elbette biz de değişiriz. Değişmemek elde değil ki. Ancak gelişim kavramı farklı bir kavram. Ben, gönül gözü açılmayan, iyiliklerle erdemlerle donanmamış bir insanın kişisel gelişiminin, bilgilenme sürecinin sağlıklı gelişeceğine inanmıyorum.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız