Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocukların Okulda Dışlanması

0
754

Dikkat, belli bir konuya, olaya, noktaya kendini yöneltebilmek becerisidir. Çocuklarda dikkatin gelişimi anne karnındayken başlar, duyuların gelişimi ile dikkatin gelişimi birbirine paralel olarak gerçekleşir. Duyu organları gelişimini tamamlayınca çocuk dikkatini yöneltebilir duruma gelir ve dışarıdan gelen seslere karşı tepkide bulunabilir. Anne karnında yüksek seslere tekmeleyerek tepkide bulunur. Temposu düşük ve hafif seslerde hareketler daha yumuşak, yavaş ve huzurludur.

Bebek doğumu ile birlikte ışığa karşı duyarlıdır. Daha sonraları, ana ve parlak renkli nesneler dikkatini çeker. Gözleri ile hareketini takip eder, gelişimi ilerledikçe başını ve bedenini dikkatini çeken objeye doğru yöneltir. Daha sonraki gelişim sürecinde renkli, hareketli, parlak oyuncaklar çocuğun hoşlandığı objelerdir. Sesin aniden yükselmesi ve düşürülmesi de çocuğun ilgisini çeker. Yaşlara, hatta aylara göre bu guruptaki çocukların dikkat süre ve yoğunlukları farklıdır. Çocuk büyüdükçe süre ve yoğunluk artar, bu nedenle dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) teşhisi konamaz. Çocukla başa çıkamamak belki bir gurup için belirleyici olabilir.

Anaokulu çağlarında dinleme, belli bir konuya odaklanabilme, başladığı bir etkinliği tamamlayabilme özelliği, şarkı söylerken guruba uyarak oturabilmek genellikle dikkat gelişimi ile ilgilidir. Çocuk yaşına uygun olarak belli bir süre ile kendini yapılan etkinliğe verebiliyor mu? bu konu uzmanlarca, çocuğun ailesi ve öğretmeni ile birlikte değerlendirilmelidir.

DEHB olan çocuklar 7 yaşına gelmeden kendilerini belli ederler. Bu çocuklar, yaşıtlarından daha kısa süre dikkatlerini yoğunlaştırabilirler, elleri ve ayakları durmaz, anlatılan birşeyi dinlemekte sabırsızdırlar, sık sık yerlerinde kalkarlar, konuşmayı bölmek isterler, soru yöneltildiğinde soru bitmeden cevabını verme durumuna geçerler, yönergelere kendilerini veremediklerinden dolayı yanlış ya da eksik yaparlar, başladıkları bir etkinliği bitirebilme sabırları yoktur, sınıf ortamında arkadaşları ile konuşmak ya da değişik sesler çıkarmak isterler, eşyalarını sıklıkla unuturlar, kaybederler, sıra bekleyecek sabırları yoktur, herhangi bir etkinlik esnasında sık sık bahaneler bularak kalkmak ister, su içeceğim, tuvalete gideceğim gibi sözler duymamız mümkündür.

Dikkat eksikliğinin dürtüsel olduğu, bir kısım çocuklarda beyinde planlanmayan hareketlerle de kendini gösterir. Beklenmedik şekilde ortaya çıkan bu davranışlar sorun yaratabilir. Çocuklarda mimiklerin anlaşılamaması ve karşıdan gelen etkiye karşın uygun ya da beklenen tepkilerin oluşamaması sorun yaratabilir. Kendi dikkati kısa süreli ya da yoğun olmadığından çevresindeki arkadaşlarını rahatsız etmesi, dalgın olup, uyaranlara karşı duyarsız olması sorun yaratabilir.

Bu tip çocuklar, 0-3 yaş döneminde daha çok bireysel bakım ve güven duygusunun kazandırıldığı dönemi yaşadıkları için toplumla ilişkileri fazlaca sorun yaşatmaz. Arkadaş ve erken çocukluk eğitim kurumlarının gündeme gelmesi ile sorunlar kendini göstermeye başlar. Yönergeleri anlamadan uygulamaya kalktığı için arkadaşları tarafından kabul görmez, çünkü onlar yönergeyi anlamaya çalışırken, O çoktan uygulamaya geçmiştir ve çoğunlukla beklenen değildir ve yanlıştır, sınıfın düzenini bozar. Hareketli ve kıpır kıpırdır, onun bu durumu diğer çocuklar tarafından rahatsız edici bulunur. Öğretmen, çocukların zaten kısa olan dikkatini yoğunlaştırmak için çaba sarfederken, sınıf düzeni bozularak; toplu şekilde dikkat dağılmıştır. Sıra beklenmesi gereken durumlar ve bu alışkanlığın kazandırılması anaokullarında belirleyici olduğu için sırada beklemek istememe, öne geçme isteği, can sıkıntısından sağındaki solundaki diğer çocukları rahatsız edip, itişmesi, el, kol ve bacaklarının rahat durmaması istenmeyen kişi olmasına sebep olur. Oyundaki anlatımı dinleyecek kadar vakti olmadığı için ya da dinlerken , O zihnen başka yerlere gittiği için bir türlü oyunu yeterince kavrayamaz. Yanlış oyun, diğer çocuklar tarafından hemen farkedilir ve bir kargaşa doğar. Öykü dinleme, müzik dinleme gibi etkinliklerde de sorun yaşanır, guruptan koptuğu hemen farkedilir. Bunu sadece öğretmen değil; sınıf arkadaşları da farkeder ve alay konusu olabilir. Gurup etkinlikleri, düzen bozulduğu için sağlıklı olamaz ve istenen eğitimsel sonuç alınamaz. Burada salt DEHB olan çocuk etkilenmez, gurubun tümü için sorun yaşanır. Çocuklar, bu aykırı tutumlar için Onunla arkadaş olmak istemezler, guruplarına almak sürekli sorun haline gelir. DEHB çocuk için de bunların yaşanması can sıkıcıdır, O da bu yaklaşımlardan üzüntü duyar, hırçınlık, saldırganlık gibi davranış bozukluklarına da meyledebilir, içine de kapanabilir. Toplum içinde bulunmaktan hoşlanmaz, sosyal gelişim olumsuz etkilenir. Gelişimler, birbirleri ile ilişkili olduğu için zaten duygusal gelişimi örselenmiş olan çocuk, arkadaşları ile sınıf-salon, açıkhava oyunları oynamadığı için psikomotor gelişim de olumsuz etkilenir. Dil gelişimi de etkinliklere kendini veremediği ve arkadaşları tarafından onay görmediği için etkilenir. Kendi kendisine kalır. Bilişsel yönden odaklanma ve yoğunlaşma sorunlarından dolayı çevresel etkenleri lehine kullanamaz durumdadır. Fiziksel gelişim yönünden yemekte dikkatini veremediği ya da gereksiz hareketlerle zaman geçirdiği için beslenme durumu da etkilenir, uykuya dalmakta sorun yaşayabilir, uyusa da kaliteli uyumuyor olabilir, dinlenmemiş kalkabilir.

DEHB olan çocuklarda en çok dikkati çeken dönem ilköğretime başlamaktır. Aile, çocuğun örgün bir eğitim kurumuna başlaması ile bu rahatsızlığı farkeder. Çünkü, okul başarısızlığı belirleyici bir faktördür. Çocuk derse konsantrasyon sorunu yaşar, okuma yazma çalışmaları olumsuz etkilenir, durum sadece kendisini etkilemekle kalmayıp; arkadaşlarını ve onların da derse katılımını etkiler. DEHB olan çocukların bir kısmında dürtüsellik olduğu, dikkat süre ve yoğunlukları diğerlerine göre kısa ve yetersiz olduğu için çevresini de dersten uzaklaştırır. Başarı bekleyen aileler, sorunun nedenine indiklerinde bu çocukların sebebiyet verdiklerini görürler. Bu durum öğretmeni, DEHB li çocukları ve ailelerini, diğer çocuklar ve ailelerini iletişimin sağlıklı kurulamaması açısından etkiler. İdari sorunlara bile yol açabilir. Tüm bunlar, böyle çocukları ve ailelerini toplum dışına itebilir. Aileler çaresizlik hissedebilirler, çünkü çocukları eğitim almalıdır. Bunun ötesinde yalnızlığa mahkum edilmemeli ve sosyal çevreden uzaklaştırılmamalıdır. Öğretmen elinden geleni yapmakta, eğitim programını yetiştirmek ve her çocuğun bireysel özelliklerine de dikkat ederek programını sürdürmektedir. Çocuklar, bu dönemde kız, erkek guruplaşarak oyuna yönelirler, gurupta düzeni bozan çocuklar dışlanır. Çocuk farketmeden yaptığı davranış sorunları nedeniyle diğer çocuklar tarafından sorumlu tutulur, durumdan herkes olumsuz etkilenir. Çocuklar arasında kavga ve çekişmelere yol açar, duygusal problemler yaşanır.

Öğretmen, bu çocukların, sınıftaki diğer çocuklardan ve velilerinden kabul görmelerini sağlayacak çabayı sarfetmeli, kaynaştırma, oryantasyon çalışmaları da yapmalıdır. Burada diğer veliler de anlayışlı olmalı, mümkün olursa elbirliği ile sorun çözülmeye çalışılmalı, gereken uzmanlardan destek alınmalıdır.

ÖZNUR SİMAV- pedagog-kurucu

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız