Nlp ile Hızlı Öğrenme Tekniği

0
1325

Derin yapı, bir deneyimle ilgili bildiğimiz her şeydir ve bilinçdışıdır. Bazı yanlarını sözcüklere dökebiliriz, bazı yanlarını dökemeyiz. Deneyimlerimizi sözcüklere dökerken, derin yapıdan hareketle yüzeysel bir yapı kurarız.

 

ÖĞRENME

“Öğrenme kavramı, çalışarak, deneyimleyerek ve eğitilerek bilgi ve beceri kazanmayı içerir. Fakat bu tanım bir sonuçtur. Peki süreç hakkında ne söyleyebiliriz? Nasıl öğrenebiliriz? “

Öğrenmek her zaman kişisel gelişimi içerir. Farklı duygulanmayı, farklı düşünmeyi ve farklı davranmayı öğrenebiliriz. Öğrenmek doğal bir şeydir. Her zaman bir şeyler öğreniriz. Değişen koşullara ayak uydurmak bunun bir parçasıdır.

Öğrenme sürecinin dört düzeyi :

Bilinçdışı Yetersizlik: Bilmiyorsunuzdur ve bilmediğinizi bilmiyorsunuzdur. Kitap okumak, futbol oynamak ya da araba kullanmak gibi, şimdi iyi yaptığınız fakat bir zamanlar onunla ilgili hiçbir şey bilmediğiniz bir etkinliği düşünün. Belki onun farkında bile değildiniz.

Bilinçli Yetersizlik : Şimdi beceriyi uygulamaya başladınız. Fakat henüz bu konuda yeterli değilsiniz.

Bilinçli Yeterlilik : Beceriyi kazandınız. Fakat henüz kalıcı olmadı ve alışkanlık düzeyine inmedi. Yoğunlaşmaya gereksiniminiz var.

Bilinçdışı Yeterlilik : Şimdi beceriniz alışkanlık düzeyine indi ve otomatik hale geldi. Artık onun hakkında düşünmeniz gerekmiyor. İşte öğrenmenin amacı budur. Beceri bilinçdışı alana yerleştiğinde, bilinçli zihniniz başka bir şey yapabilmek için özgür kalır. Örneğin arabanızı kullanırken, arabanızdaki insanlarla konuşabilirsiniz ve müzik dinleyebilirsiniz.

DİL

“Sözcükler sizin için önemli olan bir şeyi yapmanıza engel olduğunda, bu sözcükleri değiştirin.”

Moshe Feldenkreis

NLP çalışmaları sizin davranışlarınıza rehberlik eden sözlerinizin, düşüncelerinizi nasıl etkilediğini keşfetmenizi sağlayabilir. Bu cümledeki ‘davranışlar’ NLP’nin ‘Programming’ bölümünün; ‘düşünceleriniz’ NLP’nin ‘Neuro’ bölümünün ve ‘sözleriniz’ NLP’nin ‘Linguistic’ bölümünün konusudur.

Dil, insan olmanın bir parçasıdır. Toplumsal yaşamın temelidir. Birlikte yaşamak demek, başkalarıyla iletişim kurmak demektir ve dil de bunun araçlarından birisidir. Dil, içsel dünyalarımızı görünür kılar. İnsanlar dil aracılığıyla içsel dünyalarımızı işitebilirler ve ona dokunabilirler. Dil sayesinde deneyimlerimizi paylaşabiliriz, soyut fikirlerle iletişim kurabiliriz, anlayabiliriz ve anlaşılabiliriz.

Dil ve Temsil Sistemi:

Dil bir temsil sistemidir. Sözcükler gibi görünüşleri, sesleri, duyguları, tatları ve kokuları da düşünebiliriz. Dil, birincil temsil sistemi değildir. Duyusal deneyimler gibi birincil bir deneyim değildir. Dil seslerle taşınır. Dil, dijital temsil sistemi olarak ta anılır. Çünkü sözcükler dijitaldir.

Hiç deneyimlemediğimiz, var olabilen ya da var olmayan şeyler hakkında konuşurken, dili kullanırız. Örneğin, yeşil bir filden söz edebilirim.

Sözcükler deneyimlerimizin çapaları olarak ta kullanılırlar. Sözcükler hal oluştururlar, fikirleri ve anlayışı yansıtırlar.

Sözcükler bir mecaz (metafor) olarak ta kullanılır. Kendilerinin dışında ve ötesindeki bir şeyi işaret ederler. Örneğin, parmağımla gökteki Ay’ı işaret ettiğimi düşünün. Ay mı önemlidir, parmak mı? İşareti, işaret ettiği şeyle, varılacak hedef noktasıyla ya da ulaşılacak sonuç ile karıştırmamalıyız.

Duyumsal deneyimlerimizi sözcüklere döktüğümüzde, deneyim, içsel filtreler denen üç dönüşüm geçirir:

Silme : Deneyimin bazı yanlarını dışarıda bırakırız.

Çarpıtma : Deneyimin bazı yanlarına, diğer yanlarından daha fazla ağırlık veririz.

Genelleme : Bir deneyimden hareketle, deneyimler sınıfıyla ilgili genellemeler yaparız.

Derin Yapı ve Yüzeysel Yapı:

Derin yapı, bir deneyimle ilgili bildiğimiz her şeydir ve bilinçdışıdır. Bazı yanlarını sözcüklere dökebiliriz, bazı yanlarını dökemeyiz. Deneyimlerimizi sözcüklere dökerken, derin yapıdan hareketle yüzeysel bir yapı kurarız. Deneyimin derin yapısını, ‘sözcükleri’, ‘tonu’ ve ‘beden dilini’ kullanarak, başkalarıyla iletişimde kullanacağımız bir yüzeysel yapıya dönüştürürüz. Bu yüzeysel yapı, silmeler, çarpıtmalar ve genellemeler dolayısıyla hiçbir zaman derin yapıdaki her şeyi kapsayamaz.

BİLİNÇDIŞI ZİHİN

“Düşünceler, bilinçdışı süreçlerin sonuçlarıdır.”

NLP terminolojisinde ‘bilinçdışı’ (uncoscious), şu andaki farkındalığımızda olmayan her şeyi ifade eder. Bütün zihinsel süreçler, bizim bilgimizin dışında olarak bilinçdışı zihin tarafından yürütülür. ‘Bilinçdışı zihin’ ifadesi bir isimlendirmedir. Aslında bilinçdışı, bir ‘şey’ değil, bir süreçtir. Yaşamlarımızın sürdürülmesini sağlayan bütün derin işlevleri yerine getirir. Bütün düşünce süreçlerini o yürütür. Biz bilinçli zihin ise bir yüzme havuzunun yüzeyindeki hava kabarcıklarına benzetilebilir. Bilinçli zihin, bizim farkında olduğumuz alandır.

Düşünme süreci bilinçdışıdır. Biz bilinçli bir şekilde sadece sonuçların farkında olabiliriz.

Yıllar önce olmuş ve unuttuğunuz bir olayı bir anda hatırladığınızı deneyimlemişsinizdir. Size o olayı anımsatan, bilinçdışı zihninizdir. Çapalar, uzun zaman önce yaşanmış halleri ve deneyimleri geri getirebilirler.

Bilinçdışı zihnimiz bir deneyimler, hatıralar ve beceriler hazinesi olarak görülebilir.

Sağlıklı bir yaşam, bilinç ile  bilinçdışının dengeli olduğu bir yaşamdır.

TRANS

“Bilinçdışı kaynaklarımıza nasıl erişebiliriz?”.

Tabi ki trans haliyle. Trans, dikkatin içimizde yoğunlaştığı bir bilinç halidir. İçsel dünyanızdaki düşünce ve duygularınıza ne kadar fazla odaklanırsanız, dışsal dünyaya o kadar az dikkat yöneltirsiniz. Trans haline, NLP terminolojisinde ‘İçe Dönük Dikkat Hali’ (down time) denir. İçe Dönük Dikkat Hali sizin dikkatinizi ağırlıklı olarak içsel dünyanıza verdiğiniz haldir. Dışa Dönük Dikkat Hali (up time) sizin dikkatinizi ağırlıklı olarak dışsal dünyaya verdiğiniz haldir.

İçe dönük dikkat halinin uç noktasında uyku hali başlar ve rüyalar dünyası sizin için gerçek olur. Bu dikkat halleri ne iyi ne de kötüdür. Gündelik yaşamlarımızda zaman zaman birini ve ötekini yaşarız. Dışa dönük dikkat hali etkinliklerimize örnek olarak karşıdan karşıya geçmek, bir ders vermek, futbol oynamak verilebilir. İçe dönük dikkat hali etkinliklerimize örnek olarak fantaziler, satranç oynamak, görselleştirme, meditasyon, gevşeme verilebilir.

Trans bir çeşit hipnotik haldir. ‘Hypnosis’ sözcüğü ‘uyumak’ anlamına gelir. Transtaki bir kişi dışarıdan bakıldığında ‘uyuyor’ gibi görülür. Aslında trans halinde yaşanan özel deneyimler, bilincimizin derinliklerindeki zengin ve yaratıcı bir haldir.

Trans ve hipnoz halleri; insanların kendileriyle ilgili daha fazla şey öğrenmelerine ve kendilerini daha iyi ifade etmelerine yardımcı olur.

“Milton Modeli hipnoterapi içinde doğmuştur ve transa girmek için kullanılmaktadır.”

Trans yalnızca hipnozcuların, uzun ve yoğun konsantrasyon çalışmalarının ardından becerebildiği özel bir hal değildir. Bizim doğallıkla içine girdiğimiz ve zihinsel sağlık için önemli olan bir haldir.

Genellikle dikkatimiz bütünüyle dışımızdaki şeylere odaklanmıştır. Kendimizle ilgili farkındalığımız ya da içsel dünyamıza odaklanmamız çok azdır. Trans bizim dikkatimizin içsel dünyamıza odaklandığı bir haldir. Kendi içsel gerçekliğimizle ilgilenmemizi arttıran dil kalıplarının kullanılması, transı derinleştirmektedir.

Trans hali insan gruplarını da etkiler. Bir konserdeki dinleyiciler trans halini paylaşırlar. Futbol maçındaki kalabalıklar da öyle. Dinsel törenler de insanları transa sokar. Doğal afetler de.

Gündelik yaşamlarımızda da çeşitli trans halleri yaşarız. Radyo dinlerken zaman zaman ‘koptuğumuzu’ hatırlayalım. Televizyon izlerken de bir çeşit trans yaşarız, dikkatimiz bir noktada sabitlenmiş ve diğer herşey unutulmuştur. Size isminizle seslenildiğinde bile onları duymayabilirsiniz. Bir bilgisayar oyunu sizi etkili bir trans haline sokabilir.

Trans halinin işaretleri arasında nefes almanın yavaşlaması, bedenin hareketsizleşmesi, kasların gevşemesi, sesin yumuşaması, gevşemiş bir yüz ifadesi, zamanın kayması, tüm diğer şeylere karşı uzaklık hissi ve dışarıdan bakış durumu vardır.

MECAZ

“Gerçeklik, bizim mecazla kaçtığımız bir klişedir.”

Wallece Stevens

İçinde yaşadığımız bu dünyayı, hiçbir şekilde ‘doğrudan’ betimleyemeyiz ya da tanımlayamayız. Bu bağlamda dil bir mecazdır ya da metafordur. Dünyayı betimlerken kullandığımız dil, kendisinin ötesinde olan bir şeyi işaret etmektedir.

Bazı iletişimler, diğerlerinden daha doğrudandır. Mecazları kullandıkça gerçeklikten uzaklaşırız. Daha fazla mecazi bir anlatım, daha az doğrudan anlatım demektir.

Metafor sözcüğünün kökü Grekçe’den gelmektedir ve anlamı ‘ötesine taşımak’tır. Mecaz sizi sabit bir anlamın ötesine götürür ve zihninizi birçok olası anlama açar. İyi bir mecaz, binlerce sözcüğe ve resme bedeldir. Mecazları iyi bir şekilde kullanabilmek, iyi bir iletişimin, iyi yazı yazabilmenin, iyi bir eğitimin, öğretimin ve terapinin temelidir.

NLP çalışmalarında mecazlar, konuşmalar hikayeler, karşılaştırmalar ve benzetmeler şeklinde kullanılmaktadır. Mecaz kullanmak, yana doğru adım atmaya benzer. NLP terminolojisinde buna ‘Yanyolları Adımlamak’ (chunks sideways) denir. Mecazlar kullanılırken ayrıntılara girilmez. Ayrıntıya girmek, ‘Tümden Gelin’ (chunk down) olarak adlandırılır. Mecazlar kullanılırken çok fazla genelleme de yapılmaz. Çok fazla genelleme yapmak,  ‘Tüme Varım’ (chunk up) olarak adlandırılır.

Mecazlar bir konuyu aydınlatmak için, bir şeyi bir başka şeyle kıyaslar, karşılaştırır. Mecazi anlatım, bir nesne üzerine renkli ışık tutmak gibidir. Farklı bir renk taşıyabilir ama yine de nesneyi aydınlatır.

YAZI YAZMAK

“Başarılı bir yazar olmak, sonsuz acılarla dolu bir yolculuktur.”

Oscar Wilde

NLP çalışmalarında yüz yüze iletişim kurulmasına çok önem verilir. Meta Model, Milton Modeli ve mecaz kullanımının ilkeleri, konuşulan sözlere olduğu kadar yazılı sözlere uygulanabilir olsalar da, uygulama sırasında karşılaşılan durum bunun çok ötesindedir. Çünkü siz bir insanın yazdığı sözleri okurken, ‘beden dili’ ve ‘tonlama’ gibi anlam nüanslarını değerlendiremezsiniz. Karşınızda yalnızca yazılı sözcükler vardır. Dahası, yüz yüze iletişim, gerçek zamanda yer alır. Bir sözcüğü ya da bir ifadeyi yanlış anladığımızda, bunu sorarak düzeltme şansınız vardır. Yazılı iletişimde bunu gerçekleştiremezsiniz.

Kitaplar ve makaleler aracılığıyla yazılı iletişim, binlerce kişiyi etkileyebilir. İş dünyasında raporlar, memo’lar ve e-mail’ler gibi çeşitli yazılı iletişim araçları kullanılır. Bunlarda bir anlam bulanıklığı olduğunda maliyeti çok yüksek olabilir.

Anlaşılır Yazmanın Sekiz Kuralı :

Ulaşmak istediğiniz hedefinizi  ya da gerçekleştirmek istediğiniz sonucunuzu bilin. Ne yazmak istiyorsunuz ve nasıl bir yanıt bekliyorsunuz?

Yazı kurallarına dikkat edin. Hatalı yazmak, okurun gözünde kredinizi düşürür.

İsimleri ve fiilleri doğru kullanın.

İsimlendirmelere dikkat edin. Fazla isimlendirmeyi, ancak okuru transa sokmak istiyorsanız kullanın.

Duyumsal ayrıntıları kullanmaya önem verin. Soyut noktalar için somut mecazlar kullanın.  Kullandığınız mecazlar açık seçik ve konuyla bağlantılı olsun.

İsimlerinizin ve fiillerinizin birbirlerine uygun olmasına dikkat edin.

Fiillerinizi izleyin. En güçlü fiiller bir şeyi yapmayı içerir. Sonraki güçlü fiiller diyalogla ilgilidir. Örneğin; ‘söylemek’, ‘konuşmak’. Sonraki güçlü fiiller düşünmek ve hissetmekle ilgilidir. Zayıf olanlar, fiillerin pasif şekilde kullanılmasıdır. Örneğin: ‘Ev satın alındı.’ En zayıf olanlar ise fiilin tek başına ve edilgen kullanılmasıdır. Örneğin: ‘İlgilenildi’.

Nasıl yazdığınızı gözlemleyin. Uzun paragraflar zor okunur. Uzun cümlelerden sakının.


Joseph O’Connor

Çeviren : Cengiz Erengil

KAYNAK :

Josep O’Connor, NLP Workbook, Element, London, 2002.

Joseph O’Connor and Ian McDermott, Way of NLP, Thorsons, Great Britain, 2001.

NOT :

Öğrenme – (3’e)

Dil (9’a)

Bilinçdışı zihin (11.1’e)

Trans (11.2’e)

Mecaz (13’e)

Yazı Yazmak (14’e)

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız