KONUŞTUĞUNUN İKİ KATI KADAR DİNLER

0
1060

KONUŞTUĞUNUN İKİ KATI KADAR DİNLER

“Söylediklerinizin etkisi, dinlemeyi bilmenizle orantılıdır.”

Niyazi Fırat ERES

Dinlemeyi bilmek, karşılıklı bir konuşmanın temel taşıdır. Dinlemek demek, karşınızdaki insanın kelimelerini duymak ve onları sözlük anlamlarıyla algılamak değildir. Konuşmanın, konuşan kişi üzerindeki ve sizin üzerinizdeki etkilerini de anlamaktır. Bu yapılmazsa, monoton, fizyolojik bir dinleme olur ki bu sadece vakit alır ve etkili olmaz. Duymak, anlamak için yeterli değildir. Duyulanlar üzerinde düşünmek, söylenenleri çeşitli düşüncelerle bağlamak gerekir. Önemli olan duymak değil anlamaktır. Anlayabilmek için de dinlemeyi bilmek gerekir.

Dinleme Modelleri

  • Görünüşte dinleme: Görünüşte dinleme, sadece dinliyormuş gibi yapmaktır. Fiilen dinliyor gibi görünmenize ve dinlediğinizi ifade etmenize, öyle görünmenize rağmen zihinsel olarak başka düşüncelerde geziniyorsanız görünüşte bir dinleme yapıyorsunuz demektir. Anlatılanları duyarsınız, bazen de birçoğunu duymazsınız bile. Jest ve mimiklerin, heyecanların, üzüntülerin, kaygıların, sevinçlerin farkına varamazsınız.
  • Seçerek dinleme: Bazen karşınızdaki insanın konuşmalarını seçersiniz. Seçerek dinlemede, konunun sadece sizle ilgili olan ya da sizin ilginizi çeken kısımlarını dikkat ve açık bir zihinle dinlersiniz. Konuşan kişi için konunun bütünü önemliyken sizin için sadece sizi ilgilendiren ve dikkatinizi çeken kısımları önemlidir. Bu dinleme modelinde hiçbir şekilde bir anlama ihtimali yoktur.
  • Savunucu dinleme: Karşınızdaki kişinin anlattıklarını kendinizle ilişkilendirerek konuşmasını bölüyor ve kendinizi savunmaya başlıyorsanız savunucu dinleme yapıyorsunuzdur. Bu dinleme tarzı, konuşmanın sık sık bölünmesine neden olduğu için konunun bütünlüğü de kaybolacak ve kontrolden çıkacaktır.
  • Tuzak kurarak dinleme: konuşulanları dinlerken içinde yanlış aramaya yönelik bir düşünce ve dikkatle yapılan dinlemedir. Paranoyak bir yaklaşımla konuşmanın içinde hata aramaktır. Bu şekilde karşımızdakini anlamak imkansızdır.

Doğru Dinlemenin İlkeleri

  • Doğru dinlemek esas olarak dinleyeceğinize karar vermek ve karşınızdakinin ne söyleyeceğine karşı algılarınızı açmaktır.
  • Doğru dinlemeyi başarabilmeniz için esas olarak susmayı kabul etmek önemlidir. Çünkü dinlemek için susmak gerekir.
  • Dinlerken pasif olmanız yararlıdır. Çözüm bulma çabası içine girmemelisiniz. Onun ihtiyacıyla ilgilisiniz, amacınız onun duygularını ifade etmesine ve rahatlamasına imkân sağlamak olmalıdır. Karşınızdakini doğru anladığınızda ancak çözüm sunabilirsiniz.
  • Eğer kişi, “Bu dediğim doğru mu?” diyorsa, o zaman danışma durumundadır. Konuşma sırası size gelmiştir.
  • Eğer kişi, sorunlarını size danışıyorsa bu mutluluk verici bir özelliktir. Böyle bir iletişimde ortaya bir çözüm çıkma ihtimali oldukça yüksektir.
  • Etkin dinleme biçimini kullanmalısınız. Etkin dinlemede yapacağınız şey, söylenen cümleyi anladığınızı ona iletmektir. Söylenenleri anlamak ise, onun söylediklerine ekleme yapmadan söylediklerini açmak demektir.
  • Dinlerken kendinizi kontrol etmeli, problemlerinizi karşıya yansıtmamalısınız.
  • Karşınızdaki insana güven ve cesaret verebilmelisiniz.
  • Suçlama, yargı, genelleme ve yorumlardan genellikle uzak durmalıyız.
  • İletişimin sağlıklı olabilmesi için “ben dili”ni kullanmanız yararlı olacaktır.
  • Bireyler arası iletişim sırasında kullanılan “Ben dili” olumlu ve yapıcı ilişkilerin temelini sağlamlaştırırken, “sen dili” gurup içi ilişkileri ve iletişimi sarsmakta hatta yok edebilmektedir.
  • Kabul etmediğiniz davranışın gerçekçi tanımını yapmalısınız.
  • Bu davranışın sizde oluşturduğu etkiyi ifade etmelisiniz.
  • Kişinin ya da konuşmacının ortaya koyduğu olumsuz davranışın size yaşattığı duyguları dile getirmelisiniz.

Dinlemeyi bilmek, kişisel etkililiği de artıran bir nevi kişisel toplam kalite unsurudur.

“Güzel konuşmak için tek yol vardır; dinlemeyi bilmek.”

C. Morley

İlişkilerimizi yapılandırmanın, geliştirmenin üzerindeki en etkili unsur konuştuğumuzun iki katı kadar dinlemektir.

Dinleme eksikliklerinin giderilmesi, konuşma yeteneğinin geliştirilmesinden daha önemlidir. İnsanlar önce doğru ve etkin dinlemeyi öğrenmelidir. Yoksa en iyi şekilde fonetik ve diksiyon kurallarına uygun dahi konuşsalar, karşılarında dinleyen olmadıktan sonra ve karşılarına gelen insanı dinlemeyi beceremedikten sonra bir önemi olmayacaktır. Çünkü iletişimi sağlayan konuşma değil konuşulanları anlayabilme becerisidir.

Kendimizi iyi ifade etmek kadar, karşımızdaki insanı dinlemeyi de bilmek, bunu önemsemek gerekir.

Dinlemek, açık yüreklilikle, önyargısız olarak, karşı tarafa kulak vermekle, öğrenmeye yakın bir düşünce haliyle yapılmalıdır. Japonlar şöyle der: “Akıllılar aynı fikirde olmasalar da uyum içinde yaşarlar, aptallar aynı fikirde olsalar da uyum içinde olamazlar.” Dinlemediğimiz bir insanla aynı fikirde olup olmadığımızı da anlayamayız.

Doğru dinlemeyi bilmeden olumlu düşüncelere, olumlu düşünce biçimlerine, olumlu iletişime ve ilişkilere ulaşılabilir mi? Bu sorunun cevabını ciddi olarak düşünün ve bu düşüncelerinizi kâğıda aktarın, insanlarla paylaşın.

Dinlemeyi bilmek gerilimleri azaltır, insanı kör dövüşü bir iletişimden ve hayattan kurtarır.

Konfüçyüs düşünce temellerinin ellinci deyişinde “Bazı bilgilere tecrübelerle ulaşılır. Hem dinlemeyi bilmek hem de çok şey görüp öğrenmek bu yüzden önemlidir” denir.

Dinlemeyi bilen bir insan, kişisel imajına en büyük katkıyı yapmış demektir.

Dinlemek, dinlemeyi bilmek kuşkusuz bir erdemdir. Ama bu ancak bir diyalogda, dinlediğimiz söz üzerinde düşünebilme, ona cevap verebilme imkanına sahip olduğumuz ve ayrıca söylediğimiz sözün de aynı biçimde dinleneceğine inandığımız bir durumda böyledir. Yani dinlemek de karşılıklı olmalıdır.

Dinlemek hem bilgimizi hem tecrübemizi, hem ilişki ve iletişimimizi ve dolayısıyla da başarılarımızı artırır.

Dinlemenin bir insana sunduğu en büyük fayda, karşısındaki insanın da bizi dinlemesine zemin hazırlamasıdır. Dinlemeyi bilmek, karşımızdaki insana şu mesajı veriri: “Seni tam olarak dinliyorum, zamanı gelince sen de beni dinlemelisin”

Dinlemek yerine önceliği konuşmaya vermek, bir süre sonra “aldı sazı eline kendi çalıyor kendi söylüyor” izlenimi oluşturur ki, bunun kimseye faydası yoktur. Özellikle size ve hedeflerinize.

Dinlemeyi bilmek, karşımızdaki insanın dünyasında keşif yolculuğuna çıkmaktır. Dinlemeyi bilerek dinlediğimiz her konuda, bize hizmet edebilecek birçok şey keşfederiz. Karşımızdaki insanları dinleyerek onların açtıkları hem kendi dünyalarını hem de anlattıklarının bağlantılı olduğu olayları keşfedebiliriz. Dinlemeyi bilmek bizi bir kâşif yapar, bakış açımızı geliştirir ve genişletir.

“Söz söylemek için önce duymak, dinlemek gerek. Sen de söze dinlemek yolundan gir.”

Hz Mevlana

Dinlemeyi bilmekle, anlatılanların en ufak ayrıntısını bile kaçırmazsınız. Bu ise hem ustalık hem de bilgelik demektir. Başarıyı yakalama fırsatı demektir.

Futbolda en çok pozisyona giren takım değil, girdiği pozisyonları gole çeviren takım kazanır. Önemli olan çok söz söylemek değildir. Doğru söz söylemektir. Bunun yolu da iyi, etkili ve doğru dinlemedir. Dinlemekle etrafınızdan destek alırsınız. Etrafınıza da destek olursunuz. Mutabakat sağlama fırsatı oluşturursunuz. Fikir ayrılıklarını anlama ve yok etme imkânını bulursunuz. Problemlere çözüm bulabilirsiniz. Öğrenirsiniz. Doğruyu bulursunuz. Adaletli olursunuz.

Unutmayın! Dinlemesini bilenler dolu, bilmeyenler boş konuşur.

“Dinlemeyi bilirsen, kötü konuşmalardan bile faydalanabilirsin.”

Plutark

Karşısındaki insan konuşurken çoğunlukla onu dinlermiş gibi yapan, bu sırada anlatılanlara nasıl cevap vereceğini zihninde tasarlamaya çalışan insanlar çoğunluktadır. Anlatılanları dinleyip doğru anlamak yerine, duyduğu ve zihninde oluşan sembollere göre, daha konuşma bitmeden karşı anlatım tasarlamalarına gitmek söylenenlerin tam olarak anlaşılmamasına neden olur. Bu nedenle şunu unutmamalıyız! Önce dinle, anla, düşün, sonra konuş. Dinlediğin, anladığın ve düşündüğün zamanlar daha fazla olsun!

Dinleme Becerisinin Geliştirilebilmesi İçin Öneriler:

  • Anlatılanlar karşısında kendinize şu soruyu sorun: “Anlatılmak istenen nedir?”
  • Konuşulanı ve konuşanı kabul edin ve ön yargı ile yaklaşmayın.
  • Mesajlara yoğunlaşın.
  • Mesajların değişik yönleri arasında bağlantı kurun.
  • Dinlerken sinirli jest ve mimiklerden sakının.
  • Fazla el kol hareketi yapmayın.
  • Konuşanın ve kendi dikkatinizi dağıtacak davranışlardan uzak durun.
  • Sağa sola bakıp ilginizi dağıtmayın.

Dinleme yeteneğiniz ve bunun kalitesi arttıkça, buna bağlı olarak iletişim ve ilişkileriniz de güç kazanacaktır. Bu da başarılı insanların meziyetlerindendir. Konuştuğundan daha fazla dinlemeyi bilen insan, erdemlilik ve başarı yolunda ilerliyor demektir.

 

Yazan: Niyazi Fırat Eres

www.gencgelisim.com

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız