Ali bir şirkette üç yıldır çalışmaktadır. Hayatı boyunca pek çok sıkıntı çeken ve hayatta bir türlü istediği başarıyı yakalayamayan Ali, en sonunda kendisinde bir sorun olduğunun farkına varır. Bu sorunun bir an önce tedavi edilmesi gerekmektedir. Ali arkadaşlarının…
Yazar : Erkan Uysal
enerji109@yahoo.com
Ali bir şirkette üç yıldır çalışmaktadır. Hayatı boyunca pek çok sıkıntı çeken ve hayatta bir türlü istediği başarıyı yakalayamayan Ali, en sonunda kendisinde bir sorun olduğunun farkına varır. Bu sorunun bir an önce tedavi edilmesi gerekmektedir. Ali arkadaşlarının da tavsiyesiyle değerli bir kişisel gelişim doktoru olan Fatih Bey'den randevu alır.
Randevu günü gelir. Ali çok heyecanlıdır; çünkü artık tedavi olup hayatta istediği başarıyı elde edebilecektir. Ali heyecanından doktorun özel muayenehanesine yarım saat önce gider. İçerisinin epeyce kalabalık olduğunu gören Ali, "Tek hasta ben değilmişim, benim gibi sorunları olan çok kişi varmış" diye düşünerek biraz rahatlar. Yarım saat sonra sıra Ali'ye gelir. Muayene odasına giren Ali, kişisel gelişim doktoru Fatih Bey'le tanışır. Tanışma faslından sonra doktor Fatih Bey Ali'ye sorar:
– Ali Bey, neyiniz var? Ne gibi sorunlar yaşıyorsunuz? Sıkıntınız nedir? Bana bunları teker teker anlatınız.
– Doktor Bey, hiç sormayın. Çok uzun süredir sıkıntı içerisindeyim. Ancak ben yeni hasta olduğumu anladım.
– Ali Bey, bu tedavi için çok büyük bir gelişme. Dünyada pek çok kişi hasta olduğunun farkına dahi varamadan sıkıntı içerisinde bir ömür geçiriyor. Erken teşhis hemen her hastalıkta çok önemlidir. Tedaviye ne kadar erken başlarsak, o kadar hızlı ve erken iyileşme görülür. Siz neler yaşadığınızı anlatın.
– Bilmem ki hangisini anlatsam. Benim sıkıntılarım ta okul yıllarıma dayanıyor. Okulda çok başarılı olmak istediğim halde bir türlü başarılı olamadım. Arkadaşlarım çok yüksek notlar alırken ben onlara gıptayla bakıyordum. Sınavlardan bir türlü yüksek not alamıyordum. Çünkü sınavlara sadece son akşam çalışabiliyordum. Tüm okul hayatım boyunca çok başarılı öğrencilerde hep bir sorun olduğuna inandım. Bunlar nasıl oluyor da bir inek gibi durmadan ders çalışabiliyorlardı? Okul çıkışında arkadaşlar futbol oynarken ben onlara katılmadan duramazdım. Ama çok çalışkan arkadaşlarımız futbol oynamadan durabiliyorlardı. Ayrıca gezmeye, televizyon izlemeye de daha az vakit ayırıyorlardı. Mutlaka bu arkadaşların zevk alma duygularında bir sorun olmalıydı. Sonraları fark ettim ki, asıl sorun onlarda değil, bendeymiş. Bir gün dayanamayıp bu çok çalışkan öğrencilerden yakın arkadaşım olan Hasan'a sordum: "Ya Hasan, ben ders çalışmayı pek sevmiyorum ve çok sıkılıyorum. Sen ders çalışmayı çok mu seviyorsun? Sonra sen neredeyse ot gibi yaşıyorsun. Ne doğru dürüst futbol oynuyorsun, ne de başka şeylerle vakit kaybediyorsun. Bir taraftan da senin için üzülüyorum." Ali şöyle dedi: "Ali, ben de ders çalışmayı çok sevmiyorum ve benim de canım futbol oynamak ve başka işlerle uğraşmak istiyor. Ancak derslerimde başarılı olmak zorundayım. Hayatımdan pek memnun değilim ama iyi bir meslek sahibi olunca rahat ederim."
Pek tatmin edici bir cevap alamadığım ve o gün için Hasan'ın durumunda olmak istemediğim için hayatıma aynen devam ettim. Sonunda zar zor bir üniversite kazandım ve zar zor, uzatarak bölümümü bitirdim. Asıl zorluklar daha sonra başladı. Bir işe girdim. İşimde bir türlü başarılı olamıyorum. Yapmam gereken işleri hep erteliyorum. Hemen her gün işe geç kalmaktan bıktım ama bir türlü buna engel olamadım. Hayatta hep başkalarının söylediklerini yapıyorum. Bir kez de kendi istediklerimi, kendi planlarımı yapayım istiyorum. Hayatımın kontrolü benim elimde değil. Kendi hedeflerim var ama yine de dalından kopan yaprağı rüzgarın sürüklemesi gibi başkaları da beni bir oraya, bir buraya sürükleyip duruyorlar. Artık hayatımı değiştirmek, iyileştirmek istiyorum. Ama bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Sabahları erken kalkabilmek, hedeflerime ulaşabilmek, hayallerimi gerçeğe dönüştürebilmek, zenginleşmek, daha mutlu olmak istiyorum.
– Az önce hedeflerinizin olduğunu söylediniz. Hedefleriniz için hiç plan yaptınız mı?
– Yapmaz olur muyum? Her altı ayda bir kendime plan yapıyorum. Ama bir türlü bu planlara uyamıyorum.
Tecrübeli bir doktor olan Fatih Bey, hemen durumu anlar ve teşhisi koyar.
– Ali Bey sizin rahatsızlığınız bizim literatürde kronik irade yetmezliği olarak geçmektedir. Sizde uzun süredir devam eden kronik irade yetmezliği var. Neyse ki, tedavi için çok geç değil.
– Peki önemli bir rahatsızlık mı?
– Bilinenlerin arasında en önemlilerinden biridir diyebilirim. Kendisini kolay kolay fark ettirmeden hızlı bir şekilde ilerler. Pek çok kişi bu hastalığın farkına dahi varamaz. Bu hastalığa yakalanan kişinin hayatta başarıya ulaşması imkansızdır diyebilirim.
– Peki doktor bey, tedavi çok uzun sürer mi?
– Ali Bey, tedavi hastalığın ilerlemesine ve sizin gayretlerinize göre değişecektir. Buna bağlı olarak tedavi süresi bir ayla altı ay arasında değişebilir. Şimdi size bir reçete yazacağım. Bu reçeteye aynen uyarsanız, ilaçları eksiksiz alırsanız kısa sürede iyileşmeye başlarsınız.
– Doktor bey, ilaçların herhangi bir yan tesiri, doz aşımı etkisi var mı? Sonra tamamen iyileştiğimi nasıl anlayacağım? İyileştikten sonra da tedaviye devam edersem bir sorun olur mu?
– Bu ilaçlar doğal. Bu nedenle bir yan tesir olması ve ilaçlara daha sonra da devam edilmesinin bir zararı olması mümkün değil. Ancak her şeyde olduğu gibi bu tedavide de çok aşırıya kaçmamalısın. İyileştiğin zaman hayatındaki pek çok şey de iyileşmiş olacak ve hayatın senin kontrolünde olacak. Tedavi sonunda iraden güçlenecek ve kaya gibi sağlam bir iradeye sahip olacaksın. Şimdi gelelim reçeteye…
İrade Yetmezliği İçin
Reçete
İradenin güçleneceğine inanmalısın. Kendini buna inandır ve iradeni güçlendirmeyi iste.
Kendini iradeli olmaya programla ve böylece iradenin güçlenmesini sağla. Bunun için yatağına yattığında 20 kez, sabahları uyanıp yatağından kalkmadan önce 20 kez aşağıdaki cümleleri içinden, inanarak tekrarla: "İradem her geçen gün güçleniyor. Her şeyi daha kolay başarıyorum."
Güçlü bir iradeye sahip olduğunda hayatının nasıl olacağını hayal et. Böylece içinde güçlü bir iradeye sahip olmak için bir istek de oluşacaktır.
Canının istediği şeyleri on dakika geciktirmeye çalış. Örneğin çok acıktın, yemek için on dakika daha sabret. Sigara içiyorsan, sigarayı yakmadan biraz daha beklemeye çalış. Sabahları biraz daha erken kalkmak için kendini zorla.
Spor yap. Günlük olarak yapabileceğin bir egzersiz seçerek çalış. Kasların kontrolünü eline almak, iradeni güçlendirmek için en çok başvurulan yöntemdir.
İnançlı birisiysen haftada bir gün veya on beş günde bir gün oruç tut. Oruç tutmak iradeyi güçlendirmek için birebirdir. Ama oruç tutmadan da oruç tutar gibi bir gün yaşayabilmek daha etkili olabilir.
Hoşuna gitmeyen veya seni sıkan şeyleri istemesen de yapmaya çalış. Örneğin, çok sıkıcı bir kitap alarak bunu yirmi dakika boyunca okumayı dene. Bir sandalyeye otur ve hiç hareket etmeden on dakika durmaya çalış.
Göz kapaklarının açılıp kapanma hareketine odaklanarak günlük beş dakikalığına gözlerinin kapanıp açılmasını bilinçli olarak yap.
Çok sevdiğin bir yemeği yemeden yemekten kalk. Hayatındaki bazı şeyleri bilinçli olarak farklı yapmaya çalış.
Televizyon izlerken bilinçli olarak televizyonu kapat ve beş dakika boyunca kapalı olan televizyona bak. Kontrolün sende olduğunu hisset.
En faydalı ve en zor olan uygulama ise dilini ve ağzını kontrol altına almaktır. Pek çok kişi bir türlü diline sahip olamaz. Konuşmaması gereken yerlerde konuşur ve çoğu kez ağzından istenmedik kelimeler çıkmasına neden olur. Bazı kişiler konuşmamaya daha meyilli olsalar da dilinin kontrolünü eline alan birinin iradesi güçlenmeye çok açıktır. Her gün canın konuşmak istediği halde iki dakika boyunca konuşmadan durmaya çalış.
" Güçlü bir iradeye sahip olduğunda hayatının nasıl olacağını hayal et. Böylece içinde güçlü bir iradeye sahip olmak için bir istek de oluşacaktır."
"İnsanın cahil olduğunu bilmesi, bilgiye atılmış ilk adımdır."
Disraeli
Tedavide Temel İlkeler
1. Önce hastadaki panik ataklarını kaldırmak
2. Sürekli atak yaşayacağım diye bunaltı, kaygı yaşamayı önlemek
3. Panik atak korkusuyla yapılmayan davranışların yapılır hale gelmesini sağlamak (Tek başına yola çıkabilmek, kapalı mekânlara girebilmek, yalnız kalabilmek gibi…)
4. Panikle birlikte görülebilen diğer bedensel ve psikolojik sorunları gidermek
5. Zamanla paniği önemsemeyecek ve unutacak seviyeye gelmek
6. Panikten dolayı bozulan aile, iş ve sosyal yaşamın eskisi gibi normalleşmesini sağlamak
7. Hiçbir panik belirtisi ve davranışı olmadığı halde tedaviye bir süre daha devam ettirmek
Bilişsel Davranışçı Terapi Yöntemiyle Tedavi
İlaç tedavisi dışında, genel olarak panik atak tedavisinde bilişsel davranışçı terapi uygulanmaktadır. Burada kişinin bedensel belirtileri algılama ve onlara "kötü anlamlar yükleme" olayı anlatılır. Bu terapi uygulaması ile hastalara ilk olarak ataklar sırasında onlarla başa çıkabileceği teknikler öğretilir. Bu teknikler ile hastanın ataklarını kontrol edebilmesi sağlanır. Daha sonraki aşamada hastanın yanlış bilişsel süreçleri bulunur (Örneğin; alışveriş merkezi çok kalabalık, oraya gidersem atak geçiririm…) Bu süreçler olumlu düşünceler ile değiştirilmeye çalışılır. Ataklarla başa çıkmayı öğrenen ve yanlış bilişsel süreçleri değiştirilen hastanın hayat kalitesi arttırılmaya çalışılır.
Bunları mutlaka bir terapistle birlikte yürütmek gerekir. Terapiye istekli ve azimli olduktan sonra bir ayla üç ay arasında epey yol alınır. Hasta her ne kadar iyileştiğini söylese ve gerçekten atak yaşamasa bile, beklenti anksiyetesi ile sinemaya, tiyatroya, alışveriş merkezine gitmekten korkuyorsa; atak gelecek endişesi ile hayatını kısıtlıyorsa bu rahatsızlık tamamen geçmiş diyemeyiz. Panik atak tedavisinde bireysel terapinin yanı sıra grup terapisi de uygulanabilir.