KRONİK İŞSİZLERE 3 KRİTİK ÖNERİ

0
752

İş aramakla geçen süre uzamaya başladıkça umutlar da erimeye başlar. İş bulamama kaygısının iyiden iyiye derinleştiği bu dönemi sorunsuz bir şekilde atlatmak isteyenlere uzmanların 3 kritik tavsiyesi var…

İŞSİZLİK UMUTSUZLUPA DÖNERSE ŞU 3 YÖNTEMİ DENEYİN

İş arayış süresi uzadıkça umutsuzlukta çökmeye başlar. Ya iş bulamazsam soruları, neden kimse geri dönüş yapmıyor sorgulamaları ve korkular baş göstermeye başlar.

Tüm bu süreçlerden geçiyor olmanız doğaldır. Önemli olan korkularınızın farkında olmanız ve üstesinden gelebilmek için kendi gücünüzü tekrar farketmeye çalışarak, hareket yönünüzü gerekirse değiştirmeye ya da güçlendirmeye bakmanız.

Araştırmalar genelde iş arayanların yakalandıkları 3 sorundan bahsediyor. Sizde de aynı durum varsa, şu 3 öneriyi ciddiye alın ve tatbik edin.

1- Kabuğa çekilmek: İş arama süreci uzadıkça, iş arayanlar içe dönmeye başlıyor. Yani, topluluk arasına girmekten, iş çevrelerinde bulunmaktan, bilgi ve becerilerini bir kurum dışında kullanabilecekleri ortamları aramaktan vazgeçiyorlar. Bu da psikolojik olarak adayın kendine inancını azaltmaya başlıyor.

Ne yapmalı: İş arayışınız süresince sadece iş başvuruları yaparak ya da tanıdıklara iş aradığınızı söyleyip beklemek dışında hareket etmeye bakın. Örneğin, finans alanında çalışıyorsanız, bu alandaki bilginizle kimlere fayda sağlayabileceğinizi düşünün. Uzmanlığınızı gösterebileceğiniz ortamları yakalayın. Bu aktivitenin iş arayışınızla direk bir alakası olmayacaktır. Uzmanlığınızı göstermeniz size kendinizle ilgili farkındalık yaratacak ve becerilerinize daha kuvvetli inanmanızı sağlayacaktır. Peki, bu aktivitenin direk iş bulmayla alakası yoksa neden bu çabayı harcamanız faydalıdır? Çünkü, iş görüşmelerinizde güçlü olduğunuzu hissetmenizi ve görüşmeleri daha dik durarak yönlendirmenizi sağlayacaktır. Bilgi ve tecrübelerinizi kullanmak, onları geliştirecek ortamlarda bulunmak öz etkinliğinizi kuvvetlendirecektir.

2- Kötü deneyimlere takılıp kalmak: Şu bir gerçek ki Türkiye’de iş görüşme tekniklerinde uzman, iletişim psikolojisinden anlayan yönetici sayısı çok az. Benzer şekilde işe alımı tek taraflı zanneden dolayısıyla “ben senden daha önemliyim çünkü işeverenim” zihniyetinde olan şirketlerin sayısı da bir hayli bol. Durum böyle olunca, kötü deneyim yaşayan adayların sayısı da bir hayli yüksek. İş görüşmesi deneyimleri birçok adayı paralize ediyor. Yani, görüşmede olanlar, işverenlerin amatörce davranışları ve adaylara tavırlarına takılıp kalıyorlar. Bu tecrübelerin ötesine geçemiyorlar ve bu tecrübeleri iyi değerlendiremedikleri için diğer iş görüşmeleri de olumsuz etkileniyor.

Ne yapmalı: Doğru zamanda bencil davranmayı tercih etmeli. Bencillikten kastım şudur. Amacınız istediğiniz ve seveceğiniz bir iş bulmaksa. karşınızda ki amatör ve sizi kendiniz hakkında kötü hissettiren yöneticilerin davranışlarını fazla önemsememeyi öğrenmek. Bu tür tecrübelere rastladığınızda, karşınızdaki kişinin bilgi ve deneyiminin henüz yetersiz olduğunu düşünmeniz karşınızdaki kişiye ve kuruma karşı kızgınlık duymanızın ve kendinizi kötü hissetmenizin önüne geçer. Yanısıra, bu görüşmelerde size yöneltilen soruları ve sorulara verdiğiniz cevapları tekrardan gözden geçirmeyi denemeli, çünkü ne tur durumlarda nasıl davrandığınız ve nasıl cevaplar vermeyi tercih ettiğiniz konusunda size müthiş bilgiler sunar bu tecrübeler. Eve döndüğünüzde, bu tür durumlara alternatif ve daha etkin cevaplar neler olabilir, bunları düşünmek ve pratiğini yapmak.

3- Şirketlerin beklentilerine göre konuşma çabası: İş görüşmelerinde çoğu aday şirket ne duymak isterse onu söyleme eğiliminde oluyor. İş kapmaya çalışmak ve ümidin kırılma noktasında “yeterki bir iş olsun” anlayışı adaya yarardan çok zarar getiriyor. Ya istemediği ve uygun olmadığı bir işe giriyor ve daha mutsuz oluyor. Ya da görüşme sırasında inandırıcı olamıyor bu da adayın hızlıca elenmesine sebep oluyor.

Ne yapmalı: Adaylar genellikle iş görüşmesi nasıl olmalı bunu pek bilemiyorlar. Yani işveren aslında ne kadar tecrübesizse görüşme teknikleri konusunda, adaylarda bir o kadar tecrübesiz. Dolayısıyla iki tecrübesiz bir araya geldiğinde sonuçlar vahim olabiliyor. Güçlü konuma çıkabilmek için şirketin ve işin gerektirdiği yetenekleri görüşme öncesi iyi düşünmek gerek. Kendi yeteneklerinizin nerede kuvvetli olduğunu anlamanız ve bunları öne çıkartmanız size avantaj sağlar. Buradaki sorun şu ki çoğu aday nerede güçlü olduğunu bilmiyor. Yani pazarlama biliyor olmanız, CRM iyi yapıyor olmanız bir alanda faaliyet gösterdiğinizi anlatır. Yeteneğin nerede olduğunu gösteren örneğin “pazarlama konsepti oluşturabilmek” ya da ” detaylara dikkatli olduğumdan kişiye özel programları kurgulamak güçlü yanım” diyebilmektir. Bu yüzden alanınızda sizi tanımlayan, en iyi yaptığınız şey ne ise bunlara vurgu yapmak önemli.

Bazen işverenler garip sorular sorabilirler. Aynı soruyu kendilerine sorsanız, inanın cevap veremezler. En klişe olanı şudur: “5 yıl sonraki hedefin nedir?” Oysa, hedefler değişkendir. Koltuğunda 10 yıldır oturan bir yöneticinin 10 yıldır aynı koltukta oturmuş olması hedefine ulaşamadığı anlamına mı gelir? Yoksa bir hedefi olmadığı anlamına mı? Daha anlamlı bir soru, “bu pozisyona gelirsen işinde nasıl bir etki bırakmayı istersin?” olabilir. İki soru arasındaki en önemli fark şudur. Birinci soru dar açılıdır. “Direktör olmak istiyorum” işverene hiçbir bilgi vermediği halde şunu düşündürür “hırslı bir kişi ve çok çalışır herhalde”. Bu varsayım bazı yöneticiyi tatmin eder. Ikinci soru ise adayın yaptığı işte bulduğu anlamı ifade etmesini ister. İşletmeler için bu daha değerli bir sorudur, çünkü adayın işine verdiği anlamı görmenize ve bu amaca ulaşmak için hangi değerlerin aday için önemli olduğunu farketmenizi sağlar. Böylece 10 yıl aynı koltukta otursa bile o pozisyona kattığı değer, işine verdiği anlam ile bütündür. Bu soru adayın da düşünmesini ve daha anlamlı bir iş hayatı yaşamasını teşvik ettiğinden gizli bir değer taşır.

 

Yazan: Fatmanur Erdoğan Kaynak/yenibiris.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız