Hepimiz arıyoruz derinlerde yatan bir gerçeği. Belki de ölmemek. Ölmemek için yaşıyoruz, yemek yiyoruz, deli gibi üreyip, saatlerce uyuyoruz. Bir gerçek var görünmeyenin arkasında, onu arıyoruz hep beraber ve tek başımıza.
Yazar : Aşkım KAPIŞMAK
Hepimiz arıyoruz derinlerde yatan bir gerçeği. Belki de ölmemek. Ölmemek için yaşıyoruz, yemek yiyoruz, deli gibi üreyip, saatlerce uyuyoruz. Bir gerçek var görünmeyenin arkasında, onu arıyoruz hep beraber ve tek başımıza.
Hiç sordun mu sen; neden yaşıyorum diye? Hiç sordun mu sen; nasıl yaşamam gerekiyor diye? Sormadan mı yaşıyoruz bu hayatı? Şu bir gerçek ki soru sormaya başladığımızda kendimizi pişmanlıklarımızla baş başa buluyoruz. Evrende hani o görünmeyen var ya işte tam orada her insanın bir kileri var. Hayatımız boyunca sahip olacağımız her şey o kilerde. Araba, sağlık, ev, sevgili, evlat, iş, kariyer, sakız, çikolata, kaza, hastalık vs. Biz birbirimizin kilerinde ne var bilmiyoruz, ama yaratıcı hepimizin kilerinin içindekini biliyor.
Kilerleri bilirsiniz. Ölmemeyi garantilemek için aldığımız tüm yiyecekleri orada saklarız. İhtiyacımız olduğunda çıkarır tüketiriz. Aynen onun gibi görünmeyenin arkasında her şeyimiz var ama bir türlü bize verilmiyor. Neden dersiniz? Belki de biz almasını bilmiyoruzdur…
İnsan tertemiz ve tamamen zengin bir dünyaya doğuyor. Kendisini ömür boyu yaşatacak her şey görünmeyenin arkasında saklı. Sadece gerçekten ihtiyacı olduğunda ve bedelini ödediğinde alabiliyor. Sağlık mı istiyorsun o zaman öde bedelini; beslenmene dikkat edeceksin, bedenine zarar verecek şeylerden uzak duracaksın. Hadi öde! Mutluluk mu istiyorsun o zaman öde bedelini; ilk önce mutlu edeceksin, Para mı istiyorsun o zaman öde; çalışacaksın. Rahat mı uyumak istiyorsun; o zaman kimsenin arkasından konuşmayacaksın, tutamayacağın sözler vermeyeceksin. Hadi öde!
Ne kadar güzel bir güç verilmiş bize, istemek. İnsan her şeyi isteyebilir. Uçmayı, çok zengin olmayı, sonsuz yaşamayı… Ama sadece hedeflerine ulaşabilir. Görünmeyenin arkasında istekler değil hedefler vardır. Kilerde sadece güzel şeyler olmaz aynı ayarda kötülükler de vardır. Mesela senin başına büyük bir felaket gelecek. Bunun için yaratıcı uyarır, “Bak bu felaket onadır. Devam ederse şu kötü huylarını ona hissettirin.” Bazen insan görmez o mesajları devam eder. Görmez devam eder. Sonra başına kilerden bir felaket düşer. "Neden?" der. Cevabı bulamaz. "Neden?" der. Yine yanıtsız kalır. Göremez ki kendinde hata. Kişi alışmıştır hep başkasının hatalarını görmeye.
İnsan kendine bakar ama başkasındakini görür. Bakmak ve görmek o kadar farklıdır ki; her yere bakarız ama her yeri göremeyiz. Her yeri görebilseydik; savaşlar olmazdı, hırsızlık olmazdı, analar terk edilmezdi, eşler aldatılmazdı, çocuklar doğurulup bir kenara atılmazdı, arkadaşın kuyusu kazılmazdı, kimse ağlamazdı. Bakanlar çoğaldı, kaç kişi kaldık gören; kaç kişi kaldık görüp dokunan?
Görünmeyenin arkası çok zengin, istemeyi bilene. Bu sırrı çözdüğümde o kadar değişti ki düşüncelerim. O an anladım hepimiz sadece hak ettiğimizi yaşıyoruz. Ne seninki benden az ne benimki senden fazla. Geçmişimiz ve geleceğimiz hak ettiklerimizle dolu. Yaratıcı insanlar arasında ayrım yapmayacak kadar yücedir. Ayrımı yapan sadece insanın kendisidir. Yaratıcı sadece hak edene mevki verir, insan ise yakınlarına torpil geçer, Yaratıcı sadece hak edene ödül verir, insan ise çıkarları olana. (Tabii bazı insanlar.)
Ey insan ne çok böbürlen elindekilere ne de çok hafife al. Ne zaman aklına evren gelirse kendini bir bit kadar ufak, ne zaman aklına bir yoksul gelirse, bir evren kadar büyük olduğunu hissediyorsan insansın. Şimdi sadece düşün, elin kanadığında, düştüğünde, para kazandığında, iflas ettiğinde ya da aldatıldığında neden diye?
Başımıza gelen her iyi ya da kötü şeyin anlamını keşfeden hayatın farkındalığına ulaşır, ulaşamayanlar hiç ölmeyeceğini sanır. Hayatın farkındalığına ulaşanlar ölümsüzdür, ulaşamayanlar ise her an ölmeye mahkûmdur.